1.
komik bulduğum hikayesi olan bir otobüs hattı dolmuşu.
bu dolmuş dediğimiz peugeot marka küçük beyaz otobüsler. şehir merkezinden , şehir dışındaki kerhaneye(sosyal evler) gidiyor ama yol üzerinde otogar ve havalimanı gibi gidilecek çok yer var.
ben tabi sosyal ev nedir bilmiyorum binip gidiyorum otogara . fakat dikkatimi çekiyor, otobüsün arkası tıklım tıklım millet ayakta gidiyor ama öndeki 2 kişilik koltuk boş oluyor.
sonradan öğrenince epey gülmüştüm. dolmuşun önündeki tabelada sosyal evler yazdığı için kimse o tabelanın üzerine kafası gelecek şekilde yolculuk etmek istemiyormuş.
dolmuş şöyle birşey, ön koltuğa oturunca sosyal evler yazısının üzerine kafa denk geliyor.
bu dolmuş dediğimiz peugeot marka küçük beyaz otobüsler. şehir merkezinden , şehir dışındaki kerhaneye(sosyal evler) gidiyor ama yol üzerinde otogar ve havalimanı gibi gidilecek çok yer var.
ben tabi sosyal ev nedir bilmiyorum binip gidiyorum otogara . fakat dikkatimi çekiyor, otobüsün arkası tıklım tıklım millet ayakta gidiyor ama öndeki 2 kişilik koltuk boş oluyor.
sonradan öğrenince epey gülmüştüm. dolmuşun önündeki tabelada sosyal evler yazdığı için kimse o tabelanın üzerine kafası gelecek şekilde yolculuk etmek istemiyormuş.
dolmuş şöyle birşey, ön koltuğa oturunca sosyal evler yazısının üzerine kafa denk geliyor.

devamını gör...
2.
barkal efsanedir. bu dolmuştan 20 sayfa gözlem çıkar. keraneye gidiyor bu efenim. kerane, son duraklarından birisiydi sanırım (gülşem ablam okuyorsan selam olsun sana da).
lakin yol üzerinde e5'te bir binada çalışanlar var, okullar var, öğretmen hanımlar var. unisex biniyorduk. %90 erkek var ve herkes oturduğu yerde terliyor. kıvranıyor herkes.
anayolda bir kadın binerdi hep. öyle bir kibarlık olurdu ki, hayatımda ben bu kadar insan tanıdım, bu kadar meriç gördüm, bir kadına bu derecede bir sahtelikle yaklaşılan, bu derece gerçekdışı bir nezaket olan başka bir alan görmedim.
kadın binince, "buyrunbağyan" diyor birisi de...bayanı komple içine sokuyor orada. o ses tonunu ben yapamam. tam kadın bindiğinde, adamın birisi oturduğu yerden çük düzeltme hareketi ile kalkıyor kısaca. yer veriyor. kadın oturuyor. o an, kadının yanında oturan adamdan boşanan terde yüzüyoruz biz. o derece bir ter boşanıyor adamdan. hafif ve tek bir "öhö" çıkıyor ağzından sadece. anlamsız görünen ama çok fazla anlam barındıran küçük bir "öhö".
kıpraşmasından anlıyorum ki, çük düzeltme hareketi yapmaya çalışıyor. biz en arkada 4 adet lise öğrencisiyiz. bir abimiz sokuyor bizi içeri genelevde. kapıda polis var ama, "minik" bir teşekkür edince polis alıyor 16-17 yaş erkekleri. bizim de başımız dimdik o an. gururla bakıyoruz hayata.
ablamız, dizinin çok az üzerinde bir etek giymiş. nereye düştüğünü biraz geç de olsa anlıyor. tedirgin bir halde eteğini indiriyor koltukta otururken. keraneye gelmeden önce, abla ayağa kalkıp "pardonnnnn, müsait bir yerde inebilir miyim" dediğinde, tüm dolmuş halkı olarak "öhö" diyoruz. abla inince, herkes bacaklarını açarak rahatça çük düzeltme hareketi yapıyor. sonra bir bakıyoruz, yeni abla. hemen yer veriyorlar tabi. terden göz gözü görmüyor. okyanus oluyor dolmuş.
unisex biçimde kerane yolculuğu yaşadım olm ben. yazılmaz mı bu? bu durumu daha detaylı hoş bir mizansen yapma fikrimi hatırladım şu an. detaylar bomba. kadın para üstü alacakken ona uzanan adamın eli kadının eline değerse eğer, yine "öhö" diyoruz. çünkü dokunsanız para üstü verecek haldeyiz hepimiz o an.
lakin yol üzerinde e5'te bir binada çalışanlar var, okullar var, öğretmen hanımlar var. unisex biniyorduk. %90 erkek var ve herkes oturduğu yerde terliyor. kıvranıyor herkes.
anayolda bir kadın binerdi hep. öyle bir kibarlık olurdu ki, hayatımda ben bu kadar insan tanıdım, bu kadar meriç gördüm, bir kadına bu derecede bir sahtelikle yaklaşılan, bu derece gerçekdışı bir nezaket olan başka bir alan görmedim.
kadın binince, "buyrunbağyan" diyor birisi de...bayanı komple içine sokuyor orada. o ses tonunu ben yapamam. tam kadın bindiğinde, adamın birisi oturduğu yerden çük düzeltme hareketi ile kalkıyor kısaca. yer veriyor. kadın oturuyor. o an, kadının yanında oturan adamdan boşanan terde yüzüyoruz biz. o derece bir ter boşanıyor adamdan. hafif ve tek bir "öhö" çıkıyor ağzından sadece. anlamsız görünen ama çok fazla anlam barındıran küçük bir "öhö".
kıpraşmasından anlıyorum ki, çük düzeltme hareketi yapmaya çalışıyor. biz en arkada 4 adet lise öğrencisiyiz. bir abimiz sokuyor bizi içeri genelevde. kapıda polis var ama, "minik" bir teşekkür edince polis alıyor 16-17 yaş erkekleri. bizim de başımız dimdik o an. gururla bakıyoruz hayata.
ablamız, dizinin çok az üzerinde bir etek giymiş. nereye düştüğünü biraz geç de olsa anlıyor. tedirgin bir halde eteğini indiriyor koltukta otururken. keraneye gelmeden önce, abla ayağa kalkıp "pardonnnnn, müsait bir yerde inebilir miyim" dediğinde, tüm dolmuş halkı olarak "öhö" diyoruz. abla inince, herkes bacaklarını açarak rahatça çük düzeltme hareketi yapıyor. sonra bir bakıyoruz, yeni abla. hemen yer veriyorlar tabi. terden göz gözü görmüyor. okyanus oluyor dolmuş.
unisex biçimde kerane yolculuğu yaşadım olm ben. yazılmaz mı bu? bu durumu daha detaylı hoş bir mizansen yapma fikrimi hatırladım şu an. detaylar bomba. kadın para üstü alacakken ona uzanan adamın eli kadının eline değerse eğer, yine "öhö" diyoruz. çünkü dokunsanız para üstü verecek haldeyiz hepimiz o an.
devamını gör...