1.
edward morgan forster’ın 12 kısa öyküden oluşan kitabı. kitapla ilgili şöyle de bir detay var: kitap ilk yayımlandığında cennet dolmuşu olarak ve edebi an olarak yayımlanmış ve her biri 6’şar öyküden oluşmaktaydı. bu kitap aslında bu iki kitabın birleşiminden oluşuyor. hatta iletişim yayınları bir güzellik yapıp, kitabın başlangıcına bu iki eserin ilk halinin fotoğrafını koymuşlar:
sonradan yani 1947 yılında ise bu iki kitap birleşmiş ve toplu öyküler adıyla yayınlanmıştır.
kitaptaki öykülerin hemen hepsi fantastik. zamanında yayınlanan alacakaranlık kuşağı dizisini izleyen ve seven kişiler için güzel öyküler barındırıyor.
1- bir paniğin öyküsü : bu öyküde anlatıcı birinci tekil şahıstır. kitap okurken nedense 3.anlatıcı dilinden okumayı daha çok seviyorum.
ailesiyle tatile gelmiş ve ast-üst konusunda takıntılı bir adam ile kaldıkları otelde kendi halinde bir çocuk olan eustace’in hikayesi anlatılır. oyun oynamayan, huysuz, aksi bir çocuk olan eustace’i , zor da olsa kendileriyle ormana gezintiye çıkmaya ikna ederler. ormanda gördükleri bir şeyden * korkup kaçtıktan sonra eustace’i orada bıraktıklarını fark ediyorlar. geri döndüklerinde eustace’i garip ve farklı bulurlar.
2- çitin öteki tarafı : dağ yürüyüşüne katılan ve yine bir dağ yürüyüşünde ağabeyini kaybetmiş olan bir adam nefessiz kalmış ve grup önden giderken biraz dinlenmeyi tercih etmiştir. sonra bulunduğu yerdeki çiti fark eder ve çitin arkasında ne olduğunu merak eder. çitten geçtiğinde kendisini bambaşka bir yerde bulur.
3- cennet dolmuşu : en sevdiğim öykülerden biri oldu. genç bir çocuk çıkmaz bir sokakta dolaşırken bir dolmuş ilanı bulur. ailesi ise bunun yaramaz gençlerin bir oyunu olduğunu, oradan kalkan bir dolmuş olmadığını söylese de çocuk şansını denemeye karar verir.
4- öteki alem : zengin bir adamla nişanlı genç bir kadın ve nişanlısı tarafından kendisine hediye edilen ‘öteki alem korusu’ nu anlatır. sonu açık öykülerden.
5- vaizin arkadaşı : nişanlısı, müstakbel kayınvalidesi ve nişanlısının arkadaşıyla pilniğe giden vaiz, orada kimsenin görmediği sadece kendisinin gördüğü bir varlıkla karşılaşır.
6- kolonos yolu : kızı ve birkaç eşlikçiyle birlikte yunanistan’a tatile gelen yaşlı bir adam, mola verdikleri yerde içinden su akan garip bir ağaç fark eder. orada kalmakta ısrarlıdır; hatta onun orada kalmasında mola verdikleri yerin yanındaki hanın sahipleri de ısrarlıdır.
7- makine duruyor : distopik evrende geçen bir öykü. dünya yüzeyinde yaşam sona ermiş ve tüm insanlar , her biri petek şeklindeki odalarda tek başlarına yaşamaktadırlar. ana kahraman olan vashti ,oğlu onu görmek istediğini ısrarla tekrar ettikten sonra onu görmek için yola çıkmaya karar verir. gerçekten güzel bir öyküdür. zaten ‘ooo distopya mı, alırım bir dal’ diyen biri olduğum için severek okudum.
8- ne anlamı var? : doktorun istirahat etmesini söylediği ve tatile gönderdiği arkadaşıyla gezintiye çıkan micky, arkadaşının trajik ölümüne şahit olur. başta onu sarsan bu olayı zamanla unutur. ta ki ölüm döşeğine gelinceye kadar.
iyi bir insan mıyız yoksa insanları memnun etmek için mi iyi davranıyoruz? içten mi davranıyoruz yoksa kötü olmamaya ve insanları kaybetmemeye çalışıyoruz? öykünün kahramanı bu soruları soruyor kendisine.
9- (gbkz:mr. andrews) : mr. andrews ölür ve ruhu yukarı çıkarken bir müslümanın ruhuyla karşılaşır. ikisi de farklı bir hayat yaşamışlardır ama ikisi de cennete girer. cennet ve sonsuz mutluluk gerçekten onları mutlu edecek mi?
10- eşgüdüm : en keyifli öykülerinden biri. bir okulda eşgüdüm sistemi uygulanmaktadır. bu sisteme göre her sene bir ana konu belirlenecek ve diğer derslerin konusu da ona göre olacaktır. beethoven ve napolyon’un da öteki taraftan konuk olduğu keyifli bir öykü.
11- siren’in öyküsü : arkadaşlarıyla tatile çıkan bir adam elindeki defteri suya düşürür. kayıkçı ise onun için onu alabileceğini söyler. diğerleri dönüşte onları almak üzere uzaklaşırken onları bir kayanın üstünde bırakırlar. kayıkçı siren ile karşılaşan ağabeyinin öyküsünü anlatır.
12- ebedi an : roman yazarı miss raby, yardımcısı elizabeth ve miss raby’nin sevgilisi albay leyland italya seyahati’ne çıkarlar. miss raby , onu ünlü yapan ve romanında bahsi geçen vorta’yı ziyaret etmek ister. ama gelin görün ki aradan 20 yıl geçmiştir ve yazdığı roman miss raby’i meşhur ettiği kadar vorta’yı da meşhur etmiştir.
öyküler mükemmel mi? hayır. keyifle okunacak bir dilde yazılmış. bazı öykülerde bildiğimiz bir son yok. konuları ise yaratıcı olmakla birlikte başta verdiği heyecanı maalesef öykünün aonunda veremiyor. yani o yaratıcı hikayeye o son olmamış diyorsunuz. yazarın okuduğum ilk kitabı. romanlarının daha farklı olduğu söyleniyor; okumadığım için yorum yapamıyorum.
değişik bir yazar deneyeyim de ne olursa olsun derseniz tercih edebilirsiniz. çok etkilenmeseniz de, kendisini sıkmadan okutan bir kitap.
sonradan yani 1947 yılında ise bu iki kitap birleşmiş ve toplu öyküler adıyla yayınlanmıştır.
kitaptaki öykülerin hemen hepsi fantastik. zamanında yayınlanan alacakaranlık kuşağı dizisini izleyen ve seven kişiler için güzel öyküler barındırıyor.
1- bir paniğin öyküsü : bu öyküde anlatıcı birinci tekil şahıstır. kitap okurken nedense 3.anlatıcı dilinden okumayı daha çok seviyorum.
ailesiyle tatile gelmiş ve ast-üst konusunda takıntılı bir adam ile kaldıkları otelde kendi halinde bir çocuk olan eustace’in hikayesi anlatılır. oyun oynamayan, huysuz, aksi bir çocuk olan eustace’i , zor da olsa kendileriyle ormana gezintiye çıkmaya ikna ederler. ormanda gördükleri bir şeyden * korkup kaçtıktan sonra eustace’i orada bıraktıklarını fark ediyorlar. geri döndüklerinde eustace’i garip ve farklı bulurlar.
2- çitin öteki tarafı : dağ yürüyüşüne katılan ve yine bir dağ yürüyüşünde ağabeyini kaybetmiş olan bir adam nefessiz kalmış ve grup önden giderken biraz dinlenmeyi tercih etmiştir. sonra bulunduğu yerdeki çiti fark eder ve çitin arkasında ne olduğunu merak eder. çitten geçtiğinde kendisini bambaşka bir yerde bulur.
3- cennet dolmuşu : en sevdiğim öykülerden biri oldu. genç bir çocuk çıkmaz bir sokakta dolaşırken bir dolmuş ilanı bulur. ailesi ise bunun yaramaz gençlerin bir oyunu olduğunu, oradan kalkan bir dolmuş olmadığını söylese de çocuk şansını denemeye karar verir.
4- öteki alem : zengin bir adamla nişanlı genç bir kadın ve nişanlısı tarafından kendisine hediye edilen ‘öteki alem korusu’ nu anlatır. sonu açık öykülerden.
5- vaizin arkadaşı : nişanlısı, müstakbel kayınvalidesi ve nişanlısının arkadaşıyla pilniğe giden vaiz, orada kimsenin görmediği sadece kendisinin gördüğü bir varlıkla karşılaşır.
6- kolonos yolu : kızı ve birkaç eşlikçiyle birlikte yunanistan’a tatile gelen yaşlı bir adam, mola verdikleri yerde içinden su akan garip bir ağaç fark eder. orada kalmakta ısrarlıdır; hatta onun orada kalmasında mola verdikleri yerin yanındaki hanın sahipleri de ısrarlıdır.
7- makine duruyor : distopik evrende geçen bir öykü. dünya yüzeyinde yaşam sona ermiş ve tüm insanlar , her biri petek şeklindeki odalarda tek başlarına yaşamaktadırlar. ana kahraman olan vashti ,oğlu onu görmek istediğini ısrarla tekrar ettikten sonra onu görmek için yola çıkmaya karar verir. gerçekten güzel bir öyküdür. zaten ‘ooo distopya mı, alırım bir dal’ diyen biri olduğum için severek okudum.
8- ne anlamı var? : doktorun istirahat etmesini söylediği ve tatile gönderdiği arkadaşıyla gezintiye çıkan micky, arkadaşının trajik ölümüne şahit olur. başta onu sarsan bu olayı zamanla unutur. ta ki ölüm döşeğine gelinceye kadar.
iyi bir insan mıyız yoksa insanları memnun etmek için mi iyi davranıyoruz? içten mi davranıyoruz yoksa kötü olmamaya ve insanları kaybetmemeye çalışıyoruz? öykünün kahramanı bu soruları soruyor kendisine.
9- (gbkz:mr. andrews) : mr. andrews ölür ve ruhu yukarı çıkarken bir müslümanın ruhuyla karşılaşır. ikisi de farklı bir hayat yaşamışlardır ama ikisi de cennete girer. cennet ve sonsuz mutluluk gerçekten onları mutlu edecek mi?
10- eşgüdüm : en keyifli öykülerinden biri. bir okulda eşgüdüm sistemi uygulanmaktadır. bu sisteme göre her sene bir ana konu belirlenecek ve diğer derslerin konusu da ona göre olacaktır. beethoven ve napolyon’un da öteki taraftan konuk olduğu keyifli bir öykü.
11- siren’in öyküsü : arkadaşlarıyla tatile çıkan bir adam elindeki defteri suya düşürür. kayıkçı ise onun için onu alabileceğini söyler. diğerleri dönüşte onları almak üzere uzaklaşırken onları bir kayanın üstünde bırakırlar. kayıkçı siren ile karşılaşan ağabeyinin öyküsünü anlatır.
12- ebedi an : roman yazarı miss raby, yardımcısı elizabeth ve miss raby’nin sevgilisi albay leyland italya seyahati’ne çıkarlar. miss raby , onu ünlü yapan ve romanında bahsi geçen vorta’yı ziyaret etmek ister. ama gelin görün ki aradan 20 yıl geçmiştir ve yazdığı roman miss raby’i meşhur ettiği kadar vorta’yı da meşhur etmiştir.
öyküler mükemmel mi? hayır. keyifle okunacak bir dilde yazılmış. bazı öykülerde bildiğimiz bir son yok. konuları ise yaratıcı olmakla birlikte başta verdiği heyecanı maalesef öykünün aonunda veremiyor. yani o yaratıcı hikayeye o son olmamış diyorsunuz. yazarın okuduğum ilk kitabı. romanlarının daha farklı olduğu söyleniyor; okumadığım için yorum yapamıyorum.
değişik bir yazar deneyeyim de ne olursa olsun derseniz tercih edebilirsiniz. çok etkilenmeseniz de, kendisini sıkmadan okutan bir kitap.
devamını gör...