orijinal ad: jude the obscure
yazar: thomas hardy
basım yılı: 1895
akademiye girmek isteyen bir taş ustasının hazin ve bir o kadar da hardy tarafından sert bir şekilde ele alınan hayat hikayesi. işçi sınıfına mensup iki kuzenin hayat mücadelesi ve çağa meydan okuyan algıları, yayınladığı dönemde epey ses getirmişti.
yazar: thomas hardy
basım yılı: 1895
akademiye girmek isteyen bir taş ustasının hazin ve bir o kadar da hardy tarafından sert bir şekilde ele alınan hayat hikayesi. işçi sınıfına mensup iki kuzenin hayat mücadelesi ve çağa meydan okuyan algıları, yayınladığı dönemde epey ses getirmişti.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "ser-ül kamus" tarafından 21.05.2021 07:44 tarihinde açılmıştır.
1.
thomas hardy'nin aralık 1894'te bir dergi dizisi olarak başlayan ve ilk olarak 1895'te kitap halinde yayınlanan bir romanıdır.
hardy'nin son tamamlanmış romanıdır. kahramanı jude fawley, işçi sınıfından genç bir adamdır; o bir bilim adamı olmayı hayal eden bir taş ustasıdır. diğer ana karakter, aynı zamanda merkezi aşk ilgisi olan kuzeni sue bridehead'dir.
roman özellikle sınıf, eğitim, din, ahlak ve evlilik konularıyla ilgilidir.
hardy'nin son tamamlanmış romanıdır. kahramanı jude fawley, işçi sınıfından genç bir adamdır; o bir bilim adamı olmayı hayal eden bir taş ustasıdır. diğer ana karakter, aynı zamanda merkezi aşk ilgisi olan kuzeni sue bridehead'dir.
roman özellikle sınıf, eğitim, din, ahlak ve evlilik konularıyla ilgilidir.
devamını gör...
2.
bu kitaba nasıl tek ileti girilmiş hayret ettim. gerçekten okumanız gereken bir kitap. kimsenin bilmemesi de onu nadide bir eser yapıyor. öncelikle okuyun ama depresif bir ruh halindeyseniz tavsiye etmiyorum çünkü yoğun bir düşüşün hikayesi. yazarın en sert, en karanlık ve en varoluşsal romanı budur.
(bkz: thomas hardy)'nin iki eserini okudum. birinci (bkz: çılgın kalabalıktan uzakta) ikincisi bu oldu. büyük bir romancı olduğunu iki kitabından da anladım. ingiliz edebiyatının en önemli yazarlarından biridir. ayrıca yazarın son kitabıdır.
jude; bilgi aşkıyla yanıp tutuşan, taş ustası bir gençtir. daha çocukken yaşadığı taşradan uzakta, başka bir kasaba vardır. uzaktan bakıp sürekli hayaller kurar, bir gün oraya gideceğini ve büyük bir insan olacağının sözünü kendisine verir. bir ayrıntı; kasabayı uzaktan izlerken, kasabanın sisli ve silik silüeti; aslında bir mesajdır. o kasabanın imkansızlığından öyle tasvir etmiştir yazar. güzelliğe bakar mısınız? kitap için alim sandığı bir adama para vermiş ama asla o kitap gelmemiştir.
jude, bir hayalperest ve iyi niyetli bir gençtir. saflığı ve temizliği onun hayatına mal olur. ilk aşık olduğu kadın, onun hayatına mal olur. son sevdiği kadın onun hayatına mal olur. bilgi aşkı onun hayatına mal olur. jude hayal ettiği kasabaya sonunda taşınır.
arabella; jude'un ilk sevgilisi ve eşidir. onun açgözlülüğü, kibri ve cehaleti; jude için işkenceye dönmüştür. bilgi açlığı ile yanıp tutuşan, hayallerini hala gerçekleştiremeyen adam için evliliğinin de sahteliği eklenince, jude için çanlar çalmaya başlar.
sosyal halkın entelektüel geçinip, bilgiyi iyi niyetten çok, bencillikleri için kullanması; jude için ikinci yıkımı körükler. bilgi iyilik için kullanılmazsa bir halta benzemez. bilginin insanı güzel kıldığını düşen jude için; bu tam bir hayal kırıklığı ile sonuçlanır ama o umudunu yine de yitirmez.
kaderin cilvesi bu; jude kuzeniyle tanışır ve ona aşık olur. adı sue olan bu kadına tutulan jude için, önünde iki seçenek vardır. ya alim olmak için, hayalleri için kadından vazgeçecek ya da tutkunu olduğu kadının peşinden gidecektir. roman ikilem içinde ki adama acı çektirir. sue'nun da ona boş olmadığını bilirken jude'a asla açık olmaz. seviyormuş gibi görünürken, sosyal baskıların sonucunda sürekli ikilem içinde kalır ve sonunda jude'un yardımıyla iş bulur ve öğretmen olarak çalışmaya başlar. hala ve hala jude hayallerini gerçekleştirememiştir. bir insan karaktere hiç mi umut vermez. vermiyor thomas hardy. taşra hayatının çirkinliği yüzünden, jude bir bir yıkılıyor. insanlar yüzünden bir bir yıkılıyor.
çalıştığı okulun müdürü, sue'ya aşık olur ve evlilik teklifi yapar. gelgitler içinde duran sue için gelecek ve statü önem taşır. lakin sevgisi baskın çıkar. jude ile yaşamaya başlar. çocukları olur. jude için artık hayaller ondan iyice uzaklaşmıştır. evli olmayan bu iki aşık için mahalle baskısı onları yerinden yurdundan etmeye kadar gider. para sıkıntısı, hayaller, çocuklar ve alim olma isteği. hepsi bir bir adamın üstüne biner.
sonuna dair giderken; ilk karısından üvey oğlu olduğunu öğrenir. bundan sonrası için daha da ağır olaylar gerçekleşir. işin dram kısmı; yaşanan bütün hezeyanların bedelini çok fazla öder. bilgiye olan açlığı, aşkının peşinden gitmesi, inandığı insanların kötülükleri ve yaşama dair umutları bir bir yıkılır.
bir karaktere ağır bir hayat yüklemek ve bunu okuyucuya sunmak, bizler için çekilir çile değil aslında ama onun kemiği ilk başta oluşturulmuşken; ne kadar umut edersen et, bu dünyanın iki eli yakanda oluyor hep. o yüzden romanın dediği gibi hayallerinizden vazgeçmeyin yoksa jude gibi oradan oraya savrulursunuz. ne yapacağınızı unutup, kendinizi bırakınca başkasına olan inancınız da boşa çıkınca, mahvolmuş bir hayatın eşiğinde kalırsınız.
bilgiyi ve alimliği yerden yere vuran bu eserin önemi ve okunması gerektiğini fazlasıyla tavsiye ederim. toplumun; birey üstünde nasıl bir etkisi olduğuna anlaşılır bir üslupla, anlatmak ve yaşatmak istenmiş. benim için en değerli eserlerden biridir. sizde sonunu okuduysanız üstüne biraz düşünün. nerede hata yaptı jude?
iyi okumalar...
(bkz: thomas hardy)'nin iki eserini okudum. birinci (bkz: çılgın kalabalıktan uzakta) ikincisi bu oldu. büyük bir romancı olduğunu iki kitabından da anladım. ingiliz edebiyatının en önemli yazarlarından biridir. ayrıca yazarın son kitabıdır.
jude; bilgi aşkıyla yanıp tutuşan, taş ustası bir gençtir. daha çocukken yaşadığı taşradan uzakta, başka bir kasaba vardır. uzaktan bakıp sürekli hayaller kurar, bir gün oraya gideceğini ve büyük bir insan olacağının sözünü kendisine verir. bir ayrıntı; kasabayı uzaktan izlerken, kasabanın sisli ve silik silüeti; aslında bir mesajdır. o kasabanın imkansızlığından öyle tasvir etmiştir yazar. güzelliğe bakar mısınız? kitap için alim sandığı bir adama para vermiş ama asla o kitap gelmemiştir.
jude, bir hayalperest ve iyi niyetli bir gençtir. saflığı ve temizliği onun hayatına mal olur. ilk aşık olduğu kadın, onun hayatına mal olur. son sevdiği kadın onun hayatına mal olur. bilgi aşkı onun hayatına mal olur. jude hayal ettiği kasabaya sonunda taşınır.
arabella; jude'un ilk sevgilisi ve eşidir. onun açgözlülüğü, kibri ve cehaleti; jude için işkenceye dönmüştür. bilgi açlığı ile yanıp tutuşan, hayallerini hala gerçekleştiremeyen adam için evliliğinin de sahteliği eklenince, jude için çanlar çalmaya başlar.
sosyal halkın entelektüel geçinip, bilgiyi iyi niyetten çok, bencillikleri için kullanması; jude için ikinci yıkımı körükler. bilgi iyilik için kullanılmazsa bir halta benzemez. bilginin insanı güzel kıldığını düşen jude için; bu tam bir hayal kırıklığı ile sonuçlanır ama o umudunu yine de yitirmez.
kaderin cilvesi bu; jude kuzeniyle tanışır ve ona aşık olur. adı sue olan bu kadına tutulan jude için, önünde iki seçenek vardır. ya alim olmak için, hayalleri için kadından vazgeçecek ya da tutkunu olduğu kadının peşinden gidecektir. roman ikilem içinde ki adama acı çektirir. sue'nun da ona boş olmadığını bilirken jude'a asla açık olmaz. seviyormuş gibi görünürken, sosyal baskıların sonucunda sürekli ikilem içinde kalır ve sonunda jude'un yardımıyla iş bulur ve öğretmen olarak çalışmaya başlar. hala ve hala jude hayallerini gerçekleştirememiştir. bir insan karaktere hiç mi umut vermez. vermiyor thomas hardy. taşra hayatının çirkinliği yüzünden, jude bir bir yıkılıyor. insanlar yüzünden bir bir yıkılıyor.
çalıştığı okulun müdürü, sue'ya aşık olur ve evlilik teklifi yapar. gelgitler içinde duran sue için gelecek ve statü önem taşır. lakin sevgisi baskın çıkar. jude ile yaşamaya başlar. çocukları olur. jude için artık hayaller ondan iyice uzaklaşmıştır. evli olmayan bu iki aşık için mahalle baskısı onları yerinden yurdundan etmeye kadar gider. para sıkıntısı, hayaller, çocuklar ve alim olma isteği. hepsi bir bir adamın üstüne biner.
sonuna dair giderken; ilk karısından üvey oğlu olduğunu öğrenir. bundan sonrası için daha da ağır olaylar gerçekleşir. işin dram kısmı; yaşanan bütün hezeyanların bedelini çok fazla öder. bilgiye olan açlığı, aşkının peşinden gitmesi, inandığı insanların kötülükleri ve yaşama dair umutları bir bir yıkılır.
bir karaktere ağır bir hayat yüklemek ve bunu okuyucuya sunmak, bizler için çekilir çile değil aslında ama onun kemiği ilk başta oluşturulmuşken; ne kadar umut edersen et, bu dünyanın iki eli yakanda oluyor hep. o yüzden romanın dediği gibi hayallerinizden vazgeçmeyin yoksa jude gibi oradan oraya savrulursunuz. ne yapacağınızı unutup, kendinizi bırakınca başkasına olan inancınız da boşa çıkınca, mahvolmuş bir hayatın eşiğinde kalırsınız.
bilgiyi ve alimliği yerden yere vuran bu eserin önemi ve okunması gerektiğini fazlasıyla tavsiye ederim. toplumun; birey üstünde nasıl bir etkisi olduğuna anlaşılır bir üslupla, anlatmak ve yaşatmak istenmiş. benim için en değerli eserlerden biridir. sizde sonunu okuduysanız üstüne biraz düşünün. nerede hata yaptı jude?
iyi okumalar...
devamını gör...