aforizmalar (georg christoph lichtenberg)
başlık "son singapur vapuru" tarafından 03.10.2025 12:55 tarihinde açılmıştır.
1.
" insanın yeni bir şey görebilmesi için yeni bir şey yapması lazım. "
1742/ 1799 yılları arasında yaşayan alman filozof, yazar ve profesör georg christoph lichtenberg imzalı eser; aforizmaların yer aldığı eseri dilimize ise tevfik turan çevirmiştir.
hayatı farklı konularda ve geniş bir yelpazede ele alıyor georg christoph lichtenberg; insan, kültür, doğa, tanrı, tabiat, bilgelik, duygu ve düşünceler, bazı durumlar üzerine çıkarımlar, şahsi gözlemler, kitabın belirleyici ögelerindendir denilebilir.
okurken denemeler tadı da aldım, ele aldığı konular açısından benzerlik gösteriyor ancak bu kitaptaki sözlerin daha felsefik olduğunu kendi adıma söylemem mümkün gibi, yalınlık az, kibir fazla gibiydi.
kendini bilgili sandığı halde aslında öyle olmayan kişileri topa tutuyor yazar, şüpheci olmaktan kolay sıyrılamıyor, her şeye eşit uzaklıktan bakıyor, bazı düşünceleri akışkan iken bazı düşünceleri ise oldukça katı bir seyirde ilerliyor, insanın dünya için pek de önemli bir varlık olmadığını düşündürüyor bazı sayfalarda, yaşam bize bağlı değildir fikrini düşünmeye sevk ediyor.
kitaba dair en can alıcı bulduğum nokta şuydu;
hiçbir şey bizim inandığımız gibi değildir, o senin tahminindir, özellikle de tanrı konusunda, senin öyle düşünüyor olman onun senin zihnindeki gibi olduğu anlamına gelmez.
bakış açısına etki etme garantili bir kitaptı.
seçtiğim bazı cümleleri bırakarak burada bir son veriyorum.

önyargılar bir anlamda, insanın sunî içgüdüleridir; insanlar düşüne taşına karar vermekte zorlanacakları birçok şeyi önyargılar sayesinde hiç yorulmadan hallederler.
bütün dünyamız tanrı düşüncesinin madde üzerindeki etkisinden başka bir şey değildir.
kaybetmenin dereceleri vardır.
bir şeyi verilmiş zamanların hiçbirinde bulamamak o şeyi kaybetmiş olmaktır.
bilgeleşmek demek, algılamakta ve yargılamakta kullandığınız o aletin düşebileceği yanlışları gittikçe daha çok tanımak demektir.
kum saatleri insana sadece zamanın hızla aktığını değil, günün birinde dönüşecek olduğumuz bir avuç tozu da hatırlatır.
insanlar bir olayın nasıl olduğunu söyleyemezler, sadece bir olayın nasıl olduğunu düşündüklerini söyleyebilirler.
kaderin fırtınalarına karşı en iyi kale daima mezardır.
ruhun hastalıkları ölümle sonuçlanabilir,
bu da intihar biçiminde gerçekleşebilir.
dünyada öyle yüzler vardır ki, insan bir türlü " sen" diye hitap edemez.
altın bir kural: insanları görüşlerine göre değil, bu görüşlerin onları neye dönüştürdüğüne göre değerlendirmeli.
fakiriere cenneti o kadar tatlı gösteren şey, orada zümrelerin eşit olacağı düşüncesidir.
insanın yeni bir şey görebilmesi için yeni bir şey yapması lazım.
bilgeliğin ilk adımı:
her şeyden şikâyet etmek.
son adımı:
her şeyle uzlaşmak.
1742/ 1799 yılları arasında yaşayan alman filozof, yazar ve profesör georg christoph lichtenberg imzalı eser; aforizmaların yer aldığı eseri dilimize ise tevfik turan çevirmiştir.
hayatı farklı konularda ve geniş bir yelpazede ele alıyor georg christoph lichtenberg; insan, kültür, doğa, tanrı, tabiat, bilgelik, duygu ve düşünceler, bazı durumlar üzerine çıkarımlar, şahsi gözlemler, kitabın belirleyici ögelerindendir denilebilir.
okurken denemeler tadı da aldım, ele aldığı konular açısından benzerlik gösteriyor ancak bu kitaptaki sözlerin daha felsefik olduğunu kendi adıma söylemem mümkün gibi, yalınlık az, kibir fazla gibiydi.
kendini bilgili sandığı halde aslında öyle olmayan kişileri topa tutuyor yazar, şüpheci olmaktan kolay sıyrılamıyor, her şeye eşit uzaklıktan bakıyor, bazı düşünceleri akışkan iken bazı düşünceleri ise oldukça katı bir seyirde ilerliyor, insanın dünya için pek de önemli bir varlık olmadığını düşündürüyor bazı sayfalarda, yaşam bize bağlı değildir fikrini düşünmeye sevk ediyor.
kitaba dair en can alıcı bulduğum nokta şuydu;
hiçbir şey bizim inandığımız gibi değildir, o senin tahminindir, özellikle de tanrı konusunda, senin öyle düşünüyor olman onun senin zihnindeki gibi olduğu anlamına gelmez.
bakış açısına etki etme garantili bir kitaptı.
seçtiğim bazı cümleleri bırakarak burada bir son veriyorum.

önyargılar bir anlamda, insanın sunî içgüdüleridir; insanlar düşüne taşına karar vermekte zorlanacakları birçok şeyi önyargılar sayesinde hiç yorulmadan hallederler.
bütün dünyamız tanrı düşüncesinin madde üzerindeki etkisinden başka bir şey değildir.
kaybetmenin dereceleri vardır.
bir şeyi verilmiş zamanların hiçbirinde bulamamak o şeyi kaybetmiş olmaktır.
bilgeleşmek demek, algılamakta ve yargılamakta kullandığınız o aletin düşebileceği yanlışları gittikçe daha çok tanımak demektir.
kum saatleri insana sadece zamanın hızla aktığını değil, günün birinde dönüşecek olduğumuz bir avuç tozu da hatırlatır.
insanlar bir olayın nasıl olduğunu söyleyemezler, sadece bir olayın nasıl olduğunu düşündüklerini söyleyebilirler.
kaderin fırtınalarına karşı en iyi kale daima mezardır.
ruhun hastalıkları ölümle sonuçlanabilir,
bu da intihar biçiminde gerçekleşebilir.
dünyada öyle yüzler vardır ki, insan bir türlü " sen" diye hitap edemez.
altın bir kural: insanları görüşlerine göre değil, bu görüşlerin onları neye dönüştürdüğüne göre değerlendirmeli.
fakiriere cenneti o kadar tatlı gösteren şey, orada zümrelerin eşit olacağı düşüncesidir.
insanın yeni bir şey görebilmesi için yeni bir şey yapması lazım.
bilgeliğin ilk adımı:
her şeyden şikâyet etmek.
son adımı:
her şeyle uzlaşmak.
devamını gör...