ailelerinin evlenmelerine izin vermediği kuzenlerin intihar etmesi

bardagin dolu tarafi falan olmayan olaydir.

her kuzen evliligi smayla sonuclanmaz.

belki de cok hayirli evlatlari olacakti nerden biliyorsunuz.

2 gencimizi kaybettik.

allah taksiratlarini affeylesin

ortada milyonlarca sma lı bebek varken, dünyada 8 milyar insan varken, kardeş gibi büyüdüğü kuzeni ile çiftleşmeye çalışan 2 potansiyel ensestin doğal seçilim sayılabilecek bir şekilde kendilerini imha edip, doğal kaynakların israfını kısmen engellemesi olayıdır.

aileleri geride bırakıp yeni bir hayata başlamak varken neden?

akraba evliliği boyutunu ayrı tutarsak, yaşları reşit iki insan yasal olarak kimseye sormadan evlenebilecekken neden intihar ediyor. çünkü peşlerini bırakmazlar. iki taraf birbirine düşer. sevdiklerimiz belki böyle daha az etkilenir, biz ölürsek belki böyle bir çatışma olmaz diye kendi sevgilerinden, canlarından vazgeçiyorlar. bence işin biraz da bu boyutuyla ilgilenmek lazım.

bu çağda, demokrasi olan ülkede insanlar istediğini sevemiyor bile, kalbine bile karışıyorlar. hayır senin sevdiğinle değil, bizim seçtiğimizle evlenecek, belki hayatın boyunca sevip ısınamayacak da olsan yarım asırlık ömrün boyunca istemediğin biriyle sevişeceksin!

özellikle doğuda hâlâ kadınlar bir birey değil, özgür değil, insan değil. onlar bazen mal bölünmesin diye bir anlaşma için verilen mal, bazen kız alırken berdel adı altında takas mantığıyla karşı tarafa verilen bir eşyalar. izin verilirse okur, izin verildiği kadar gezer, başkalarının izin verdiği gibi giyinir, uygun gördüğüyle evlenirler. boşanmak zaten onlar için hiçbir koşulda çıkışı olmayan, gerekirse sonucu ölümle biten bir yoldur.

ne diyor hakan günday kitabında:

ne ilk, ne de son olacak üzücü, bir o kadar da düşündürücü olay.

ingiliz yalamaları gelmiş ensest diyor. sonra da urfa'daki aşiretin izin vermemesinden dem vuruyor. urfa'da insanlara baskı yapan aşiretler ya da şeriatçılar ne kadar özgürlükçüyse bu ingiliz aşığı yobaz tipler de o kadar özgürlükçü. çünkü bunlara göre kimse kimseyi sevemez. ancak kendi izin verdikleri kişiler aralarında münasebette bulunabilirler. çünkü bunlar sevmenin kalp ile alakalı olduğunu bilmezler. taptıkları akıl ile hareket etmesi gerekir herkesin. kendileri kodlanmış robotlar oldukları için, kodlanmamış, kodlanamayacak insanları, sevgiyi, aşkı, cinselliği her şeyi kıskanıyorlar. kuduruyorlar, biri diğerini sevecek diye. birisi birisiyle münasebet kuracak, mutlu olacak diye. şeriatçı, batıcı, kemalist, milliyetçi, komünist, fark etmez, hepsi aynı fitne fesat tipler. işleri güçleri kimin kiminle neyi ne kadar yapabileceğine karar vermek. ama efendiler konusunda kafaları karışık sadece: urfa'daki aşiret mi, yoksa kral charles mı? tek sorun bu.

ailelerini duruşları yüzünden tebrik ediyorum. gençlerin vefat etmesi üzücü ama vefatın ötesinde bir gerçeklik var ortada
"ensest ilişki".

uzak- yakın fark etmez, kimse kendi akrabasına yan gözle bakacak kadar adabını ve meşrebini yitirmemeli. aile dediğin şey; kan bağının oluşturduğu bir topluluktur. herkes bir açıdan eş genetiğe sahip yani kuzen bile olsan, genetik açıdan kardeşsin çünkü soyun devamını sağlayan genetik seni oluşturuyor. insan nasıl bir aile bireyine yan gözle bakabilir? kimse kusura bakmasın ama bunu " sapıklık" olarak görüyorum.

" kuzen ile kuzen evlenebilir " diyen biri dedenin torununu taciz etmesini, babanın kızına yan gözle bakmasını, yengelerle/ baldızlarla beraber olunması da destekliyor demektir çünkü bunun açılımı budur. aile bireyleri ne birbirlerine aşık olabilir ne de cinsel birliktelik yaşayabilir. aile kavramını ve bu yapının gerekli kıldığı ahlakı bozmayın.

öteki açıdan bakacak olursak;

tıp bize diyor ki " akraba evliliği sakıncalıdır çünkü genetikleriniz eş" dolayısıyla "doğan cocuklarınızın engelli ya da kalıtımsal hastalıkla doğma şansı var. "

insanlar bu riski alıp, engelli bebekler doğurduğunda ise yaygara çıkarıyorlar. neden yaygara çıkarıyorsunuz ki? zaten bunu biliyordunuz. biliyordunuz bunu, cahil-cühela insanlar değilsiniz. eş genetik %60 üstü risk barındırır doğumda. sokaklardaki billboardlar- televizyonlar- doktorlar bangır bangır akraba evliliğine hayır diyor.

dediğim gibi cinayet kısmına üzüldüm ama bu ailenin tavrının doğru olduğu gerçeğini değiştirmiyor. niye halamın oğlu bana aşkını ilan etsin? ben niye teyzemin oğluyla flört edeyim? - ahlaksızlıktan başka bir şey değil.

birbirini tanıyan ve bilen iki kişinin evlenip sağlam yuva kurmalarına engel olmuş aile kararı ve buna tepki olarak verilmiş üzücü intihar olayı.

akraba evliliğinde dezavantajlar olduğu gibi avantajlar da var.

avantajları dezavantajlarından şu dönem için fazla. tanımadığın yabancı birisi ile evlenmeye kalktığında tek yol göstericin başa çıkamadığın duygularındır.
evleneceğin kişi bakire bile değildir. 10 erkekle yatmıştır. bekaretini diktirmiştir. tokmakçısından zuhrevi hastalık kapmıştır. bu hastalık hem eşine hem bebeğe geçer. eşler birbirinde gözlerini açmadıkları için ihanet kol gezer. ihanet cinayete dönüşebilir. pohtan bahane mevzulardan boşanma kapıdadır. kadın, ilk eekeğini arar. ondan ötürü kocasında gözü olmaz. kocasında gözü olmayan kadın, erkeğin ailesine tahammül edemez.

onun için akrabalardan evlenmek avanrajlıdır.

yine bizim atoş'lar olayı ideolojiye çevirerek gotlerinden ensetlik uydurmuşlar. nerde kuzen evliliği ensest? göster bakalım. ne devletinin yasalarında ne de dinde böyle bir tanım yok. 3. derece akraba sana göre ensest, yarin diğeri kalkar 4. dereceyi koyar ortaya, sen de ona göre ensest olursun.

biz kuzenlerimizle kardeş gibi büyütüldük. hatta öyle ki bizim köyde dedenin kuzeninin torunu ile bile evlenemezsin ama bu her topluluk için geçerli değildir. hayatında kuzenlerinden başka erkek görmemiş kadınların olduğu coğrafyalardan bahsediyoruz. kuzenleri görmek derken öyle kuzenlerle oturup kalkmaktan da bahsetmiyoruz. işte kapıdan geçerken ya da harem selamlık oturmada çay ikram ederken vs. görüyorlar. sanki modern şehir insanı gibi onlarca opsiyonları varmış da yine de kuzenlerini tercih etmişler gibi ele alamayız bu durumu. hadi diyelim ki buna rağmen kuzenini seçti o zaman da bu tercihlerine saygı duymak zorundayız. çünkü bu onların seçimi.
akraba evliliğinin sakıncaları hepimizce malum. taşıyıcı genler vs. birçok hastalığa sebep oluyor. bu inkar edilemez.
ama çocuğun engelli olması sadece akraba evliliği sebebiyle olmuyor. yani böyle zannediyorsanız çocuk yapmayın. çünkü aynı memleketten hatta aynı ülkeden bile olmasanız çocuğunuz engelli olabilir. hatta sadece kadının tiroid bozukluğu varsa bile çocuk engelli olabilir. bunun önüne geçmek için de gen testleri yapılıyor. çocuk düşünen çiftler artık bu testleri yaptırıyorlar. hatta sanırım sma için zorunlu kılınması konuşuluyor.
bu arada kuzenlerimizle genetik olarak kardeş değiliz. öz kardeşlerimizle genetik benzerliğimiz %50, kuzenlerimizle %12.5.
ama burada asıl mesele bu iki insanın intihar etmesi. engelli bebeğiniz olacağına ölün falan diyenler sanırım insanlıktan nasibini hiç alamamış. %8-9 ihtimalle engelli olabileceği varsayılan bir bebek sebebiyle -ki dünyaya gelme olasılığı bile yokken henüz- iki genç insanın ölümüne sevinmek de ne bileyim...