alfa erkek

kadın olmasaydım kesin bundan olurdum.

şurada yumurta ya da portakal kabuğu soyamayan, pazarda patates, soğan seçmesini beceremeyen oğlancıklar ve z kuşağı bebeleri gelip burada alfalık hülyaları içindeler ya gülesim geliyor. la gidin bi sigortalı iş bulun çalışın, bu saçmasapan kişisel gelişim şeysilerini ve internette dolaşan şeysileri okumaktan beyniniz yanmış. daha şurada masayı 2 adım öteye götüremeyen sünepe, sarsak herifler. alfaymış betaymış. bizim için onlar sadece yunan alfabesinde birer harf.

kapsam, bağlam, zorlam, borcam mevzuu biraz.

bir oto tamircinin yanına çorbacı - kebapçı açmışlar; vatandaş arabasını beklerken çorba morba içsin yolumuzu bulalım hesabı.

gittim, biraz karnımız doysun dedim, mekan ismi aşırı iddialı; malatyalı musa'nın yeri. malatyalı musa kim bilmiyorum, bilmemnenin yeri diye mekan açınca otomatikman oranın en meşhur yeri olunuyor galiba.

neyse, girdim komi gibi bir insan özeti koymuşlar 13-14 yaşında velet. havalı göt, sanki mercimek çorbasını lütfediyor pezevenk. paramla içmiyorum da 80 yıllık ömürde içeceğim mercimek çorbasının allah razı olsun nasip edeni sanki. yemek de yiyeyim, lahmacun var mı? biz sadece kebap yaparız. hele gotüm siz kimsiniz lan kaç kişisiniz. kebap getirir misiniz beyefendi dedim 13 yaşında velete. yoğunuz biraz, sipariş çok, biraz bekletebiliriz dedi lavuk. dükkanda ben ve 5 kara sinek dışında müşteri yok. sinekler zaten hesap ödemiyor. çattık erkeğin hasına; estağfurullah sorun değil.

şu estağfurullah sorun değil cümlemle kendimi malatyalı musa'nın yerinde alfabenin ikinci harfine, betaya konuşlandırdım bile. alfa velet kelimeleri ağzında yuvarlayarak konuşuyor. elemanın dilini bir tek kasadaki malatyalı musa olduğunu düşündüğüm kişi hiç zorlanmadan anlıyor. bense ingilizce bilenin almanca anlamaya çalışması gibi kelimeleri benzeterek, ulan olsa olsa bunu demiştir ne diyecek kebapçının çırağı gibi iç yorumlarla anlıyorum.

çorbamı önüme koymadan önce servis açtı, peçeteye sarılı çatalı kaşığı bırakırken "zıkkımlan bakalım erkek müsvettesi" dercesine dudak büktü. ulan, sıfır ense tıraşına patlatırım ha bir tane! beyefendi. çorbamı zıkkımlandım, kebap geldi yumuldum yedim. hızlıca, çiğnemeden mideye indirdim. stres yemesi bu. stresli insan böyle yer. istenmiyorum abi orada çünkü. erkeğin harman olduğu yerde malatyalı musa'nın yerinde ezik gibi yedim, lavaboyu bile kullanmadan çıktım. biliyorum, lavuk arkamdan "peçeteyi zk gibi yırtmış dallama ya" falan diyecek.

alfa böyle bir şey işte. malatyalı musa'nın yerinde, malatyalı musa'nın şöhretinden gelen "kebabın allamesi biziz" havaları 13 yaşında veledi zart diye alfa yapıyor. yoksa benim de alfa olduğum yerler çok; belediye otobüsü gibi.

serserilerin, dallamaların götünü kaldıran herkesin hakkında bir şey bildiği, 15 yaşındaki veletlerin ahkam kestiği kavram. bu sınıfa koydukları gevşeklere eskiden erkek gözü ile bakılmazdı. erkek evini in direği, evi geçindiren, çocuk yetiştiren kişiydi. diğerleri daha toydu. alfa diye diye en fazla tek gecelik ilişkiyi yürütebilecek silahlı bıçaklı dallamaları rol model yaptılar. bu yapanların da ne yaptıklarından haberi yok. sosyal medyada viral gönderi olsun yeter. milletin de ilgisini çekiyor.

dünya çapında evrimsel bir gerileme var. çünkü zengin ve fakir arasındaki makas bütün dünyada açılıyor, türkiye başı çekiyor. böyle salak saçma mevzularla millet oyalanıyor. herkes alfa olursa zengin olacağını zannediyor. her zamanki gibi bok çukurundan çıkılamıyor.

mikro agresyon tripleri vardır bu sevimli dostlarımızda.
en.wikipedia.org/wiki/Micro...

bugün dükkana bir müşteri geldi. bizim patron malatyalı. malatyalı olduğu için malatyalı musa dükkanın adı.
biz dedik patron malatya kayısı . bak kayısının ingilizcesi olsun dükkanın adı. apricot yani.
onu da google sorup baktık dedik yani.
hatta apricot musa olsun dedik.
musa abi sanayi esnafı ne anlar oğlum yapmayın.
malatyalı musa işte beni böyle tanırlar dedi .

neyse bugün dükkana bir müşteri geldi . kafada temu dan alınmış güneş gözlüğü. üstünde siyah bir deri ceket. ama ceket sanki koyunun üstünden yeni alınmış. ulan nasıl sigara ictin sen. tütünü dalından mı koparıp içtin.
bende zaten okul harçlığı çıksın diye çalışıyorum.
bu geldi oturdu ne var diyo yiycek.
bak bak bak. ne varmış. menü nerdeymiş.
ya zaten burası nusret günaydın restaurant.
sanayi dükkanda ne olur. ya çorba ya kebap.

bir de servis aç diyo. servis mi hahaha.
içerden sanki on kişi arabalarla gelip meze tabaklarını koyacaklar.
ben varım bir de bulaşıkçı. aşçı yemekleri yapıp gidiyor.
servisi açtım. peçete çatal kaşık.
çorbayı da koydum önüne. çorbayla ekmeğe yumuldu bu. ama nasıl yiyor. sonra kebap istedi.
hemen hazır olacak ya kebap. bekle dedim pişsin.
bu kebaba yumuldu löp löp götürüyor. bende az ilgilendim belki bahşiş verir diye.
ama bu bakmıyor bana.
hemen kalktı zaten kafasında hesaplamış ücreti. kendi kendisine kolonya döktü. parayı kasanın üstüne bıraktı kaçar gibi gitti. erkeğin hası yav.
başka yerde olsa bir selfie cekinirdi. sırf malatyalı musa olduğumuz için mi kaçtı acaba.
ınstagram da paylaşsa malatyalı musa da kebap keyfi.
apricot musa olacaktı adımız. apricot kebap.
beni dinleyen yok ki.