anlaşılmayan ruhlara deli demek

bir ahterbin ukdesi.

insan anlamadığı şeye sahip olamaz diyen goethe’nin dem vurduğu anlaşılmaz fikirlerin sahibi olan ruhları, bakırköy istikametine ayarlanmış navigasyon cihazına sahip araçlarla yolcu etme sanatı.

bir şeyi anlamadığınız için yok sayamazsınız. bir şeyi anlamadığınız için o şeyi söyleyen kişiyi tuhaf, garip, yabancı, tü tü pis diye yaftalayamazsınız.

yine de mehdilik, peygamberlik iddiasıyla dolaşan insanlarla da oturup seni anlamak istiyorum diye hoşbeş etmeyin. o kadarını da biz yazmayalım. hiç.

bazen küçük çocukların hayal güçleri o kadar fazla oluyor ki, anlamakta zorluk çekiyorum. bu, o çocuğun deli olduğu anlamına gelmez. ya da onu anlayamayan benim deli olduğum anlamına gelmez. sadece "sıradan" olan bizlerden farklı düşünüyorlar ve farklı bir düşünme yolları var. deli demek ne derece doğru bilemiyorum.

anlaşılmadığını düşünen ruhların da içten içe hoşuna giden tanım.

insan anlayamadığı şeyden korkar.o yüzden kimse bile deliye kolay kolay yanaşamaz.bırakın deli desinler.

içinde bulunduğu durumu tam olarak anlayamayan, görse de açıklayamayan insan kesinlikle hastadır.
anlaşılmayan ruhlara deli denmesi konusunda bir şey söyleyebilecek kadar düşünmedim. doğru galiba.

yılancı katil vardı. karısını, çocuklarını paramparça ettikten sonra otobüsle köye gidip kalan akabalarının da bir kısmını öldürürken yakalanmıṣtı.

"onlar yılandı, 7 tane daha kaldı öldüremedim" diyordu

deli dediydik de anlaṣılamayan ruh demeliymiṣiz meğer.

dinle küçük adam kitabının temelde konusu budur. yazar, kendisine anlaşılamayan, öcü gözüyle bakan herkesi küçük adam sıfatıyla bir sandalyeye oturtur ve büyük adam olmaları için onlardaki eksiklikleri, tek tek dile getirir. kitabının da; bilimsel veya öğüt verici olmadığını sadece yazmış olmak, içini dökmek için yazıldığını savunur.