#ödüllü filmler
orijinal adı: j'ai tué ma mère
kanada yapımı ve 2009'da gösterime sokulan, bol ödüllü bir kanada filmidir. xavier dolan eseri yazmış, yönetmiş; başrolünü ve prodüktörlüğünü de üstlenmiştir. 17 yaşında, küstah biri olan hubert'ın annesi ile sevgi ve nefret arasında gidip gelen ilişkisi onun için kafa karıştırıcıdır ve genci zıt duygulara iter. bu durum kendisini günbegün tüketmektedir. onu sınayan çileler ve trajik epizotlar devam ederken, bir gün hubert annesini, büyüdüğü saint lawrence nehrinin kıyısında bulacaktır ve burada bir cinayet işlenecektir: çocukluğu öldürülecektir.
kanada yapımı ve 2009'da gösterime sokulan, bol ödüllü bir kanada filmidir. xavier dolan eseri yazmış, yönetmiş; başrolünü ve prodüktörlüğünü de üstlenmiştir. 17 yaşında, küstah biri olan hubert'ın annesi ile sevgi ve nefret arasında gidip gelen ilişkisi onun için kafa karıştırıcıdır ve genci zıt duygulara iter. bu durum kendisini günbegün tüketmektedir. onu sınayan çileler ve trajik epizotlar devam ederken, bir gün hubert annesini, büyüdüğü saint lawrence nehrinin kıyısında bulacaktır ve burada bir cinayet işlenecektir: çocukluğu öldürülecektir.
yönetmen:
xavier dolan
oyuncular:
xavier dolan
anne dorval
suzanne clement
françois arnaud
niels schneider
xavier dolan
oyuncular:
xavier dolan
anne dorval
suzanne clement
françois arnaud
niels schneider
*vancouver enternasyonal film festivali (2009) - en iyi kanada yapımı film
*reykjavik enternasyonal film festivali (2009) - en iyi film
*cannes film festivali (2009) - c.i.c.a.e. ödülü [xavier dolan]
*istanbul film festivali (2010) - uluslararası yarışma halkın seçimi ödülü
*palm springs enternasyonal film festivali (2010) - en iyi kadın oyuncu [anne dorval]
film toplamda 28 ödüle sahiptir.
*reykjavik enternasyonal film festivali (2009) - en iyi film
*cannes film festivali (2009) - c.i.c.a.e. ödülü [xavier dolan]
*istanbul film festivali (2010) - uluslararası yarışma halkın seçimi ödülü
*palm springs enternasyonal film festivali (2010) - en iyi kadın oyuncu [anne dorval]
film toplamda 28 ödüle sahiptir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "zamansız kelebek" tarafından 10.09.2023 15:16 tarihinde açılmıştır.
1.
j’ai tué ma mère
xavier dolan'ın yazıp yönettiği 1 saat 39 dakikalık oscar aday adayı film.
26 dalda ödül almış, 15 dalda aday gösterilmiş olup 2009 yapımlıdır.
16 yaşında, anne babası ayrılmış ve annesiyle yaşayan bir genç olan hurbert'ın annesine olan yabancılığını, onun, herkesin oğlu olmak isteyebileceğini ama annesinin oğlu olmak istemeyişini anlatır. anne ve oğul arasındaki yabancılaşmayı.
albert camus'nün yabancı kitabına benzer. annesi onun için sadece bir yabancıdır.
hiç anlaşamazlar ama sever yine de. annesiyle yaşamayı esaret olarak görür. doğmuş ama göbek kordonu hâlâ annesine bağlıdır, belki de hepimizin göbek bağı annesine bağlıdır, tâ ki anne ölene kadar anneye görünmez göbek bağı ile bağlıyız. o bağ ancak ölünce kesiliyor.
filme dönelim, hurbert resim çizmeyi çok seven bir öğrenci ve homoseksüel olduğunu annesi sonradan öğreniyor. oğlunu bundan korumak istiyor. başka hiç çocukları yok.
hurbert annesine o kadar uzaktır ki öğretmenine annem öldü diye yalan söyler. annesini gerçekten öldürür, fiziksel değil ruhsal olarak kendi içinde her gün ona biraz daha yabancılaşır. doğru dürüst konuşamazlar bile çünkü annesi alzheimer gibidir, dün konuştuklarını sabah unutur. hurbert ise tam tersi, hiçbir şeyi unutmaz. güzel bir ayrıntıydı bu. anne yaşlandıkça unutkanlaşırken çocuksa geçmişi daha iyi hatırlar.
çocuğun tek olduğu sahnelerde görüntü renksizdi, annesiyle olan bütün sahneler ise renkli.
hayatımıza renk veren şeyin anne olduğuna güzel bir bakış açısı getirilmiş.
çünkü yalnızken hayatı siyah beyaz görüyor...
film çok güzeldi, başrol oyuncusu çocuk aslında hemde yönetmen, hem oynayıp hem yönetmiş hemde yazmış. kameraya hakimiyeti ve renkleri/ ışığı kullanma biçimi o zamanki yaşına(18) göre gayet iyi.
mutlaka izlenesi bir film.
insan annesini neredeyse bilmeden sever, ve bu sevginin köklerinin derinliğinin farkına ancak son ayrılıkta varır
xavier dolan'ın yazıp yönettiği 1 saat 39 dakikalık oscar aday adayı film.
26 dalda ödül almış, 15 dalda aday gösterilmiş olup 2009 yapımlıdır.
16 yaşında, anne babası ayrılmış ve annesiyle yaşayan bir genç olan hurbert'ın annesine olan yabancılığını, onun, herkesin oğlu olmak isteyebileceğini ama annesinin oğlu olmak istemeyişini anlatır. anne ve oğul arasındaki yabancılaşmayı.
albert camus'nün yabancı kitabına benzer. annesi onun için sadece bir yabancıdır.
hiç anlaşamazlar ama sever yine de. annesiyle yaşamayı esaret olarak görür. doğmuş ama göbek kordonu hâlâ annesine bağlıdır, belki de hepimizin göbek bağı annesine bağlıdır, tâ ki anne ölene kadar anneye görünmez göbek bağı ile bağlıyız. o bağ ancak ölünce kesiliyor.
filme dönelim, hurbert resim çizmeyi çok seven bir öğrenci ve homoseksüel olduğunu annesi sonradan öğreniyor. oğlunu bundan korumak istiyor. başka hiç çocukları yok.
hurbert annesine o kadar uzaktır ki öğretmenine annem öldü diye yalan söyler. annesini gerçekten öldürür, fiziksel değil ruhsal olarak kendi içinde her gün ona biraz daha yabancılaşır. doğru dürüst konuşamazlar bile çünkü annesi alzheimer gibidir, dün konuştuklarını sabah unutur. hurbert ise tam tersi, hiçbir şeyi unutmaz. güzel bir ayrıntıydı bu. anne yaşlandıkça unutkanlaşırken çocuksa geçmişi daha iyi hatırlar.
çocuğun tek olduğu sahnelerde görüntü renksizdi, annesiyle olan bütün sahneler ise renkli.
hayatımıza renk veren şeyin anne olduğuna güzel bir bakış açısı getirilmiş.
çünkü yalnızken hayatı siyah beyaz görüyor...
film çok güzeldi, başrol oyuncusu çocuk aslında hemde yönetmen, hem oynayıp hem yönetmiş hemde yazmış. kameraya hakimiyeti ve renkleri/ ışığı kullanma biçimi o zamanki yaşına(18) göre gayet iyi.
mutlaka izlenesi bir film.
insan annesini neredeyse bilmeden sever, ve bu sevginin köklerinin derinliğinin farkına ancak son ayrılıkta varır
devamını gör...
2.
adele'in hello klibinin yönetmeni xavier dolan'ın yazıp yönettiği bir gencin annesiyle arasındaki sevgiyi; aynı zamanda uçurumu konu ediniyor.
o klibi çekiş tarzından etkilenmesem bu filmi belki izlemezdim.
"+ben ölsem ne yapardın?
-yarın ben de ölürdüm."
insan annesini neredeyse bilmeden sever, ve bu sevginin köklerinin derinliğinin farkına ancak son ayrılıkta varır
o klibi çekiş tarzından etkilenmesem bu filmi belki izlemezdim.
"+ben ölsem ne yapardın?
-yarın ben de ölürdüm."
insan annesini neredeyse bilmeden sever, ve bu sevginin köklerinin derinliğinin farkına ancak son ayrılıkta varır
devamını gör...