1.
artık canıma tak etmeye başladı.
daha bir gün öncesiyle bile market fiyatları uyuşmamaya başladı, kıçı kırık bim döneri dahi on liraya dayanmış durumda, euro - dolar kısmına girmek dahi istemiyorum, rezalet sayılacak elektronik eşyalar dahi almış başını gidiyor, kadın cinayetleri durmaksızın devam ediyor, daha dün gencecik bir kız katledildi! dahası da var, adalet denilen şey artık tamamen yok olmuş durumda, kimse adaletin varlığına inanmadığı için daha da umutsuz bir hale bürünüyor ülke insanı... sadece bununla kalsa yine iyi, sınır kapısı diye bir şey artık ne yazık ki yok, afganı, suriyelisi, iti kopuğu akın akın geliyor, gelmekle yetinmeyip işini kuruyor ve ona bu ülkenin öz vatandaşından daha iyi bakıyor devlet.... gereksiz yere dillendirilen vatan, din, millet edebiyatı yüzünden vatanımızdan da, milletimizden de, dini inancımızdan da olağanüstü biçimde uzaklaştık... dur daha bitmedi! ülke her geçen gün karanlığa sürükleniyor, birçok ülke ile kavgalar, gürültüler, anlaşmazlıklar ile itibar bilerek, istenerek sıfırlanırken birçok insanın umurunda dahi değil.
biz nasıl bu kadar umursamaz olduk böyle? yoksa biz hep böyle miydik? bu coğrafya insanı daima din, vatan, millet edebiyatı ile uyudu mu yoksa?
yoksa, yoksa bu coğrafya insanı hiçbir zaman bugün yaptığı gibi bir yanlışı kabullenemedi mi? çevreme bakıyorum! insanlar bir şeylerin yolunda olmadığının farkında, ekonominin battığını, ülkenin karanlığa girdiğinin farkında ama bir türlü yanlış yapan kısmı kabullenemiyor! ne olursa olsun arkasındayız diye naralar atıyorlar, yahu, bunları gördükçe içinde bulunduğum coğrafya insanını boğazlamak istiyor bir tarafım. öyle kin, öyle nefret... bak işte, ben ki çok sakin bir insan evladı bile bu duruma gelmiş bulunmaktayım, nasıl bu kadar kutuplaştık biz sahi? gerçi biz hep mi kutuplaşmıştık, daima bir şeyleri taraftar edasıyla sahiplenip, karşı kısma ters kutup gözüyle mi baktık, sahi?
her geçen gün sadece ülkeye ve insanına olan umudum bitmiyor, hayata karşı olan umudumu da yitiriyorum. gelecek kaygısı bir yana dursun, hemen ertesi günün kaygısı gelmeye başladı artık içime, yarın ne yiyeceğim, su faturasını nasıl ödeyeceğim, elektrik borcunu kaç gün geciktirceğim acaba? daha kaç gün sadece makarna ile besleneceğim acaba?
25 yaşında bir insan evladı olarak artık gerçekten bu durumdan sıkıldım, bunaldım, inancımı da her geçen gün yitiriyorum, yitiriyorum çünkü bu düzenin 2023 yılında biteceğini düşünmüyorum.
emniyetten orduya kadar her şeyi elinde bulunduran bu insanlar, 128 milyar dolar kadar büüüüüüüüüüüüyüüüüüüük parayı elinde bulunduran bu insanlar, bu düzenin bozulmasına, koltuklarının kıçlarının altından yok olmasına, dahası da yargılanmalarına izin vereceklerini sanıyor musunuz? gerçekten bunu düşünebiliyor musunuz? ben inanmıyorum... keşke inanabilsem.
artık yeter diye bağırması, buna en büyük tepkiyi göstermesi olan halk ne yazık ki köleliğini unutmak adına yeni çıkmış, çıkacak olan ve almak adına 3-4 ay çalışması gerektiği telefonların peşine düşmüş durumda, neden? çünkü böylesine fakirleşen bir toplumda son model bir elektronik eşya onun için statü göstergesi oluyor.
aynı "telefonunu göster..." diyen dayılar gibi, değil mi?
çok üzülüyorum, çok fazla üzülüyorum.
artık yeter, yeter, yeter!
daha bir gün öncesiyle bile market fiyatları uyuşmamaya başladı, kıçı kırık bim döneri dahi on liraya dayanmış durumda, euro - dolar kısmına girmek dahi istemiyorum, rezalet sayılacak elektronik eşyalar dahi almış başını gidiyor, kadın cinayetleri durmaksızın devam ediyor, daha dün gencecik bir kız katledildi! dahası da var, adalet denilen şey artık tamamen yok olmuş durumda, kimse adaletin varlığına inanmadığı için daha da umutsuz bir hale bürünüyor ülke insanı... sadece bununla kalsa yine iyi, sınır kapısı diye bir şey artık ne yazık ki yok, afganı, suriyelisi, iti kopuğu akın akın geliyor, gelmekle yetinmeyip işini kuruyor ve ona bu ülkenin öz vatandaşından daha iyi bakıyor devlet.... gereksiz yere dillendirilen vatan, din, millet edebiyatı yüzünden vatanımızdan da, milletimizden de, dini inancımızdan da olağanüstü biçimde uzaklaştık... dur daha bitmedi! ülke her geçen gün karanlığa sürükleniyor, birçok ülke ile kavgalar, gürültüler, anlaşmazlıklar ile itibar bilerek, istenerek sıfırlanırken birçok insanın umurunda dahi değil.
biz nasıl bu kadar umursamaz olduk böyle? yoksa biz hep böyle miydik? bu coğrafya insanı daima din, vatan, millet edebiyatı ile uyudu mu yoksa?
yoksa, yoksa bu coğrafya insanı hiçbir zaman bugün yaptığı gibi bir yanlışı kabullenemedi mi? çevreme bakıyorum! insanlar bir şeylerin yolunda olmadığının farkında, ekonominin battığını, ülkenin karanlığa girdiğinin farkında ama bir türlü yanlış yapan kısmı kabullenemiyor! ne olursa olsun arkasındayız diye naralar atıyorlar, yahu, bunları gördükçe içinde bulunduğum coğrafya insanını boğazlamak istiyor bir tarafım. öyle kin, öyle nefret... bak işte, ben ki çok sakin bir insan evladı bile bu duruma gelmiş bulunmaktayım, nasıl bu kadar kutuplaştık biz sahi? gerçi biz hep mi kutuplaşmıştık, daima bir şeyleri taraftar edasıyla sahiplenip, karşı kısma ters kutup gözüyle mi baktık, sahi?
her geçen gün sadece ülkeye ve insanına olan umudum bitmiyor, hayata karşı olan umudumu da yitiriyorum. gelecek kaygısı bir yana dursun, hemen ertesi günün kaygısı gelmeye başladı artık içime, yarın ne yiyeceğim, su faturasını nasıl ödeyeceğim, elektrik borcunu kaç gün geciktirceğim acaba? daha kaç gün sadece makarna ile besleneceğim acaba?
25 yaşında bir insan evladı olarak artık gerçekten bu durumdan sıkıldım, bunaldım, inancımı da her geçen gün yitiriyorum, yitiriyorum çünkü bu düzenin 2023 yılında biteceğini düşünmüyorum.
emniyetten orduya kadar her şeyi elinde bulunduran bu insanlar, 128 milyar dolar kadar büüüüüüüüüüüüyüüüüüüük parayı elinde bulunduran bu insanlar, bu düzenin bozulmasına, koltuklarının kıçlarının altından yok olmasına, dahası da yargılanmalarına izin vereceklerini sanıyor musunuz? gerçekten bunu düşünebiliyor musunuz? ben inanmıyorum... keşke inanabilsem.
artık yeter diye bağırması, buna en büyük tepkiyi göstermesi olan halk ne yazık ki köleliğini unutmak adına yeni çıkmış, çıkacak olan ve almak adına 3-4 ay çalışması gerektiği telefonların peşine düşmüş durumda, neden? çünkü böylesine fakirleşen bir toplumda son model bir elektronik eşya onun için statü göstergesi oluyor.
aynı "telefonunu göster..." diyen dayılar gibi, değil mi?
çok üzülüyorum, çok fazla üzülüyorum.
artık yeter, yeter, yeter!
devamını gör...
2.
hemen cumhurbaşkanına iletiyorum.
devamını gör...