1.
mışıl mışıl uyunulur.
devamını gör...
2.
hatırlanmaz
devamını gör...
3.
nasıl uyunulur ve hatırlanmaz anlamadığım başlıktır. kaostan aklına çivi çakılan ve asla uyutmayan gecedir.
devamını gör...
4.
(bkz: michael haneke) filmlerini aratmayan gecedir. en huzursuz ve uyunulan en ilginç yerde ki ilk gecedir.
devamını gör...
5.
dandik komedi filmlerinde gördüğün çomarlar her yanındadır ve komik değildir.
devamını gör...
6.
daha dün gibi aklımda kötü saçma sapan bir gündü.
seferihisar a gittim. bir pide yedim. ogleni geçmişti. asizler acemileri topluyormus beni görmemislerdi. ben kendim gittim. aradılar evrak doldur . aşı derken. bot kamuflaj vermeye geldi sıra. komutan atıyordu botları önümüze. kaç numara giyiyorsun diyor 41 al 43 zaten şişer ayakların ahaha diyor.
sonra saçımızı kestiler. ben kesik gittim ama begenmediler. saçma sapan bir banyo. soğuk buz şu.
koğuşta 200 kişi herkes şirinler gibi maviler içinde.
tam bizim ranzanin üstünde bir saat unutmuyorum 6 yı geçiyordu . o ara zaten sivrilenler oluyordu. iri yarı muğlalı bir badigard vardı. ama beyni yoktu çocuğun maalesef. haha gidene kadar dayak yedi. giresunlu bir arkadasim vardı adını nasıl unuttum. günlük tutuyordu. çok istedim günlüğünü okuyayım. okutturmadi. bir gün dışarda kalmış günlüğü okudum.
çok kızmıştı küstü bana hatta. ama günlük şöyleydi. bugün pazartesi sabah kalktık kahvaltı yaptık. öğle yemek yedik. spora gittik akşam uyuduk. yav akşama kadar neler oldu neler.
biz surunmedik mi. çamur içinde. komutan kışın bizi harbi ile kovaladı soydu yarı çıplak.
giresunlu diğer arkadaşım mete . mete ile de aynı gün orda tanıştık. severim.
o gece ne zor uyudum. sabahta altıda kalktık berbat bir geceydi . konu uzun valla.
seferihisar a gittim. bir pide yedim. ogleni geçmişti. asizler acemileri topluyormus beni görmemislerdi. ben kendim gittim. aradılar evrak doldur . aşı derken. bot kamuflaj vermeye geldi sıra. komutan atıyordu botları önümüze. kaç numara giyiyorsun diyor 41 al 43 zaten şişer ayakların ahaha diyor.
sonra saçımızı kestiler. ben kesik gittim ama begenmediler. saçma sapan bir banyo. soğuk buz şu.
koğuşta 200 kişi herkes şirinler gibi maviler içinde.
tam bizim ranzanin üstünde bir saat unutmuyorum 6 yı geçiyordu . o ara zaten sivrilenler oluyordu. iri yarı muğlalı bir badigard vardı. ama beyni yoktu çocuğun maalesef. haha gidene kadar dayak yedi. giresunlu bir arkadasim vardı adını nasıl unuttum. günlük tutuyordu. çok istedim günlüğünü okuyayım. okutturmadi. bir gün dışarda kalmış günlüğü okudum.
çok kızmıştı küstü bana hatta. ama günlük şöyleydi. bugün pazartesi sabah kalktık kahvaltı yaptık. öğle yemek yedik. spora gittik akşam uyuduk. yav akşama kadar neler oldu neler.
biz surunmedik mi. çamur içinde. komutan kışın bizi harbi ile kovaladı soydu yarı çıplak.
giresunlu diğer arkadaşım mete . mete ile de aynı gün orda tanıştık. severim.
o gece ne zor uyudum. sabahta altıda kalktık berbat bir geceydi . konu uzun valla.
devamını gör...
7.
milletin aksine uykum kacmamisti. ilk günün yorğunluğuyla uyumuştum. sabah da zımba gibi uyandim..6 ay boyunca hic uyku sorunu cekmedim..full gece nöbeti yazdırdım kendime.
devamını gör...
8.
bok gibidir.
devamını gör...
9.
çok rahat yerde yaptım. koğuştan sorumlu nöbetçi askerler, herkesi hebele hübele koğuş kalk vs gibi eski düzen bağırarak kaldırmıyordu. çok güzel uyandırıyorlardı. ilk gün de olduğu gibi son güne kadar askerliği çok rahat yaptım. çünkü biz jandarma idik. resmen yatarak askerlik yaptım. sonra usta birliğinde çavuş oldum, acemileri ve kendi devrelerimi (tabi onları arada kayırırdım) çöp toplamaya, ot yolmaya, izmarit toplamaya, doldur boşalt istasyonuna getirir, götürür, nöbet mevkisine yerleştirirdim. çok klas askerlik yaptım.
devamını gör...
10.
ilk nizamiyeden girişte bir masa kurmuşlar işte gelenin geçenin teslim belgesine bakıyorlar, telefon var mı soruyorlar falan ben de var dedim. yazdı asker üste "var" diye yolladı içeriye. nizamiyenin bekleme salonu gibi bir salon, az ileriye bir masa daha kurmuşlar bu masadakiler de herkese askercell satıyor. dedim gerek yok, hattım da var nasılsa diye düşünüp ilerlerken birden satıl temsilcisi durdurdu beni. elimdeki kağıda baktı hiç onayım olmadığı halde ve dedi ki "askercell almadan içeriye telefon sokamazsın" bi an baktım yüzüne ters ters, o kimdi ki bana zorla satış yapacak, içeriye girip giremeyeceğime karışacak. bu düşüncelerimi ona da söyledim, aramızda hafif bir tartışma yaşansa da anladı ki beni durdurmak haddi değil, kenara çekildi. tam geçtim derken nizamiye nöbetçi astsubay tartışmamızı duymuş olacak ki durdurdu beni. elimdeki kağıda baktı, var yazıyor ama askercell aldığıma dair barkod yok "askercell olmadan içeriye telefon sokamazsınız, dilerseniz ptt arabası var ileride oradan telefonunuzu kargolayın" dedi.
bu defa tartışma olmadı çünkü beni durdurmaya muktedir biriydi karşımdaki. haliyle tekrar o masanın kuyruğuna dahil oldum ve askercell alabilmek için beklemeye başladım. tabi çakallar işi bildiklerinden normalin 3 katı fiyata hat satıyorlar orada ve ben bu parayı dandik bir hatta vermek istemediğimden astsubaya gidip "komutanım askercell almadan içeri almıyorsunuz ama bu fiyata ben telefon aldım, bi sim karta bu para verilir mi, telefon kullanmayacağıma dair taahhüt versem olmaz mı" dedim, emir demiri kestiğini hesaba katmadan. az önceki kibar adam gitti yerine "senin askerlik bitmez" bakışları olan astsubay geldi.
aldık askercellimizi içeriye girerken bavulları yokluyorlar, ilaç kullananlardan ilaçları topluyorlar derken bir masa daha kurmuşlar burada da giriş sırasına göre eğitim bölüklerine ayırıyorlar insanları. kaydımızı yaptırdık neyse ilerledik sayı tamam olunca bölüğe doğru yola çıktık.
bavulları bırakmak için koğuşa soktular bizi. girişte her birimize numara vermişlerdi. oradaki onbaşılardan biri yatak dağıtıyor ve seçmece yok, şansına neresi gelirse. başladı sıradan "160, buraya, 161 buraya..." tek tek yatak gösteriyor tüm takıma. o an anladım ki ben artık prada değilim, 174 üm. benim bir adım yok, kimliğim, mesleğim yok. askerim ve adım 174. üst ranzamda yatan da badim.
koğuş 68 kişilikti ve ranzalar o kadar dip dibeydi ki uyumayı bırakın zor nefes alırsınız. klostrofobin mi var, merak etme düzelir, nefes darlığo mı yaşıyorsun, alışırsın. dedikleri gibi de oldu. sonuçta ben prada değil 174 üm ve her şeye uyum sağlayabilirim. bu uyumu biraz abartıp herkes yat saati öncesi muhabbet edip kaynaşırken ben uyumuşum. tabi sonrasında öyle bir horlamışım ki tüm koğuşu strese sokan ranza düzenine bir de benim horlamam eklenince kimse uyuyamamış benden başka. hatırlarım ilk hafta çok afedersiniz sıçamayan vardı aramızda. ha beni sorarsanız 174 olarak tam bir askerdim. zerre zorlanmadım.
bu defa tartışma olmadı çünkü beni durdurmaya muktedir biriydi karşımdaki. haliyle tekrar o masanın kuyruğuna dahil oldum ve askercell alabilmek için beklemeye başladım. tabi çakallar işi bildiklerinden normalin 3 katı fiyata hat satıyorlar orada ve ben bu parayı dandik bir hatta vermek istemediğimden astsubaya gidip "komutanım askercell almadan içeri almıyorsunuz ama bu fiyata ben telefon aldım, bi sim karta bu para verilir mi, telefon kullanmayacağıma dair taahhüt versem olmaz mı" dedim, emir demiri kestiğini hesaba katmadan. az önceki kibar adam gitti yerine "senin askerlik bitmez" bakışları olan astsubay geldi.
aldık askercellimizi içeriye girerken bavulları yokluyorlar, ilaç kullananlardan ilaçları topluyorlar derken bir masa daha kurmuşlar burada da giriş sırasına göre eğitim bölüklerine ayırıyorlar insanları. kaydımızı yaptırdık neyse ilerledik sayı tamam olunca bölüğe doğru yola çıktık.
bavulları bırakmak için koğuşa soktular bizi. girişte her birimize numara vermişlerdi. oradaki onbaşılardan biri yatak dağıtıyor ve seçmece yok, şansına neresi gelirse. başladı sıradan "160, buraya, 161 buraya..." tek tek yatak gösteriyor tüm takıma. o an anladım ki ben artık prada değilim, 174 üm. benim bir adım yok, kimliğim, mesleğim yok. askerim ve adım 174. üst ranzamda yatan da badim.
koğuş 68 kişilikti ve ranzalar o kadar dip dibeydi ki uyumayı bırakın zor nefes alırsınız. klostrofobin mi var, merak etme düzelir, nefes darlığo mı yaşıyorsun, alışırsın. dedikleri gibi de oldu. sonuçta ben prada değil 174 üm ve her şeye uyum sağlayabilirim. bu uyumu biraz abartıp herkes yat saati öncesi muhabbet edip kaynaşırken ben uyumuşum. tabi sonrasında öyle bir horlamışım ki tüm koğuşu strese sokan ranza düzenine bir de benim horlamam eklenince kimse uyuyamamış benden başka. hatırlarım ilk hafta çok afedersiniz sıçamayan vardı aramızda. ha beni sorarsanız 174 olarak tam bir askerdim. zerre zorlanmadım.
devamını gör...
11.
16 aralık 2017 hava -10 falan sivas'a vardım işlemler aşı falan derken saat oldu akşam 22:00 yatağa girdim horlayan osuran sabahı zor etmiştim.
devamını gör...
12.
aralık 3 ya da 4 dü. bence 4 dü. 198 kişi aynı koğuştaydık. gün içinde o kadar yorulduk ki. iğne yedik saç kesimi oldu . ayakkabı elbise seçimi.
bir akşam yemeği.
o geceyi hatırlıyorum.
ranzalar yan yanaydı.
ne kötü bir geceydi o.
saate bakıyordum. tam karşımızda saat vardı.
ulan diyorum birgün geçmedi o kadar zaman nasıl geçer.
sabah erkenden uyandık hava karanlıktı. kötü bir kahvaltı ve başlangıç.
hani bir meyvenin tadını tarif edemezsin. ayva diyelim. ayva yemeyen birine nasıl tarif edeceksin.
ama ayvayı görünce aklına gelince tadını hatırlarsın. az cok ne yiyeceğini bilirsin.
askerliğin ilk gecesi benim için öyle. kötü bir his tarifi nasıl olacak unutulmuş çoğu anı ama kötü bir his.
bir akşam yemeği.
o geceyi hatırlıyorum.
ranzalar yan yanaydı.
ne kötü bir geceydi o.
saate bakıyordum. tam karşımızda saat vardı.
ulan diyorum birgün geçmedi o kadar zaman nasıl geçer.
sabah erkenden uyandık hava karanlıktı. kötü bir kahvaltı ve başlangıç.
hani bir meyvenin tadını tarif edemezsin. ayva diyelim. ayva yemeyen birine nasıl tarif edeceksin.
ama ayvayı görünce aklına gelince tadını hatırlarsın. az cok ne yiyeceğini bilirsin.
askerliğin ilk gecesi benim için öyle. kötü bir his tarifi nasıl olacak unutulmuş çoğu anı ama kötü bir his.
devamını gör...
13.
tekdüze, sıkıcı bir iş hayatına ara verip, yeni bir şeye atılmanın hafif karın gurultusu, heyecanı... değişik bir maneviyatı vardı. otobüste, metroda, ekmek sırasında tanımadığımız birçok insanla yan yana durduğumuz, iletiştiğimiz oluyor ama hiçbiriyle bilmediğimiz bir şehirde, yabancı nevresimlerle karanlık bir odada uyumak zorunda kalmıyoruz, işte öyle bir his.
devamını gör...
14.
yorgunluktan mışıl mışıl uyunan o ilk gecedir. biz burada ne yapacağız yarın bizi neler bekliyor kaygısı filan olmaz. uyku ağır basar. başa gelen çekilir.
bazıları ağlıyordu. garip tabii. olum altı üstü 1 ay askerlik hadi bilemedin 6 ay ne büyüttünüz beee.
bazıları ağlıyordu. garip tabii. olum altı üstü 1 ay askerlik hadi bilemedin 6 ay ne büyüttünüz beee.
devamını gör...
15.
hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
devamını gör...
16.
ben bir şey hissetmemiştim. zaten halihazırda çalışmak için konser konser geziyordum farklı illerde. lüks otelde de kalıyorduk, kamyon damperinde de yatıyorduk. o yüzden vay bee diyecek bir şey hissetmedim. sadece yorgunluktan etrafı gezemedim diye hayıflandığımı hatırlıyorum. sonradan merakımızı giderdi komutan abiler tabii ki bütün gün uygun adım yürüterek. (bkz: swh)
devamını gör...
17.
ılık oldugunu anladigin gece. evet.
devamını gör...
18.
gece sıkıntı değildi, sabah kalkmak bir kabustu..
devamını gör...
19.
keşke ömrümün sonuna kadar bütün günler o askerdeki ilk gece gibi olsa.
edit: y.subay spor.
edit: y.subay spor.
devamını gör...
20.
şimdi burada anı anlatanlar o 1 aylık askerliği anlatmıyor değil mi?*
onu bir netleştirelim.
onu bir netleştirelim.
devamını gör...