assassin's creed black flag

assassin's creed serisinin korsan temalı oyunlarından ve dördüncüsü. oyunda baş karakterimiz edward kenway ve adewale gibi kurgusal karakterlerin yanı sıra; karasakal, charles vane, calico jack, anne bony ve mary read gibi gerçek hayatta var olan korsanlar da mevcut.

ama bu oyunda beni en çok çeken şey tarihi kişilikler ve oyunun hikayesinden ziyade karayiplerin tropikal atmosferi ve korsancılık hissiyatı oldu. gerçekten de gemi savaşı ve bordolama mekaniği + deniz türküleri * ve oyun müzikleriyle size gerçek bir haydut olduğunuzu hissettiriyor. yemin olsun şişme botumla balıkçı teknelerini basasım geldi bu oyundan sonra.

ama elbette ki o tür bir insan olmadığımdan fikrimi eyleme dökmedim hehehe.

velhasıl kelam, ben yaptığım boşlara takılmayın siz. cidden güzel oyun. alın, oynayın, oynatın...

assassins's creed oyunları arasında açık ara en iyisidir. son oyunu oynamadığım için karşılaştırmaya dahil değildir.

bana göre aslında en gerçeğe yakın assassin's creed oyunudur. başrolümüz edward aslında sadece para kazanıp hayatta kalmaya çalışan bir karakterken içine karıştığı durumlar silsilesiyle başı beladan kurtulmaz. dünyanın iyiliği, yönetilebilir dünya gibi saçma sapan hayalleri yoktur sadece para kazanmak ister. kendisi hiç bir zaman tam olarak ne suikastçi olmuştur ne de tapınakçı. sadece herkesin yapabileceği gibi durumu kendi çıkarına çevirmeye çalışmıştır.

aynı zamanda (bkz: oliver bowden)'ın yazdığı epsilon yayınevinden çıkan kitabın ismidir.
bilgisayarım oyunu kaldırmamıştı. ben de kitabını alıp okumuştum.

kendince iyi veya kötü yanlara sahip olan oyundur.

baş kahraman nasıl ilk başta o suikastçiyi öldürebildi,
ac3'e kadar gerçek hayatta kontrol ettiğimiz o karakter yerine fps bakış açısına geçmemiz falan çok saçmaydı.

ama tabi ki deniz manzaraları, haritanın büyüklüğü, deniz savaşlarının verdiği keyif de tartışılmaz.

öncelikle pirates! seven bünyelere ilaç gibi gelen, atmosfer olsun, karakterler olsun hemen hemen her konuda çok başarılı bir yapım.

1715 senesinde karayiplerde bir korsan (ve tabii ki assassin) olarak başlıyorsunuz ve oyun size bu sihirli 18. yy dünyasını kusursuz bir atmosfere ince ince yedirerek harika bir şekilde sunuyor.

ancak çok çok büyük bir eksikliği var ki, bu da optimizasyonu.

her ayarı en yükseğe çektiğinizde battlefield 1'i yüksek ayarlarda oynatabilen i7 7700hq işlemcili, 16 gb ram'li, gtx 950m ekran kartlı (günümüze göre eski olsa da oyunun zamanına göre değildir) laptop, 20 fps'yi geçmiyor.

ve kendisinin çıkış tarihi 2012 ekim.

bunu görmezden gelir ve bazı ayarları medium-high seviyesine düşürürseniz (özellikle aa ve soft shadows) oyun ancak kendine geliyor.

şu optimizasyonu bir türlü beceremedin ipne ubisoft. sana laflar hazırladım.

bugün assasins creed serisinin 2. oyununa dair bir tanım yazmıştım, bir de black flag oyununa dair bir tanım yapmak istiyorum, seriye dair sevdiğim bir diğer oyun da budur.

bu oyun aslında çok da böyle assasins creed evreninden değildir aslında, genel anlamda edward kenway isimli baş karakterimizin bir şekilde korsanlık yolu ile yaşamını idame ettirdiği, bunun benzerinde yer yer suikastçıların tarikatına da adeta bakıp bakıp çıktığı bir durumdan ibarettir. yani bu oyunu oynarken bana kalırsa çok da assasins creed gibi oynamamak gerekir, ancak bu olumsuz bir durum mu bence değil, seriye dair bir farklılık oluşturmak açısından çok da kötü değil. aksine korsanlık tarihine de bu oyunla çok güzel biri giriş yapıyor ubisoft. birçok ünlü korsan ile yanyana takılabiliyoruz edward kenway ile. tarihteki yer yer önemli anlara da şahitlik edebiliyoruz.

bu oyundaki korsanlık mantığını seviyorum aslında, gemi ile okyanusta dilediğimiz gibi gezebilmek, sonrasında gerçekçilik adına tayfamıza korsan şarkıları söyletebilmek çok keyifli. bu şarkıların sayısını da arttırmak bizim elimizde, oyunda çeşitli şehirlerde gezinirken bu şarkılar bazen yolumuza çıkıyor ve kaçırmayıp yakalarsak eğer yeni yeni şarkılar söyletebiliyoruz tayfaya.

korsanlığa dair başka ne var, mesela arada avlanabiliyoruz, çeşitli deniz canlılarını avlayıp bunları satabiliyor yahut kendimize dair herhangi bir eşya yapımında da kullanabiliyoruz. fakat bu çeşitli deniz canlılarını da yakalamak bazen zor olabiliyor, yani avladığınız hayvanın türüne göre değişmekte bu durum.

bitti mi derseniz, elbette bitmedi. oyunda ayrıca gayet okyanusun içinde de derinlerde yüzme imkanımız var, bazen hatta yüzerken karşımıza bize sıkıntı oluşturabilecek canlılar da çıkabiliyor, o yüzden o gibi durumlarda dikkat etmek gerekiyor. bu derin derin yüzme sırasında yanlış aklımda kalmadı ise çeşitli batmış, denizin dibini boylamış gemilere dair hazineler de bulabiliyoruz. ancak yüzerken ve böyle araştırmalar yaparken karakterimiz edward'a zaman zaman nefes alabileceği yerler bulmamız gerekiyor yoksa nefessizlikten suda boğulabiliyor.

bunlar dışında korsanlığa dair, assassins creed 3'te biraz biraz gördüğümüz gemi savaşları biraz biraz daha gelişmiş şekilde devam ediyor. bazı gemiler hatta eğer sizin geminiz çok da gelişmiş değilse sizi rahatça batırabiliyor. o yüzden özellikle gelişmiş gemilere karşı savaşmanın öncesinde kesinlikle geminizi güzel biçimde geliştirmeniz gerekiyor.

gemiler demişken, yine muhtemelen doğru hatırlıyorsam, korsanlık tarihinde adını duyurmuş gemişlere karşı da yer yer savaş verebiliyoruz, ancak onlar yanlış hatırlamıyorsam oldukça zorlayan türden gemilerdi. gemiyi çok çok iyi duruma getirmeden deniz savaşını kazanmanız oldukça zor oluyordu.

görüldüğü üzere genel olarak oyundaki korsanlık temasına dair durumdan bahsettim çünkü oyun genel olarak da bu durumdan ibaret. ama dediğim gibi bu durum bence korsanlık tarihine özellikleri benim gibi ilgisi olanlara çok da keyifli bir durum. ben bu oyunu oynadığım yıllarda o tarz bir korsan oyunu gördüğümü hatırlamıyorum. uzun süredir oyunlara olan ilgimi kesmiş olsam da, muhtemelen halen de öyle bir oyun piyasada yok.

(bkz: ne zaman gitti gemi)