back to the future rozeti

5000 karma puan istenen rozet. ağa açılışı 5000 yapmıştır, taksit ya da senet de koymamıştır. düştük sol frame'e karma puan kazanmaya ama yazarın yövmiyesi çok azdır.
ya yövmiye azdır ya da rozet pahalıdır ben anlamamışam. dedim gidem rozetimi görem gelem aga izin vermemiştir. ben de sol frame'den öğrenmişim ki yazarlık bu kadar pahalı olmamalıdır. aga bize resmen zulüm ediyi.

yazarlara mesaj atmışım hele bana oy atın da karmam yükselsin diye. yazar kısmısı halden anlıyi attılar oy. en son agaya da mesaj atmışım yanlışlıkla vallah çok kızdı aga. dedi "ula itoğlu, ben seni oylayacam sonra başkası da seni oylayacak he mi?" ben bunu iyi birşey dedi sanmışım "he" demiş bulundum agaya. aga kızmıştır bana, ben de anlamadım. "ula dürzü benim oyumun üstüne oy olur mı la?" diyerekten bana çaylak cezası vermiştir.

günler günleri kovalamış lakin hala rozetime kavuşamamışım. yazarları da örgütlemişim türkü yakıyler ortamı geriyler habire. sol frame'de şunu öğrenmişim hakim bey ağlamayana meme yokmuş. yazarlar başladı artık sol framede;

(erkekler)
arabayı saldık düze çaylaklığı aldık göze
şu rozet bizim olsa acımazdık beşbine

(kızlar)
vay neresi vay neresi burası kokpitdir
biz de rozet isteriz ama yoldaş öldürür bizi...

bizim burda her şey agadan sorulur hakim bey. aga olmazsa iki kelime tanım giremeyiz. bütün yazarlar agaya çalışır. aga da kurnaz tabi. yevmiye vermez. "ula yemeğizi ben veriim, aç karnıyızı ben doyurim, ula tanımlarınızı bile ben yayınlıyiim. bi de yevmiye mi verelim kırolar" der güler.

rozetin aşkından sol frame'e çıkmışam. aga "ula tamam veriyim sağa rozeti ama hor kullanma haaa." dedi güldi. ha o gün bugündür bekliyim rozetimi. şurda 141 142 yazarız ne kadar gecikebilir ki?

beni sözlük mağazasında vurdular rozet, ölmedim. sözlüğe reklam aldılar bin karmamı orda bıraktım gene ölmedim. çok dövdüler beni kan kustum ama ölmedim. yazdım, seni satın alabilmek için yazdım.

sen rakı masasında olanca puanını harca sonra gel buraya oğluma fülüdd alamıyorum, adam mıyım lan ben de.*

hepsinin fülüdü varmış xxdd

hayatta hiçbir şeyi senin kadar istemedim. hiçbir hedefe attığım adımlar bu kadar istikrarlı olmadı. ben ki senin için sözlüğü reklamlı kullanmaya alıştım. bazen yanlışlıkla reklama tıkladım, bazen algoritmanın önerdiği ürünler aklımı çeldi bilerek tıkladım. konumuz bu değil. sonunda senin için gereken başlık pa.. ay karmayı biriktirdim iki gözüm.

biliyorum birkaç gün sonra sözlüğün doğum günü ve mağazada indirim olacak. ama sen indirimde denk gelince alınacak rozet değilsin! zaten senden başka rozette de gözüm yok.. yeşil mahlas fena olmazdı ama neyse.

hoşgeldin canım rozetim.
hoşgeldin.

bunu mu alsam yoksa a clockwork orange rozetini mi alsam diye arada kaldım ya valla. gönül isterdi ki bir baldur's gate 2 (oyun) rozeti olsun ama madem yok, bu ikisinden birini alacağım gibi duruyor yakında.

alınabilecek en şekil rozetlerdendir. hem profesör hem marty bir arada. ilerde param olursa alacağım.