#ödüllü filmler
türkçe adı: geleceğe dönüş
doktor emmett brown ve marty mcfly'ın zamanda yolculuk maceralarını konu alan, döneminde çok ses getirmiş film. oyunculuklar, makyajlar, senaryo, dekor ve aklınıza gelebilecek her şey en ince ayrıntılarına kadar düşünülmüş.
imdb: 8.5
doktor emmett brown ve marty mcfly'ın zamanda yolculuk maceralarını konu alan, döneminde çok ses getirmiş film. oyunculuklar, makyajlar, senaryo, dekor ve aklınıza gelebilecek her şey en ince ayrıntılarına kadar düşünülmüş.
imdb: 8.5
yönetmen:
robert zemeckis
oyuncular:
michael j. fox
christopher lloyd
lea thompson
crispin glover
thomas f. wilson
robert zemeckis
oyuncular:
michael j. fox
christopher lloyd
lea thompson
crispin glover
thomas f. wilson
*akademi ödülleri, abd (1986) - en iyi efektler, ses efektleri düzenleme
*bilim kurgu, fantastik ve korku filmleri akademisi, abd (1986) - en iyi aktör [michael j. fox]
*altın schmoes ödülleri (2010) - yılın en iyi dvd/blu-ray'i
*aile filmi ödülleri (2021) - en iyi ikonik film
*çevrimiçi film ve televizyon derneği (2022) - ofta film onur listesi
film toplam 23 ödüle sahiptir.
*bilim kurgu, fantastik ve korku filmleri akademisi, abd (1986) - en iyi aktör [michael j. fox]
*altın schmoes ödülleri (2010) - yılın en iyi dvd/blu-ray'i
*aile filmi ödülleri (2021) - en iyi ikonik film
*çevrimiçi film ve televizyon derneği (2022) - ofta film onur listesi
film toplam 23 ödüle sahiptir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "ölmedim ama hafif sürünüyorum" tarafından 09.04.2021 10:43 tarihinde açılmıştır.
1.
zamanda yolculuğu konu alan bir kurgu filmidir. yaptıkları zaman makinesi (araba) ile dr emmet brown ve bizim meraklı oğlan marty mcfly'ın maceralarını konu alır. serisini hala bazen açıp izliyorum. bu arada youtube de filmle alakalı incelemeler var. iddialar filmde 11 eylül saldırıları ile alakalı ipuçları verdiği yönünde. benim şahsen inanasım yok ama ilginç bilgiler var. filmde etkilendiğim bazı şeyler ;
- deloreans araba (dmc-12 model)
- earth angel şarkısı (marvin berry ve the starlighters)
- einstein adlı köpek.
- deloreans araba (dmc-12 model)
- earth angel şarkısı (marvin berry ve the starlighters)
- einstein adlı köpek.
devamını gör...
2.
televizyonda izlediğim ilk yabancı filmdir kendisi. çocukluk masumluğuyla tüm gece uyumamış, bir hafta boyunca filmde izlediklerimi annem, babama, arkadaşlarıma anlatıp durmuştum. unutulmayacak klasiklerden birisidir. filmle özdeşleşmiş bir şarkı ve performans bırakalım o halde.
devamını gör...
3.
zaman yolculuğu ile ilgili ve türünün en güzel örneklerinden biri olan, hem bilim kurgu hem komedi olması bakımından çoğu bilim kurgu filmden farklı gördüğüm, orijinal ismi back to the future olan 1985 yapımı amerikan filmi.
yanlışlıkla anne babasının lisede okuduğu yıllara giden ve ortalığı hiç olmaması gereken şekilde karıştırıp, ardından da telafi etmeye çalışan bir genci konu alır.
yapımcısı, yönetmeni, başrolleri gibi bilgileri nasılsa her yerden bulabiliyoruz. o nedenle daha çok kişisel yorumumu yazacağım.
benim için, gerek bireysel gerek toplumsal bakımdan hayatımın en güzel ve mutlu yıllarını hatırlattığı için değerli bir filmdir. hani banyo günü olan, ertesi gün okula gidileceği için gıcık olunan ama bir yandan da masumiyeti nedeniyle çok özlenen pazar günleri vardı eskiden... sabahları, henüz sayıları şimdiki gibi tavan yapmamış olan 2-3 televizyon kanalından birinde çizgi film izlediğimiz, sevdiğimiz herkesin evde, bir arada olduğu o pazar günleri... işte bana öyle sıcaklık, özlem, güzel duygular dolu günleri anımsatır geleceğe dönüş. soba üzerindeki mandalina kabuğu kokusudur, henüz kendisi de küçük olan ablayla atari oynanan günlerin keyfidir geleceğe dönüş. bambaşka bir yeri var bende.
bilim kurgu filmler en sevdiğim türlerden biridir ama bunun tadını çoğu vermez bana. ister daha girift konuları işlemiş olsun, ister daha üst düzey görsel efektler kullansın...
en sevdiğim karakteri, hafif deli emmett brown'dır. bazen kendimi bunun kadın versiyonu gibi hissediyorum.
yanlışlıkla anne babasının lisede okuduğu yıllara giden ve ortalığı hiç olmaması gereken şekilde karıştırıp, ardından da telafi etmeye çalışan bir genci konu alır.
yapımcısı, yönetmeni, başrolleri gibi bilgileri nasılsa her yerden bulabiliyoruz. o nedenle daha çok kişisel yorumumu yazacağım.
benim için, gerek bireysel gerek toplumsal bakımdan hayatımın en güzel ve mutlu yıllarını hatırlattığı için değerli bir filmdir. hani banyo günü olan, ertesi gün okula gidileceği için gıcık olunan ama bir yandan da masumiyeti nedeniyle çok özlenen pazar günleri vardı eskiden... sabahları, henüz sayıları şimdiki gibi tavan yapmamış olan 2-3 televizyon kanalından birinde çizgi film izlediğimiz, sevdiğimiz herkesin evde, bir arada olduğu o pazar günleri... işte bana öyle sıcaklık, özlem, güzel duygular dolu günleri anımsatır geleceğe dönüş. soba üzerindeki mandalina kabuğu kokusudur, henüz kendisi de küçük olan ablayla atari oynanan günlerin keyfidir geleceğe dönüş. bambaşka bir yeri var bende.
bilim kurgu filmler en sevdiğim türlerden biridir ama bunun tadını çoğu vermez bana. ister daha girift konuları işlemiş olsun, ister daha üst düzey görsel efektler kullansın...
en sevdiğim karakteri, hafif deli emmett brown'dır. bazen kendimi bunun kadın versiyonu gibi hissediyorum.

devamını gör...
4.
zamanı konu alan bazı filmler zaman çizgisini bozup karmaşık bir yapı oluştururken bu film serisi zaman yolculuğunun zaman çizgisini bozmayacağı teorisinden ilerlemiştir. efsanedir, sıkıldıkça arada dönülüp izlenebilir.
devamını gör...
5.
1985 yapımı bir filme nazaran kalitesi yüksek bir film.
ideoloji olarak zaman makinasının keşfini o zamanlardan konu alması onların çok öncelerden bu işe merak sardıklarını bir kez daha gözler önüne seriyor.
hatta acaba icat etmiş olabilirler mi diye düşündürmüyor değil.*
80'lerin giyim, kuşam, tarzlarıda insani etkilemiyor değil.
henüz 2. ve 3. filmini izlemedim ancak ilk filmi çok akıcı ve güzel.
kesinlikle tavsiye ederim. keyifli seyirler
ideoloji olarak zaman makinasının keşfini o zamanlardan konu alması onların çok öncelerden bu işe merak sardıklarını bir kez daha gözler önüne seriyor.
hatta acaba icat etmiş olabilirler mi diye düşündürmüyor değil.*
80'lerin giyim, kuşam, tarzlarıda insani etkilemiyor değil.
henüz 2. ve 3. filmini izlemedim ancak ilk filmi çok akıcı ve güzel.
kesinlikle tavsiye ederim. keyifli seyirler
devamını gör...
6.
başrolünde en başında michael j. fox yerine martin stoltz vardır.çekimlerde beklenen performansı veremediği gerekçesiyle michael j. fox'a teklif götürülmüş ve tüm sahneler en baştan çekilmiştir.
devamını gör...
7.
üç film boyunca delorean'ın iki defa motoru durur. bunun sebebi aynı anda delorean'ın başka bir zaman yolculuğu yapmasıdır. delorean'ın motoru her durduğunda aynı anda delorean ile başka bir zaman yolculuğu yapılmaktadır.
ilk filmde marty*, delorean ile saat kulesine doğru gidecekken delorean'ın motoru durur. çünkü aynı anda ikinci filmde havada duran delorean'a yıldırım düşmüş ve doktor* 1885 yılına gitmiştir.
ilk film sonunda marty* 1985'e geri dönünce delorean'ı durdurup dışarı çıkar. 1985'e geldiğini anlayınca sevinir delorean'a tekrar biner. delorean'ı çalıştırmayı deneyip başarılı olamaz. çünkü aynı anda ilk filmin başında doktor*, köpeği einstein'ı delorean ile zamanda yolculuğa çıkarmıştır.
ilk filmde marty*, delorean ile saat kulesine doğru gidecekken delorean'ın motoru durur. çünkü aynı anda ikinci filmde havada duran delorean'a yıldırım düşmüş ve doktor* 1885 yılına gitmiştir.
ilk film sonunda marty* 1985'e geri dönünce delorean'ı durdurup dışarı çıkar. 1985'e geldiğini anlayınca sevinir delorean'a tekrar biner. delorean'ı çalıştırmayı deneyip başarılı olamaz. çünkü aynı anda ilk filmin başında doktor*, köpeği einstein'ı delorean ile zamanda yolculuğa çıkarmıştır.
devamını gör...
8.
en son 2016 senesinde nike tarafından ayağa uyum sağlayan ayakkabının yapılması ile helal olsun dediğim bir başyapıttır. her sene bir kez üçlemenin izlenmesi gerekir.
son filmde doc'ın sevdiceği ve beraber yaptıkları yavrularıyla birlikte lokomotif ile gelişi, marty'nin "geleceğe git doc" demesine "zaten oradan geliyoruz" deyip lokomotifi uçurarak geçmişe dönmesi beni benden alır.
son filmde doc'ın sevdiceği ve beraber yaptıkları yavrularıyla birlikte lokomotif ile gelişi, marty'nin "geleceğe git doc" demesine "zaten oradan geliyoruz" deyip lokomotifi uçurarak geçmişe dönmesi beni benden alır.
devamını gör...
9.
10.
favori serilerimden olup, aynı zamanda sıkıntıya birebir olan filmlerden biri. film bilim-kurgu, komedi ve macera kategorisinde yer almakta. filmin ana konusu ise: bir gencin 1985 yılından, 1955 yılına yaptığı yolculuk sonucu yaşadığı olayları konu almaktadır. fazla spoiler vermeye gerek yok herhalde. 'eski filmleri sevmiyorum' diyorsanız, sizi birazcık sıkabilir. şans verip izlerseniz de pişman olmazsınız.
devamını gör...
11.
zaman konusunda beni çok fazla yanıltmış bir film ancak çok eğlenceli çok kaliteli bir filmdir. yanılmam konusuna gelirsek eğeer geçmişe gidip kendi hayatınızla ilgili bir şeyi değiştirirseniz gelecekteki size etki edeceği argümanını sunuyordu ancak eğer gelecekteki size etki etseydi değiştirdiğiniz şey zaten siz gelecekten gelip geçmişinizi değiştiremezdiniz. kısaca eğer geçmişinizde bir şeyi değiştirirseniz paralel evrenler açılır ancak sizin şuan olduğunuz halinize etki etmez.bu bilgiyi hayatımın bir evresinde kullanır mıyım diye düşünmeden edemiyorum.
devamını gör...
12.
verdiği hissiyatla sizi apayrı bir dünyaya taşıyan, ufkunuzu açan bir film serisi. sadece bilgi vermek ya da kurgu yapmayı temel almamış aynı zamanda izleyiciyi çokça güldürmeyi de başarmıştır.
devamını gör...
13.
80’lerden üçleme bir bilim kurgu filmidir.
ayrıca üçüncü filminde doktorcuğumuz en sevdiği yazarın jules verne olduğunu da açıklamıştır. ama tabisi bu öncesinde tahmin ettiğimiz hatta emin olduğumuz bir şeydi değil mi minna.* başka bir ihtimal olmadığını biliyorduk ki zaten hepimiz.
ayrıca üçüncü filminde doktorcuğumuz en sevdiği yazarın jules verne olduğunu da açıklamıştır. ama tabisi bu öncesinde tahmin ettiğimiz hatta emin olduğumuz bir şeydi değil mi minna.* başka bir ihtimal olmadığını biliyorduk ki zaten hepimiz.
devamını gör...
14.
geleceğe dönüş filmi hollywood'daki en iyi selam göndermelerin yapıldığı filmlerin başında gelir. johnny b. good sahnesi de; en iyi gönderme sahnelerinden birisidir. şöyle ki;
marty; 1985 yılından 1955 yılına zaman yolculuğu yapan bir gençtir. 1955 yılına geldiğinde; olayların akışı içerisinde, sahneye çıkacak bir gitaristin elinden yaralanmasından dolayı sahnede gitar çalması istenir marty'den, o da kabul eder ve çalar. ancak onun ritmi gerek orkestra gerekse de dinleyenler tarafından sevildiği için bir şarkı daha çalmasını isterler. 1985 yılındaki okuldaki seçmelerde beğenilmeyen marty, 1955'te beğenilmenin yarattığı ego ile çalmaya başlar, çaldığı şarkı işte bu johnny be good şarkısıdır.
gönderme işte burada başlıyor. çünkü o şarkı henüz yazılmamış/bestelenmemiştir. gerçekten o şarkı chuck berry tarafından 1959 yılında piyasaya sürülmüştür. marty 1985'ten, 1985te edindiği tüm bilgilerle geldiği için bu şarkıyı ezbere bilir, fakat haliyle 1955te yaşayan hiç kimse orkestra da dahil bu şarkıyı bilmez. bu sebeple de marty şarkıya başlamadan önce der ki; "bu şarkı eskilerdendir, şey yani benim geldiğim yerde eskiler bilir" tarzında saçmalıyor. sonrasında çaldıkça ritmiyle tüm salondakileri içine alan şarkı çok beğenilir çünkü daha önce hiç duyulmamıştır.
ve işte göndermenin can alıcı sahnesi geliyor.
marty şarkıyı can hıraç bir şekilde çalmaya devam ederken, arkadaki solist sahneden çıkıp telefonla birini arıyor ve diyor ki;
m: hey chuck. ben marvin.
c: (hangi marvin? )
m: kuzenin marvin berry. hani şu uzun zamandır aradığın tını vardı ya; sanırım onu buldum.. işte bak dinle..
ve chuck berry'ye şarkıyı dinletir.
yani şarkıyı besteleyen chuck berry'nin nereden ilham aldığını anlatmak için çok akıllıca bir gönderme ve selamlama çeşidi.
buna benzer bir gönderme de, yukarda bahsettiğim okul seçmelerinde yapılır.
marty ve arkadaşları "huey lewis and the news" grubunun "the power of love" şarkısını hard rock tarzda söylemektedirler. bu sebeple de jüri tarafından beğenilmemişlerdir. ancak buradaki gönderme jüridedir. çünkü jüride bulunan öğretmenlerden bir tanesini şarkının gerçek sahibi huey lewis oynamaktadır ve marty'e
"ı'm afraid your just too darn loud" (korkarım ki çok gürültücüsünüz) demektedir.
what a humour maaaannn !!!
daha buna benzer çok gönderme dolu olan geleceğe dönüş film serisi, çoğu kimse farkında olmasa bile cem yılmazın gora-arog-yahşi batı üçlemesine ve içindeki esprilere de esin kaynağı olmuştur. arif ve 216 da az köfte değildir gönderme konularında..
marty; 1985 yılından 1955 yılına zaman yolculuğu yapan bir gençtir. 1955 yılına geldiğinde; olayların akışı içerisinde, sahneye çıkacak bir gitaristin elinden yaralanmasından dolayı sahnede gitar çalması istenir marty'den, o da kabul eder ve çalar. ancak onun ritmi gerek orkestra gerekse de dinleyenler tarafından sevildiği için bir şarkı daha çalmasını isterler. 1985 yılındaki okuldaki seçmelerde beğenilmeyen marty, 1955'te beğenilmenin yarattığı ego ile çalmaya başlar, çaldığı şarkı işte bu johnny be good şarkısıdır.
gönderme işte burada başlıyor. çünkü o şarkı henüz yazılmamış/bestelenmemiştir. gerçekten o şarkı chuck berry tarafından 1959 yılında piyasaya sürülmüştür. marty 1985'ten, 1985te edindiği tüm bilgilerle geldiği için bu şarkıyı ezbere bilir, fakat haliyle 1955te yaşayan hiç kimse orkestra da dahil bu şarkıyı bilmez. bu sebeple de marty şarkıya başlamadan önce der ki; "bu şarkı eskilerdendir, şey yani benim geldiğim yerde eskiler bilir" tarzında saçmalıyor. sonrasında çaldıkça ritmiyle tüm salondakileri içine alan şarkı çok beğenilir çünkü daha önce hiç duyulmamıştır.
ve işte göndermenin can alıcı sahnesi geliyor.
marty şarkıyı can hıraç bir şekilde çalmaya devam ederken, arkadaki solist sahneden çıkıp telefonla birini arıyor ve diyor ki;
m: hey chuck. ben marvin.
c: (hangi marvin? )
m: kuzenin marvin berry. hani şu uzun zamandır aradığın tını vardı ya; sanırım onu buldum.. işte bak dinle..
ve chuck berry'ye şarkıyı dinletir.
yani şarkıyı besteleyen chuck berry'nin nereden ilham aldığını anlatmak için çok akıllıca bir gönderme ve selamlama çeşidi.
buna benzer bir gönderme de, yukarda bahsettiğim okul seçmelerinde yapılır.
marty ve arkadaşları "huey lewis and the news" grubunun "the power of love" şarkısını hard rock tarzda söylemektedirler. bu sebeple de jüri tarafından beğenilmemişlerdir. ancak buradaki gönderme jüridedir. çünkü jüride bulunan öğretmenlerden bir tanesini şarkının gerçek sahibi huey lewis oynamaktadır ve marty'e
"ı'm afraid your just too darn loud" (korkarım ki çok gürültücüsünüz) demektedir.
what a humour maaaannn !!!
daha buna benzer çok gönderme dolu olan geleceğe dönüş film serisi, çoğu kimse farkında olmasa bile cem yılmazın gora-arog-yahşi batı üçlemesine ve içindeki esprilere de esin kaynağı olmuştur. arif ve 216 da az köfte değildir gönderme konularında..
devamını gör...
15.
serinin ilk ve en iyi filmi 1985'te çekilen, ardından 1989 ve 1990'da gelmiş geçmiş en iyi zamanda yolculuk temalı amerikan yapımı bilim kurgu filmidir.
michael j.fox, christopher llyod başrollerde oynar.
filmdeki çoğu şeyin( görüntülü görüşme, uçan kaykay vs) günümüzde var olduğunu görünce insan " ulan herifler önce çalıyor sonra milleti oynatıyor" diye düşünmeden edemiyor.
hala arşivimde sakladığım yegane filmlerdendir.
çok özel bir yapımdır.
michael j.fox, christopher llyod başrollerde oynar.
filmdeki çoğu şeyin( görüntülü görüşme, uçan kaykay vs) günümüzde var olduğunu görünce insan " ulan herifler önce çalıyor sonra milleti oynatıyor" diye düşünmeden edemiyor.
hala arşivimde sakladığım yegane filmlerdendir.
çok özel bir yapımdır.
devamını gör...
16.
bana göre en iyi sinema serisi. biri matrix, lotr efendime söyleyeyim star wars vs. dediği zaman uzaklaşıyorum ortamdan çünkü bu serideki olmuşluk hiçbirinde yok bu saydığım serilerin. fevkalade komik bir yapım bu ancak bilimsel olarak da nispeten ciddi. o dönem tartışılan uzay-zaman teorilerinin hiçbiri ile çelişmeden yapıyor komedisini ve pek çok insanın kafasındaki düşüncelere şöyle bir dokunuyor. bir örnek vereyim. hikayenin bir kısmında marty mcfly kendini tutamaz ve tüm spor sonuçlarının olduğu bir almanac'ı alma gibi bir hataya düşer. bu spor sonuçları yanlış ellere geçince dünyanın düzeni bozulur.
ya bunu hepimiz düşünmedik mi? geçmişe gidebilsek ah şu maça bahis oynasaydım ne para kırardım demedik mi? bu şark kurnazlığını hepimiz düşünmüşüzdür. eh filmde bunu görünce insan eğleniyor ister istemez.
zaten film o kadar dahiyane bir mantık üzerine kurulu ki yapımcı filmi çekmenin heyecanına kapılıyor ve insanüstü bir çalışmayla peş peşe çekiliyor seri. resmen hiç tatil yapmıyorlar. dönemi kasıp kavuran asimov romanları(bunlara değineceğim bir ara gerçekten beni çıldırtıyor bu güzellikler) seriye esin kaynağı oluyor. ortaya şahane bir macera çıkıyor.
seride fark edilmeyen bir sürü irili ufaklı detay var. bunlar da beni çok cezbediyor. misal filmin başında two pines mall var. ön tarafta duran 2 çam ağacından ismini alan alışveriş merkezi, serinin ortasında marty ağacın tekini arabayla ezince bir sonraki timelineda merkezin adı lone pine mall oluyor.
herkesin bahsettiği başka bir örnek. marty anne ve babasının balodaki dansını garanti altına alabilmek için sahneye çıktığında döneme uygun bir şarkı çalmak istiyor fakat bildiği en eski şarkı o dönem henüz icat edilmemiş bir türden... johnny be goode'u çalıyor. meşhur oldie but goldie diyebileceğimiz bir parça. marty, chuck berry'i taklit ederken telefona sarılan marvin berry(chuck berry'nin kuzeni filmde) chuck'ı arıyor ve aradığın yeni tarzı buldum, iyi dinle diyor ve marty sayesinde chuck berry ileride bulacağı tarzı bulmuş oluyor. ya bu harika değil mi?
hemen o sahneyi hatırlayalım.
filmin devamlılık konusundaki kusursuzluğundan bahsetmeye ise gerek yok. bu kadar çok farklı zaman çizgisinde geçen bir üçlemede bir sürü hata olması gerekirdi fakat yok... şahane seri şahane. izlemeyen varsa mutlaka izlemeli. izleyenler de bir daha bir daha izlemeli.
bu filmle alakalı düştüğüm tek ikilem altyazılı mı izlesem yoksa dublajlı mı oluyor çünkü dublajı da çok iyi. evet, bir zamanlar türkçe dublaj konusunda çığır açan işler yapılıyordu dostlar... bu üçleme de o döneme denk gelen bir dublaja sahip.
ya bunu hepimiz düşünmedik mi? geçmişe gidebilsek ah şu maça bahis oynasaydım ne para kırardım demedik mi? bu şark kurnazlığını hepimiz düşünmüşüzdür. eh filmde bunu görünce insan eğleniyor ister istemez.
zaten film o kadar dahiyane bir mantık üzerine kurulu ki yapımcı filmi çekmenin heyecanına kapılıyor ve insanüstü bir çalışmayla peş peşe çekiliyor seri. resmen hiç tatil yapmıyorlar. dönemi kasıp kavuran asimov romanları(bunlara değineceğim bir ara gerçekten beni çıldırtıyor bu güzellikler) seriye esin kaynağı oluyor. ortaya şahane bir macera çıkıyor.
seride fark edilmeyen bir sürü irili ufaklı detay var. bunlar da beni çok cezbediyor. misal filmin başında two pines mall var. ön tarafta duran 2 çam ağacından ismini alan alışveriş merkezi, serinin ortasında marty ağacın tekini arabayla ezince bir sonraki timelineda merkezin adı lone pine mall oluyor.
herkesin bahsettiği başka bir örnek. marty anne ve babasının balodaki dansını garanti altına alabilmek için sahneye çıktığında döneme uygun bir şarkı çalmak istiyor fakat bildiği en eski şarkı o dönem henüz icat edilmemiş bir türden... johnny be goode'u çalıyor. meşhur oldie but goldie diyebileceğimiz bir parça. marty, chuck berry'i taklit ederken telefona sarılan marvin berry(chuck berry'nin kuzeni filmde) chuck'ı arıyor ve aradığın yeni tarzı buldum, iyi dinle diyor ve marty sayesinde chuck berry ileride bulacağı tarzı bulmuş oluyor. ya bu harika değil mi?
hemen o sahneyi hatırlayalım.
filmin devamlılık konusundaki kusursuzluğundan bahsetmeye ise gerek yok. bu kadar çok farklı zaman çizgisinde geçen bir üçlemede bir sürü hata olması gerekirdi fakat yok... şahane seri şahane. izlemeyen varsa mutlaka izlemeli. izleyenler de bir daha bir daha izlemeli.
bu filmle alakalı düştüğüm tek ikilem altyazılı mı izlesem yoksa dublajlı mı oluyor çünkü dublajı da çok iyi. evet, bir zamanlar türkçe dublaj konusunda çığır açan işler yapılıyordu dostlar... bu üçleme de o döneme denk gelen bir dublaja sahip.
devamını gör...
17.
seriyi zibilyonuncu kez baştan izledim. öyle çok seviyorum ki tıpkı star wars gibi sonsuza dek izleyebileceğime inanıyorum. çocukken sinemada izlediğim ilk filmdi ikinci bölümü, sonrasında video kasetini de izlemekten bozmuştum. gene olsa aynısını yaparım. umarım devamını çekip piç etmezler. isterse son teknoloji efektleri, muhteşem kurgusu ve hikayeye ihanet etmeyen bir senaryosu olsun, aynı ruhu taşımıyorsa berbat bir devam olacağı kesin. bırakın da bu haliyle dokunulmamış olarak kalsın. böyle bir hataya bulaşılmasın.
devamını gör...
18.
izlediğim en güzel bilim-kurgu filmlerinden biridir. zamanda yolculuk temalı filmleri, dizileri hep çok sevmişimdir. bu film 1985 yapımı olmasına rağmen günümüzde hala çok seviliyor. pek çok zamanda yolculuk temalı esere de ilham olmuştur. filmin konusuna gelirsek hafif deli bir profesörün bir zaman makinesi icat etmesini ve bunun sonucunda genç dostu marty mcfly'ın yanlışlıkla 30 yıl geçmişe yolculuk yapmasını konu alır. marty zamanda, istemeden kendisiyle ilgili hayati bir hata yapar. bu sırada ise 30 sene önceki profesörü bularak geleceğe dönmek için kendisinden yardım ister. ikili hem marty'nin zamanda bıraktığı hasarı telafi etmeye hem de marty'nin kendi zamanına geri dönmesi için çalışmaya başlarlar. çok eğlenceli bir filmdi izlemenizi öneririm.
devamını gör...
19.
ne harika bir seri, çocukken ne zaman görsem izlerdim büyüdüm hepsini tekrar izledim. 2015 ten sonra başka bir gözle tekrar izledim. her seferinde bir bahane buldum. zamanında çekilmiş çok güzel ve iyi düşünülerek çekilmiş bir film serisi. biraz da etkiledi beni tabii ki. etkilenmemek elde değil zamanda yolculuk çok ilgi çekici sonuçta. bu film serisini mutlaka izleyin eskidir kötüdür gözüyle aman diyeyim bakmayın.
devamını gör...
20.
ula o biff yok mu? her seferinde gübre içinde buluyor kendini. geçmiş, gelecek ve şimdi. zaman hiç fark etmiyor. adam ne yaparsa yapsın. kaderinden kaçamıyor.
devamını gör...