1.
ayetin türkçe meali ;
oruç gecesinde kadınlarınızla birleşmek size helâl kılındı. onlar sizin için elbisedir, siz de onlar için elbisesiniz. sizin kendinizi sıkıntıya sokmakta olduğunuzu allah bilmiş, tövbenizi kabul etmiş ve sizi bağışlamıştır. şimdi artık onlarla birleşin ve allah’ın sizin için yazdığını isteyin. fecrin beyaz ipi siyah ipinden sizin için ayırt edilir hale gelinceye kadar yiyin için, sonra orucu geceye kadar tamamlayın. mescidlerde ibadete çekilmişken kadınlarla cinsel ilişkide bulunmayın. bunlar allah’ın koyduğu sınırlardır; sakın bu sınırlara yaklaşmayın. allah âyetlerini insanlar için işte böyle açıklar. umulur ki sakınırlar.
yine yanlış uygulanan bir ayettir. tefsirden dolayı çok hataya düşülür. özellikle fecr vakti sahur yapılmasıyla alakalı vahim sonuçlar doğuran bir ayettir. kuran bu ayette açıkça fecr vaktine kadar yiyip içebilirsiniz derken diyanetin kararıyla bu süre gece yarısına, fecr'den önceye çekilmiştir. buna da zamanında ahmet muhtar paşa diye bi zad sebep olmuş hikayeye göre.
ulan !
herkes kendi kuralını koyuyor. *
fecr vakti'nden önce yeme içmeye son vermek, sanki biraz tağuta uymak oluyor. neticede tanrı bir kural koyuyor ve insanlar da buna karşılık kendi kurallarını koyuyor.
pekiyi..
demezler mi insana neden kurana uymuyoruz sahur yaparken?
diyanet de bunu sormayı akıl eden müslümzedelere şöyle cevap veriyor.
- bizim, sizin gözle göremediğiniz ışınları ölçebilen cihazlarımız var.
hadi buna da tamam. peygamber döneminde cihaz var mıydı..? hayır yoktu. yoktu ve onlar kurana uyuyordu.
sevgili diyanetciiim ve savunanları bunla ilgili de şöyle dediler.
- o dönemle bu dönem farklı. teknolojiden faydalanıyoruz.
ve kimse de çıkıp, "tanrı ayeti eksik mi gönderdi o zaman, gelecekte cihazlar çıkacak ve siz fecr vaktini baz alın / almayın şeklinde ayet gönderemedi mi" diyemedi. netice itibari ile ortada iki seçenek var. inananlar için hangisine uymak istediğiniz sizin tercihiniz.
haaaa şu var ki ayet ortada iken "bu kadar insan yanlış mı yapıyor yani" diyeniniz varsa eğer, tek cümlelik "en'âm 116. ayete" göz atabilirler. *
oruç gecesinde kadınlarınızla birleşmek size helâl kılındı. onlar sizin için elbisedir, siz de onlar için elbisesiniz. sizin kendinizi sıkıntıya sokmakta olduğunuzu allah bilmiş, tövbenizi kabul etmiş ve sizi bağışlamıştır. şimdi artık onlarla birleşin ve allah’ın sizin için yazdığını isteyin. fecrin beyaz ipi siyah ipinden sizin için ayırt edilir hale gelinceye kadar yiyin için, sonra orucu geceye kadar tamamlayın. mescidlerde ibadete çekilmişken kadınlarla cinsel ilişkide bulunmayın. bunlar allah’ın koyduğu sınırlardır; sakın bu sınırlara yaklaşmayın. allah âyetlerini insanlar için işte böyle açıklar. umulur ki sakınırlar.
yine yanlış uygulanan bir ayettir. tefsirden dolayı çok hataya düşülür. özellikle fecr vakti sahur yapılmasıyla alakalı vahim sonuçlar doğuran bir ayettir. kuran bu ayette açıkça fecr vaktine kadar yiyip içebilirsiniz derken diyanetin kararıyla bu süre gece yarısına, fecr'den önceye çekilmiştir. buna da zamanında ahmet muhtar paşa diye bi zad sebep olmuş hikayeye göre.
ulan !
herkes kendi kuralını koyuyor. *
fecr vakti'nden önce yeme içmeye son vermek, sanki biraz tağuta uymak oluyor. neticede tanrı bir kural koyuyor ve insanlar da buna karşılık kendi kurallarını koyuyor.
pekiyi..
demezler mi insana neden kurana uymuyoruz sahur yaparken?
diyanet de bunu sormayı akıl eden müslümzedelere şöyle cevap veriyor.
- bizim, sizin gözle göremediğiniz ışınları ölçebilen cihazlarımız var.
hadi buna da tamam. peygamber döneminde cihaz var mıydı..? hayır yoktu. yoktu ve onlar kurana uyuyordu.
sevgili diyanetciiim ve savunanları bunla ilgili de şöyle dediler.
- o dönemle bu dönem farklı. teknolojiden faydalanıyoruz.
ve kimse de çıkıp, "tanrı ayeti eksik mi gönderdi o zaman, gelecekte cihazlar çıkacak ve siz fecr vaktini baz alın / almayın şeklinde ayet gönderemedi mi" diyemedi. netice itibari ile ortada iki seçenek var. inananlar için hangisine uymak istediğiniz sizin tercihiniz.
haaaa şu var ki ayet ortada iken "bu kadar insan yanlış mı yapıyor yani" diyeniniz varsa eğer, tek cümlelik "en'âm 116. ayete" göz atabilirler. *
devamını gör...