başlangıç (kitap)

karton karakterleriyle edebi değerden yoksun ama tarihi kurum ve mekanlar hakkında merakınızı tahrik eden akıcı roman. sonu doyurucu değil. dan brown yazmış, çevirmenler üç ay boyunca yarı hapis hayatı yaşamıştır.

klasik bir dan brown romanı, yine aynı labirentin içinde aynı yollardan ilerliyoruz. din ve bilim çatışması üzerine kurulu aralarda sanata ve tarihe yönelik serpiştirilmiş bir kaç detaya sahip sıradan bir kitap. ben brown'ın ne yarattığı karakterleri ne de betimlemelerini severim fakat edmond kirsch karakteri ilgi çekiciydi. onun dışında brown yine kendini hapsettiği şemanın içinden çıkamamış, aynı kitapları robert langdon karakteri hariç bir kaç karakter ismi değişmiş hâlde tekrar okumaktan farkı yok. ben kitabı jean-christophe grangé ve dan brown karşılaştırması hakkında ufak bir fikrim olsun diye okuyup bitirdim açık ara grangé betimlemeleri ile ortalama eserler verirken brown vasat altı olabilir yalnızca.

--! spoiler !--

tahmin edilebilir olsa bile kitaptaki tek hoş detay; winston'ın kendi yaratıcısını hatta biraz abartırsak kendi 'tanrısını' öldürmesiydi.

--! spoiler !--

kitabı beğendiğimi söyleyerek sözlerime başlayım. dan brown'ın sıkı bir takipçisi sayılmam. daha önceden sadece kayıp sembol ve da vinci'nin şifresini okumuştum. bu kitabı da diğer iki kitabın standartında geldi bana.

kitap oldukça etkileyici bir sorunun cevabı üzerinde ilerliyor. nereden geldik, nereye gidiyoruz. bu sorunun cevabı üzerine çalışan edmond kirsch ve onun hocası albert langdon ile guggenheim müzesi müdürü ambra vidal başrollerde. ispanya veliaht prensi julian, başpiskopos valdespino, amiral luis avila ve en sevdiğim karakter winston(spoiler olmasın özelliğini yazmayım) yardımcı oyuncular.

gelelim kitabın özüne.

--! spoiler !--

kitap önceden de yazdığım gibi nereden geliyoruz, nereye gidiyoruz sorusuna cevap arayan dahi mücit edmond kirsch'in olağanüstü bir buluşa imza atıp bunu tüm dünyaya açıklamak için guggenheim müzesindeki şovuyla başlıyor. ama o da nesi, beklenmedik bir şekilde edmond kirsch eski donanma askeri amiral avila tarafından öldürülüyor ve bu büyük keşif açıklanamıyor. daha sonrasında albert langdon ve ambra vidal türlü maceralara dalıp bir şekilde edmond'un dahice düşündüğü kırk yedi haneli şiir dizesini buluyor ve adamım winston'un yardımıyla şifreyi girerek sunumu tam da tüm dünyanın ilgisinin doruk noktaya ulaştığı bir anda paylaşıyor.

şimdi gelelim nereden geliyoruz, nereye gidiyoruz sorusunun cevabına. kitapta bu kısımda evrenin yasalarında, fizik kanunlarından güzelce bir giriş yapılmış. termodinamik, entropi derken iş enerjinin yayılması prensibine bağlanmış. entropi gereği enerji yayılma eğilimindedir ve yıllar önce yapılan miller-urey deneyinde hazırlanan ilksel çorba'da kullanılan kimyasal bileşimin eksiğinin enerji yaymaya programlanmak olduğunu keşfeden kirsch bunu süper bilgisayarı e-dalga vasıtasıyla simüle ederek başarır ve nereden geldiğimizin yanı sıra nereye gittiğimizin de cevabını bulur. son kısımla ilgili teknoloji ile birleşen insanlık ve gelişen teknolojiyle daha güçlü bir tür oluşumu fikri güzel anlatılmış.

edmond kirsch okuduğum süre zarfında bana hep elon musk'ı anımsattı. fütüristik, dünyayı etkileyen icatların adamı elon musk, kitaptaki edmond kirsch tarzı bir icatta bulunur mu bilemeyiz.

kitabın son kısımları beni tatmin etti genel anlamda ve epik bir son olduğuna inanıyorum. bu açıdan kitap benden yüksek puan aldı diyebilirim.

--! spoiler !--

bol bol spoiler içerir.
kendimi kaptırıp, nerede olduğumu bile unutturacak kitaplar okumak istiyorum deyince sevdiceğim al bunu oku dedi. dan brown lise zamanlarımda bol bol okuyup sayesinde hayallere daldığım bir yazardı zaten, bu kitabını okumamıştım sadece. bu açıdan beklentimi fazlasıyla karşıladı.
aslında klasik bir dan brown kitabıydı ama şu dönemde yaşadıklarımız yüzünden hayatımda hiç sorgulamadığım kadar din sorgulayan ben çok etkilendim. özellikle de entropi ile ilgili bölüm beni sarstı. çok değişik, daha önce duyulmamış fikirler değil tabii ama dediğim gibi öyle bir zamanıma denk geldi ki kitap fazla etkilendim.

kitabın bütününe baktığımızda yazar bize sunduğu iki taraftan -ateistler ve dindarlar- ikisini de kötülemediğini düşünüyorum. iki tarafı da olduğu gibi yansıtmaya çalışmış. en azından ben öyle algıladım ve hoşuma gitti.
8/10 bir dan brown kitabıydı. yazarın diğer kitaplarını sevdiyseniz bunu da çok seversiniz.

bu günlerde sözlük kitaplığımı ele geçirmiş gibi okunmayı bekleyen kitapları tek tek önüme sürüyor. dan brown'un bu kitabınıda çok övülüp sürekli dile geldiği bir zamanda aldım ama nedendir bilmiyorum dan brown deyince kitapta yazanlar ağır şeyler ve sindire sindire okunması gereken bir kitap diye düşünüyorum.
başlangıç kitabıda bilim , din,sanat ve tarihle bir bütün olarak yazıldığını düşündüğüm dan brown klasiklerinden biri.

yazar diğer romanlarında olduğu gibi tarihi yerlerde gezinme ve hayal etme fırsatı vermiştir. robert langdon'lu seri kitaplarından biridir.. varoluş bulmacasını çözerken dinler, bilim, sanat, yapay zeka gibi konulara nokta atışlar yapmış, ironik bir şekilde çoklu konuları aynı çizgide toparlamıştır.. okurken olduğunuz yerden ışınlanıp kitabın içinde o koşuşturmacanın ortasında bulabilirsiniz kendinizi.. zaman zaman kitabı kapatıp sorgulamaya da geçebilirsiniz.. baştan sona büyük bir keyif ve sabırsızlıkla okuduğum kitaplardandır..