başörtülü kadınlara seçilme hakkını tanımadığınız yalan mı

ahmet hakan, cumhurbaşkanı erdoğan'ın “her ne kadar kadınlarımız, seçme ve seçilme hakkını 1934 yılında elde etmişlerse de, haklarını özgürce kullanmaya ak parti ile başlamışlardır"ifadesini hatırlatarak, "e haksız mı birader? tüm kadınlara tanınan seçilme hakkını, başörtülü kadınlara tanımadığınız yalan mı?" dedi.

buradan

22 mayıs 1950 – 9 mart 1951 demokrat parti (sağ)
9 mart 1951 – 17 mayıs 1954 demokrat parti(sağ)
17 mayıs 1954 – 9 aralık 1955 demokrat parti(sağ)
9 aralık 1955 – 25 kasım 1957 demokrat parti (sağ)
25 kasım 1957 – 27 mayıs 1960 demokrat parti (sağ)
27 mayıs 1960 – 5 ocak 196 partilerüstü-askerî hükûmet
5 ocak 1961 – 27 ekim 196 partilerüstü-askerî hükûmet
20 kasım 1961 – 25 haziran 1962 chp (sol)
25 haziran 1962 – 25 aralık 1963 chp (sol)
25 aralık 1963 – 20 şubat 1965 chp (sol)
20 şubat 1965 – 27 ekim 1965 adalet partisi (sağ)
27 ekim 1965 – 3 kasım 1969 adalet partisi (sağ)
3 kasım 1969 – 6 mart 1970 adalet partisi (sağ)
6 mart 1970 – 26 mart 1971 adalet partisi (sağ)
26 mart 1971 – 11 aralık 1971 adalet partisi (sağ)
11 aralık 1971 – 22 mayıs 1972 adalet partisi (sağ)
22 mayıs 1972 – 15 nisan 1973 adalet partisi (sağ)
15 nisan 1973 – 26 ocak 1974 adalet partisi(sağ)
26 ocak 1974 – 17 kasım 1974 chp(sol)
17 kasım 1974 – 31 mart 1975 geçici hükûmet
31 mart 1975 – 21 haziran 1977 adalet partisi(sağ)
21 haziran 1977 – 21 temmuz 1977 chp(sol)
21 temmuz 1977 – 5 ocak 1978 adalet partisi(sağ)
12 kasım 1979 – 12 eylül 1980 adalet partisi(sağ)
21 eylül 1980 – 13 aralık 1983 -askerî hükûmet
13 aralık 1983 – 21 aralık 1987 anavatan partisi (sağ)
21 aralık 1987 – 31 ekim 1989 anavatan partisi (sağ)
9 kasım 1989 – 23 haziran 1991 anavatan partisi(sağ)
20 kasım 1991 – 16 mayıs 1993 doğru yol partisi (sağ)
25 haziran 1993 – 5 ekim 1995 doğru yol partisi (sağ)
5 ekim 1995 – 30 ekim 1995 doğru yol partisi (sağ)
30 ekim 1995 – 6 mart 1996 doğru yol partisi (sağ)
6 mart 1996 – 28 haziran 1996 anavatan partisi(sağ)
28 haziran 1996 – 30 haziran 1997 refah partisi(sağ)
30 haziran 1997 – 11 ocak 1999 anavatan partisi (sağ)
11 ocak 1999 – 28 mayıs 1999 demokratik sol parti(sol)
28 mayıs 1999 – 18 kasım2002 demokratik sol parti(sol)
18 kasım 2002 – 14 mart 2003 akp(sağ)
14 mart 2003 – 29 ağustos 2007 akp (sağ)
29 ağustos 2007 – 6 temmuz 2011 akp(sağ)
6 temmuz 2011 – 29 ağustos 2014 akp (sağ)
29 ağustos 2014 – 28 ağustos 2015 akp (sağ)
24 kasım 2015 – 24 mayıs 2016 akp (sağ)
24 mayıs 2016 – 9 temmuz 2018 akp (sağ)

çok partili dönemden itibaren hükumetler böyle kurulmuş. kaç tane sol iktidara geldi ki bu adamları kötülüyorsunuz? yahu kadınları yine kötüleyen sizin gibiler. sanki sırtından dayağı karnından sıpayı eksik etmeyeceksin sözü benim.

bak ayrıca kısa dönem gelmiş olsa bile ecevit işçilere ne hak tanımış onu da araya sıkıştırayım. senin partin tazminatlara sulanıyor.

yoğun istek üzerine ilave yapayım; geçmiş dönemde kadın cinayetleri ile akp döneminde kadın cinayetleri ne durumda gayet iyi biliyorsunuz. sizin amacınız insanı yüceltmek değil, ayrıştırmak.

yıl olmuş 2021. milletin açlıktan nefesi kokmuş, yokluktan kıçı açıkta kalmış. hâlâ başı örtülü mü değil mi diye polemik derdindeler. ne bitmez mağduriyetmiş arkadaş ? islamcılar mağduruz diye diye iktidara geldiler, 20 yılda altlarına milyonluk cipler çektiler, üstlerine boğaz'da yalılar yaptılar. daha da mağdurlar. halkı kamplara tıkıp, sırtlarında kamçı patlatarak karın tokluğuna çalıştırana kadar mağdur olmaya da devam edecekler.

başörtüsü maduriyeti küçümsenemez bir durum. bu konuda özgürlüğüme kavuşalı on yıl olmadı ve hala denen şey ne bitmez sorunmuş mu!? evet, bitmez bir sorun, bu yüzden okuyamayan, bir işte çalışamayan insanların olduğu, zamanında çok bu sebeple çok aç kalan insanların olduğu bir durum bu. günümüzda çok medeni denen ülkeler bile başörtüsü konusunda saçma saçma kararlar almaya onu yasaklamaya çalışıyor. kaldı ki türkiye bir islam ülkesi değil ve bu konuda gelebilecek yeni bir yasağa yeniden kılıf uydurulabilir, ben bundan çok korkuyorum. başörtüsü benim özgürlüğüm ve kimliğim. yeniden yasaklanırsa benim elimden hayatım alınmış olacak çünkü şartlar ve koşullar ne olursa olsun başörtüsü allah'ın emri. ben sadece bir dine inanıyorum diye benim elimden eğitim hakkımın, çalışma hakkımın, başörtüsüyle seçim odasına giremediğim için seçim hakkımın alınması hiç mantıklı değil. biz laik bir ülkeyiz, bunun bilincinde bir hayat çizgimiz olmalı.

sonra da ben 28 şubat zulüm değil gereklilik dediğimde kızıyorlar.

artık geçmise daha fazla saldıracaklar ama yemez. çünkü tencere kaynamıyor. daha çok bombalı paketler olacak mitinglerde.

öyle ağır öyle büyük bir ayıp yapıldı ki zamanında. hatta zamanlarında.bircok insan okulu bıraktı , insanlar askeriye de çocuklarını göremedi bile. yıl 2021 de de olsa 2086 da olsa insanlık ayıbı işlendiğini kimse unutamaz. çok arkadaşımı okulun kapısından almadılar. hala tüylerim diken diken olur. nasıl bu hak için hesap verilecek işte bin yıl geçsede unutulmayacak gerçek.

başörtülü kadın dindar değil mi? dindar bir kadın niye seçilmek ister? neden çalışmak ister? neden hakim, savcı, öğretmen, doktor olmak ister? erkeklerle aynı ortamda başınızda erkeğiniz olmadan bulunacaksınız. bu dininize aykırı değil mi? neden ekonomik özgürlük elde etmek yerine dininizin size çizdiği role uymuyorsunuz? sahi, istanbul sözleşmesi kaldırılırken niçin gıkınız çıkmadı?

başörtüsüne özgürlük verilecekse yahudi kepi takanlara, haç taşıyanlara da özgürlük verilmesi gerekmez mi? lgbt bireylere de aynı özgürlükler ve sembollerini diledikleri gibi giyebilme özgürlüğü verilmesi gerekmez mi? eşcinsel evliliklerin yasal statüye kavuşması gerekmez mi? bunlar kimlik değil mi? bir siz mi yaşıyorsunuz kodumun ülkesinde?

şuna açık açık biz islami rejim istiyoruz, bir tek kendimize ayrıcalık istiyoruz desenize. sizin samimi olmadığınız geçtiğimiz 15 senede anlaşıldı. devran dönünce her türlü üniforma yeniden yasaklanmalı. kamusal alana sembollerle çıkanlara da ağır cezalar verilmeli. sizin ciğerinizi öğrendik biz. bu saatten sonra yemezler!

yıllardır bunun ekmeğini ne yediler be… zaten seçim yaklaşınca bu başörtüsü mevzusu illa ki açılır, bunun üzerinden mağduriyet kasarlar her zaman olduğu gibi. ulan tamam seçme ve seçilme hakkını kadınlara siz verdiniz, hatta siz bu ülkenin başına gelmeden önce de biz mağarada yaşıyorduk, evimizde buzdolabı bile yoktu, her alanda kötüydük.

peki şimdi nasıl piyasa? 5 litre yağ olmuş 120 lira, zam üstüne zam geliyor market ürünlerine, cebimiz yanıyor cebimiz, geçim sıkıntısı çekiyoruz bilmem anlatabildim mi? ya bırakın artık bu tarz şeyler yüzünden oy devşirmeyi be, sıktınız bak, sizlerle beraber akp seçmeni de sıktı. başörtüsü de başörtüsü, sokayım başörtüsüne. başörtülü kadınları tenzih ediyorum onlarla bi alakası yok ama bunların mağduriyeti cidden baydı artık…

sakin olun bacılar. açlıktan nefesimiz kokuyor ama artık üniversitelere girebiliyoruz buna değer.

ülkenin ilk kadın muhtarından haberi olmayanın uydurmasıdır. gül esin. buradan





ek: okuma yazma bile öğretmedikleri, okuldan uzak tuttukları kız çocukları; seçilme hakkını kullanamadığı için biz suçluymuşuz öyle mi yani? evet suçumuz büyük: kızları okutmayanlara karşı yeterince sert tedbirler alınmadığı için suçluyuz. istiklal mahkemelerini yeniden kurmadığımız için suçluyuz.

bi karar verin lan. yobaz herifleri asmamız mı asıl suçumuz yoksa o yobazların kızlara ettiklerine toleranslı davranmış olmamız mı? biri varsa diğeri olmaz da o açıdan merak ettiydim. gül esin hanım muhtar seçildi çünkü okuma yazma biliyordu. istiklal mahkemelerinde ibretlik cezaları görmüş olan yobazlar ise bu seçilmiş kadına gık diyemiyordu. hem iskilipli atıf anması yap hem kadınlar seçilemedi diye ağla. oldu paşam.

meclise başörtüsüyle giren bir kadın vekili vardı akp'nin ona ne oldu sahi? hiç görünmüyor ortalıkta. partisinde de aktif bir görevi yok galiba artık e ama başörtülüydü? vesayetçiler mi yoksa yine suçlusu?

üff tekeri de siz buldunuz dal yapraklar.

cevabı "yalan" olan soru.

zira baş örtüsü yasağı 12 eylül 1980 darbesinden sonra, yani tarikatçı kenan evren ile tarikatçı turgut özal muktedirken ortaya çıkan bir suni sorundur. 80'ler öncesinde böyle bir mevzu yoktu bile! siz icat ettiniz, kendi kendinize mesele çıkardınız.

bing bang'a sahip çıkmalarına çok az kaldı gibi geliyor.

ahmet hakan bu soruyla güç sahiplerinin mabadında dilini aşındırırken belirtelim: bugün sorunun sorulduğu kesim, başörtülüsüyle başörtüsüzüyle sokaklarda başörtülü kadınların hakkını arıyordu. sol bunu yapmasa sağın umurunda mıydı? sağcılar, devlet parası yemekten mağduriyet görebilecek konumda mıydı? hayır, zaten bu çirkin faşizmin perde arkasında da, perde önünde de bağıra bağıra kendileri duruyor. iyiliği yavaş yavaş yapın, sürece yayın ki unutulmasın, kötülüğü bir anda yapın ki akıllarda kalmasın, machiavelli bu siyasetin uyarısını beş yüz yıl önce yaptı. biz görelim diye yaptı ama kim takar.

ayrıca bir mağduriyetin önüne geçip yıllarca bunun reklamını yapmak, diğer binlerce mağduriyeti yaratmanın bahanesi olur mu?

bunu diyen adamların polisleri, kendilerine muhalefet eden başörtülü bacılarını yaka paça polis arabasına sokarken orta parmaklarını kadının cinsel organına sokarak taciz etmeyi, fetöcü dedikleri kadınlara erkeklerin yanında çıplak aramaya ses çıkarmazlar. kadınlar, onların davullarının çalmasına engel olmadıkça başörtülü bacılarıdır. aksiyse polislerce yollarda sürüklenmesine, baş örtülerinin açılmasına, elbiselerinin yırtılıp mahrem yerlerinin görünmesine aldırmazlar. karakollarda cinsel tacize uğramalarına ses çıkartmaz, hatta alkışlarlar.