ben tertemiz çocuklarla ders yapmak istiyorum

kaynak
muş’un bir ilçesi’nde öğretmenlik yapan hafize dal isimli öğretmen sosyal medyadan, “ben tertemiz çocuklarla ders yapmak istiyorum. doğu’da temizlik nedir bilmeyen çocuklar içerisinde hastalıklar içerisinde boğuşmak istemiyorum. öğretmene değer verilmeyen bir ülkede öğretmen olduğum için çok pişmanım. dört sene bu hataya mahkum edilmek istemiyorum” diye paylaşımda bulunmuş. sosyal medyada çok tepki alan paylaşımı silen hafize dal'a milli eğitim tarafından soruşturma açılmış.
rahatsız olunan konuyu bu kadar aşağılayıcı bir dille ifade etmemeliydi. bir eğitimciye yakışmayan bir üslup olmuş.

o çocuklar tertemiz zaten. gözlerindeki umudu gördüm, köy okuluna yardım kampanyasında da gördüm.
bedensel kirliliğe bir duş yeter.
kasıt buysa.
herkesin evinde sıcak su yok ki hocam. hele ki doğu' da.

oraya giden üç öğretmen tanıdığım da istisnasız temizlik konusundan muzdaripti. koku ve pislik çok fazlaymış.
maalesef ülkemizin her noktasında yaşam koşulları, kültürü aynı değil.
kimseyi de yapamıyor diye kınayamazsın. yapamıyorsa yapamıyordur. bunu göze alıp yapacak birileri de elbet vardır. linçlemenin manası yok bence.

hırsızın hiç mi suçu yok cidden şok içindeyim. tertemiz çocuklardan kasıt tabii ki bedensel temizlik başka ne olabilir. kötü kokan okullarda her sene bitlenmemek için düzenli bit şampuanı kullanan hocalara gerçekten bunu göze alıp gidin mi diyorsunuz yani bu mu muhteşem çözümünüz? sıcak su yok bahanesini de kabul etmiyorum. özellikle bu tarz okullarda tertemiz kıyafetlerle okula gelen çocuklar da var. o çocuklar da aynı mahallede oturuyor, benzer evlerde yaşıyor. maddi yetersizlik eşittir çocukları pis okula göndermek değil ki. bu kültürel bir kod eksikliği bence, bir tür bilinçsizlik. bunun önüne geçmek için defalarca kez veli toplantısı yapılıyor. işin komiği veliler de bu durumdan şikayetçi. ben kendi çocuğumu tertemiz gönderiyorum böyle bir duruma maruz kalmak zorunda mı bu çocuklar diyor. bu bilinç nasıl oturtulabilir, okul iklimi nasıl değiştirilir, öz bakım ve temizlik nasıl lüks bir konu olamaz, bunlar nasıl aşılır diye çözüm üretileceğine bundan yakınan hocaya soruşturma açılmasını da doğru bulmuyorum.

dibbok: bu kadar okuldan uzak insanların en amiyane tabirle cahil yorumları gerçekten insanı çileden çıkartıyor. arkadaşlar gerçekten bu konuyla ilgili veli toplantısı yapılmıyor mu zannediyorsunuz? temizlik ile ilgili rehberlik verilmiyor mu zannediyorsunuz? ilkokulda tırnak kontrolü yapılmıyor mu zannediyorsunuz? eğitim ailede başlar nokta. ne anlatırsak anlatalım akşam o evde yaşananlara el atamıyoruz. hadi yüzü pis gelen çocuğun yüzünü de biz yıkayalım. pis kıyafetlerle gelen çocukların üstünü başını çıkarıp yıkayıp geri mi giydirelim ne istiyorsunuz ne bekliyorsunuz? şaka gibisiniz gerçekten.

çocuk edebiyatı üzerinden dramatize edilecek bir durum yok. kadının cümleleri doğru olmasa da meslekten atılacak kadar yanlış bir şey yok ortada abartmayın lütfen. milli eğitim bakanlığı hocaya soruşturma açana kadar var olan şikayetin nedenlerini bulup çözüm arasın. ortada bir şikayet var ama biz akıllılar hemen şikayeti yarım yamalak da olsa dile getirene linç girişimiyle tepki gösteriyoruz. buradaki tepki hocadan ziyade bu çocukların neden böyle bir yaşam sürdüğüne olmalı.

hadi siz bu hocayı atın meslekten, diğeri gelsin o da aynı şikayeti başka cümleler ile sarf etsin onu da atalım ee bu böyle gidecek. ama sorunun nedenine inilse ona bir çözüm getirilse böyle mi olur? ben kadının üslubunda tam olarak yanlış bir şey bile göremedim.

doğu'yu sevmiyorum, doğu'nun insanlarını sevmiyorum. yok türkçe bilmiyorlar, yok teröristler. hiç biri yok sadece demiş ki "ben temiz çocuklarla ders yapıp hastalıklarla boğuşmak istemiyorum" bu hem o öğretmenin hem de çocukların hakkıdır.

her şeye duyar kasıp linç etmek resmen sosyal medyanın tedavisiz bir salgın hastalığına dönüşmüş...

açılın köy okulu öğretmeniyim. öncelikle çocukların pis olması çocukların değil ailenin suçudur.

öğrencilerim genel anlamda temizdir ama gerçekten aileden kaynaklı kıyafetleri pis beye kokan çocuklar da var. sebebi ise aile. bu insanlar genelde hayvancılık yaptığı için ahıra girip çıkıyorlar ve doğal olarak koku olabiliyor. ancak burada birçok insan güneş enerjisi taktırmak suretiyle sıcak su olayını çözmüş. kışın dahi az güneş çıksa sıcak su var her evde. yani diyeceğim o ki çok dikkat eden velilerim var. çocukları tertemiz kıyafetler ile okula gönderen veliler varken aynı kıyafeti hiç yıkamadan 10 gün gönderen de var.

edit: diyeceğim o ki çocukların temiz olmasını istemiş bir insanı hemen asıp keserek asıl olayı hiç kimse umursamıyor. ahırdan çıkıp banyo bile yaptirilmayan, kıyafetleri yıkanmayan çocukların hayatlarını nasıl düzeltiriz diye düşünmeyin, linç edin abicim siz. tek yapabildiğiniz bu zaten.
edit 2: o bayan hocanın üslubunu savunmuyorum. demek istediğim olayın temel noktasını konuşmuyoruz, hep birilerini linç edip hayata devam ediyoruz. umarım bir gün siz de linç edilmezsiniz.

eğitim öğretimden bihaber öğretmen beyanı. o çocuklar temiz olmayabilir tabiki. sen orada sadece okuma yazma öğretmek için yoksun. çocukların aileden göremediği temel temizlik kuralları, toplum kuralları gibi şeyleri öğretmek için varsın. gerekirse aileleri de okula çağırıp, okula üstleri başları temiz gelmeleri gerektiğini, tırnaklarının temiz olması gerektiğini anlatırsın defalarca. biz de devlet okulunda okuduk, evden tertemiz gitsek de öğretmenimiz tırnağımızı, saçımızı başımızı hep kontrol edip uyarırdı. okul böyle bir yer.
şehrin ortasındaki okulda bitlenmişliğim de var. üstelik benim annem süper ilgili hiçbir şeyimizi eksik etmeyen, okula dört dörtlük yollayan bir anneydi.

oradaki insanların kültür ve eğitim seviyeleri belli. öğretmen olarak onları senin eğitmen gerekiyor zaten.

(bkz: mal beyanı)

sen öğretmensin gerekirse o çocukların yüzünü sen yıkayacaksın. buraya gelip o öğretmeni savunanlar da bu öğretmenden farksız. ama hata onlarda değil bizde. yok öğretmen böyledir öğretmen şöyledir diye diye tepemize çıkardık bunları. alt tarafı 300 puanla gittikleri ünıversiteden mezun olan bu şahıslar kendilerini çok değerli gördüler bir de öğrenci beğendiremiyoruz.

eğitim sistemindeki seri üretim meslek sahibi olan yüz binlerce insandan yalnızca birinin beyanıdır.
öğretmenliğin ne olduğunu bilmeden öğretmenlik yapmaktadır.

hayalinde kpps sonrası atanıp aldığı memur maaşıyla haftada dört gün okula gidip üç gün tatil yapıp doya doya yaşamak varken doğu görevinde içindeki ırkçılığı kusmuş gibi algıladım. mesleğin ne olduğunu bilmediği de buradan belli. eğitim dönüştürmektir. eğiten kişi de öğretendir. bir öğretmen olarak bulunduğu yerde görevini yerine getirecekken bu tarz açıklamalarda bulunması ne yaptığı işi bildiğini, ne de devletini tanıdığını gösteriyor. okulların pis olduğunu ifade etmek bir yana dursun, herhangi bir şekilde yıpranmış okul, bakımsız okul fotoğrafını paylaşırsanız dahi hakkınızda soruşturma açılabilir. eğitimin devlet tarafından eşitiz dağıtıldığını gösteremezsiniz. bu da böyle bir çelişkidir.

kpss, pedagojik formasyon gibi şeyler öğretmen değil seri üretim sistem kölesi yetiştirir. öğretmen olmak başka bir şey.

"yeryüzünün öğretmeni olmak için gökyüzünün öğrencisi olmak gerekir" demiş bilge kral aliya izzetbegoviç. boşuna dememiş vesselam...

pişmansa istifa edebilir. bu kadar kolay ve basit.

türkiyenin en batısında, büyük şehirlerinden birinin merkezinde en çok tercih edilen okullarından birindeyim. bugün bikaç sınıfta arama yaptıktan sonra keşke ellerimin resmini çekseydim. çocukların sadece çantalarının içine elimi soktuğum halde sanki maden işçisi gibi karardı ellerim on dakikada. temizliğin doğuyla, batıyla, köyle, şehirle hiçbir alakası yok. tamamen ailenin ilgisi ve çocuğun yetiştirilme tarzıyla ilgili bir durum.

bir de eğitim fakültesinde okuyan arkadaşlara tavsiyem: içinizde insan sevgisi yoksa, öğrencinizi evlat gözüyle göremeyecekseniz acilen bölümü bırakıp başka bir kariyere dönün. bi ömür bu meslek sizin için de, dersine girdiğiniz çocuklar için de eziyet olur yoksa. dün bi öğrencim koridorun ortasında istifra ederken ben saçlarını tutup burnunu sildim örneğin, bizimki böyle bi meslek.

orda burda hakkımızda nefret söyleminde bulunanlar anlamasa da öğretmen öğrenciye yeri geldiğinde anne, baba, abla, abi olur.. bu hanım kızımız pislikten bu kadar şikayet ediyorsa örneğin öğrencilerine hatta velilerine bi iki hafta ayırıp kişisel bakım ve temizlik konusunda eğitim verebilir. her şey müfredat değil..

ulan kadın k*çını silmeyip, sümüğünü koluna silen, elini yıkamayıp, o elle sağa sola dokunan insanlarla daracık bir odada ömrümü geçirmek istemiyorum diyor burada "her çocuk temizdir". şaka mısınız abi?

yıkama o zaman çocuğu temiz ne de olsa her zaman.

kimse ana-baba neden çocuğuna bakmıyor demiyor da öğretmen neden pislikten şikayetçi... minimum hijyeni sağlamayan çocuğun okula alınmaması lazım. toplu yerde pis olmak diye bir hak yok.

bilen bilir su sozlukte ogretmenleri herhalde en cok ben sevmem ama hafize hoca net hakli!.

bugun buyuk sehirlerde 1 gun dus almayana parfum uzatmak vs gibi cilgin dusunceleri olan insanlarız doguda 10 cocugun haftada 1 defa banyo yapip oraya girdigini dusunursek bu ogretmenin istedigi seyin onemini anlayabiliriz.

ogretmeni suclayan, fakir ve koylu dramatizesi yapanlara tek sorum hafize ogretmen ne yapsin? her gun cocuklara banyo mu yaptirsin?

bu arkadaş genc bir arkadas olmalı. acıklaması bence talihsizce olmuş. üstü başı kirli kimseden öyle mikrop kapmazsın. önemli olan tiksinmemek. ögretmen ögrencisine böyle tiksinirek bakmamalı bence, ben de doguda görev yaptım oradaki insanlara hizmet ettim. evet köylerde ayaklarının bastıgı üzerinde gezdikleri yer sofralarında midem bulanmadan yemek yedim. temizlik ne derece derttir ya, suyun var sabunun var sen yıka ellerini. arkadaşın isyanı duyulsun istanbul bebekte bir okula ataması yapılsın. ufacık cocuklara tiksinmeden bakıp hizmet verecek birileri illaki var. hayır her meslek böyle insanları temiz kirli diye ayırsa mesela, ona göre yargılasa hoş mu. bu yorumum sadece bu ögretmen kardesimizin yazdıklarıyla alakalı. kendi meslektaslarıyla dertlesmesi daha dogru olurmuş.

o zaman öğretmenlik yapma? istifa dilekçesi vermek çok kolay. doğu-batı ayrımı yaparak öğretmenlik yapmamalısınız zaten. herkesin kültürü, büyüyüş tarzı başkadır. daha fazla şey söylemek isterdim ama mesleğe saygımdan susmayı tercih ediyorum.

dil işte böyledir, adamı ipe de götürür dar ağacından da alır. öğretmenlerin kalitesi bu kadar düştü mü yaa?? neyi/nasıl eleştireceğini bilmeyen geri zekalı tiplere mi kaldı çocuklara eğitim vermek?

yapıcı bir şekilde söyleseydi binde biri kadar göze batmaz, katılanlar da bayağı olurdu sözlerine. ama yine bildiğimiz öğretmen ağlaklığını, ajitasyonu basmışta basmış. atanamıyorlar ayrı dert, atanıp yerlerini beğenmiyorlar ayrı dert. atatürk yaşasaydı bunlara "arap sen uzak dur, gelecek senin eserin olmasın." derdi.

(bkz: arap sen içme)

o çocuklara temiz içme ve yıkanma sıyu temin edilsin demek istemiş olabilir önyargılı olmak istmem diyeceğim konu.

sosyal medyada "tertemiz çocuklarla" ders yapma isteğini belirtmek yerine o çocuklarla temizlik ve hijyen konusunda bilgilendirici konuşmalar yapması, gerekirse ( ki gerektiğini düşünüyorum ) çocuklarını okula nasıl göndermeleri gerektiği konusunda bir toplantı düzenlemesi daha etkili olurdu diye düşünüyorum. eğitim öğretim içerisindeki kişi de zaten bunu yapmalı..sağa sola şikayet kusmak yerine ben bu çocukları akademik olarak , psikolojik olarak , vicdani olarak ve kültürel olarak nasıl geliştirir nasıl topluma kazandırırım düşüncesiyle hareket etmeli.