aristoteles dedemiz çözememiş, platon "idealar dünyası" kavramı ile çözdüğünü zannetmiş, descartes " özne-nesne" ile aşmaya çalışmış, husserl fenomenoloji ile biraz çözer gibi oluş , şimdilerde de neuroscience ve ya sinir bilim denen şeyin felsefe alt yapısıyla oluşturduğu şeyle çözüm girişimlerine devam ediyor. hatta buna girişim bile denemez bence , çünkü filmi tekrar başa sardı. o da platon gibi "aslında her şey bir rüya ve simülsayon" deyip duruyor.

yani felsefedeki varlık sorunu hala güncelliğini koruyor. üzerine milyonlarca kitap yazıldığı halde hala daha çözülememiş bir konudur varlık sorunu. bu uzun konuyu iki cümlede özetlemek tabiki mümkün değil ama bu iki cümle üzerinde düşünmeye başlandığında konunun o kadar da basit olmadığı anlaşılır.

yani bir yanda "ben varım " , diğer yanda "kalem var". benim varoluşum kalemden bağımsız mı? ben olmasam da kalem var olur mu? ben ile nesne arasında "ben"i paranteze aldığında bir var olma biçimi ortaya çıkar mı? benden bağımsız varolanlar var ise; o hale beni aradan çıkardığında salt düşünce ve nesne arasında nasıl bir irtibat kuracaksın? böyle bir ilişki kurmak mümkün mü? ben olmadan kalem var mı , yoksa tüm nesnelerin kendi içinde bir hakikati var mı? ve tüm varolanlar hiyerarşisi üstünde bir varlık var mı?

sorular daha da uzatılabilir. saçma da gelebilir bazılarına tabi ama nesnelerin içinde kendini bize sunan bir bilgi paketi falan da yok. yani nesne bize kendi hakikatini sunmuyor. ibnelik yapıyor direkt ötse sorun çözülecek söylemiyor ibne. ama biz o nesnenin hakikatini anlamaya çalışıyoruz. ama nasıl ? hala muamma!
devamını gör...
sizden başka hiç bir 'şey'in var olmadığı bir durumda dahi sizin 'var' olduğunuzu tanımlamadaki, kabuldeki zorluğu tartışıyorsunuz. doğrudur, felsefi anlamda bir şeyi var kabul edebilmek için, başka var'olanların da bunu kabul etmesi gerekir ki, bir var ve varlık'tan söz edilebilsin. bu durumda da, var oluşunuz, sanki sizin nesnel bir gerçekliğinize değil, ancak başka var'ların kabulüne bağlı olacağı için, paradoksal bir durum oluşuyor diye düşünülüyor. ama unutmayın... sadece düşünülüyor.. bu, sizin sadece bir düşünceniz. bir taşı havaya atın ve altında bekleyin. taşın sizin varlığınızla ilgili bir bilinci de yok üstelik.. kafanıza düştüğünde yarattığı acının ve sonuçlarının, ne denli nesnel/maddi olduğunu göreceksiniz. kalem içinde öyledir. demek ki:
materyalist nesnel dünyaya hoş geldiniz.!
jack london'un demir ökçe'sini okuyun, bir rahiple tartışma paragrafı var, ilginizi çekecektir.
(fizikte quantum dünyasına açılışla, maddenin microcosmosta 'yok mu olduğu' spekülasyonu, metafizikçi ve idealistlere, konuyu yeniden tartışma cesareti verdi evet. ama bizim yaşadığımız macrocosmosta hayat ve gerçeklik değişmedi ki.. microcosmosun bilimsel anlamda henüz tamamlanmamış ve tanımlanmamış boşluk ve bilinmezleri, emin olabilirsiniz ki: asla yaşadığınız nesnel gerçekliği değiştiremeyecektir. çünkü yaşadığımız nesnel dünya bir "sonuç." nesnel ve var.. detaylarda henüz tam bilinemeyenler olsa dahi, sonu "yok" luğa çıkamaz ki.. sonun çıkacağı yerdeyiz zaten.. dünya ve biz varız işte, ötesi var mı.)
devamını gör...
ben var'ım ama kalem yok. çünkü ben var'lığımdan haberdarım, biliyorum. kalem varlığını bilmiyor. kalem benim için var, ben onun var olduğunu biliyorum çünkü.

varlık var'lığından haberdar olmaktır.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"ben varım ve kalem var cümlelerindeki varoluş kategorileri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim