benden bu kadar (film)

orjinal adı "as good as it gets" olan jack nicholson ve helen hunt'ın başrollerini oynadığı bir komedi filmidir. homofobi, obsesif kompulsif bozukluk gibi durumlara sahip bencil, huysuz, aksiii, naletttt, değişikliğe kapalı ama ünlü bir yazarın hikayesinden bir kesit sunmaktadır. (pandemi zamanında tekrar izlenmesi gereken filmlerden biridir diye düşünüyorum, özellikle temizlikle ilgili ufak takıntılı davranışlar bize bu dönem yardımcı olabilir)*. başrolümüz; eşcinsel komşusuyla ve onun köpeğiyle vakit geçirir, her zaman gittiği restorandaki garsona aşık olur ve hayatı yavaştan değişmeye başlar. aşkın ve insan sevgisinin tedavi edeceği şeylerin de olabileceğini anlatır bu film bize...

şuan izlediğim ve anksiyete kavramı adı altında inceleyeceğimiz filmdir. anksiyete bozukluğu olan bir kişi “tekrarlayan düşüncelere veya endişelere sahip olan” olarak tanımlanmaktadır. film de melvin karakterinin, çocukluğunda babası tarafından kusursuz bir şekilde piyano çalmaya zorlanmış, her başarısızlığında(!) şiddet görmüştür. filmdeki köpek ile olan sahneleri, eşcinsel komşusu,aşık olduğu carol karakteri ve ona yardım etmesiyle hayatının değişmesini konu alan filmde yer yer izlerken sıkılmış olsam da genele bakacak olursam severek izledim. filmde geçen replikler de özellikle çok etkileyici. örneğin ; "birine çok uzun baktığında ondaki insanlığı keşfedersin" ,"bana daha iyi bir adam olmayı arzulatıyorsun" ve "gerçek şu ki onların göremediklerini görmek, kendimi daha iyi hissettiriyor.

güncel, nickimin filmi. ben kendimi filmdeki helen hunt gibi görüyorum. kadındaki sakinliğe dayanıklılığa bayılmıştım.

filmi sinemada izlemiştim ve çok sevmiştim. kendi çapında hem manyak hem aşırı bencil hem farklılıklara karşı olan bir adamın mecburen içinde eşcinselde olan bir grup ile hareket etmek zorunda kalmasının üzerine kurulu komedi filmi.

aslında filmden çıkan, neme lazımcı olmanın da bir sonu olabileceği. insan insana muhtaçtır. hayat yeni insanlara karışmadan yaşanmaz. insan sevmeden yaşanmaz.

jack nicholson modern zaman insanının nirvanası olan bir adam. yalnızlık ve bencillik insanı ne kadar itici yapabilir filmde görülebilir. insan bir yerlerde başka insanlara muhtaç oluyor.

modern insan, bunu unutma sakın, kendi kendine oturup, kurup kurup kaldırma.

yanisi tüm bunları anlatan film.
yazayım bir yere, bir ara gene izleyeyim