beyaz yakalıların çektiği, beyaz yakalı olmayanların ise çoğunlukla küçük gördüğü dertlerdir. küçük, büyük fark etmez dert derttir diyerek dinlerim, dinlerken bazen sinirlenirim, bazen de eğlenirim. kara mizah malzemesi de olabilirler pekala.
devamını gör...
özgür olmamak bunların başında geliyor. hiyerarşik düzende esaret altında geçen bir ömür iş hayatı.
devamını gör...
neymiş efendim starbucks kahvesi olmadan güne başlayamıyormuş. elimin tersiyle bir tane çakasım geliyor ama yine de kıyamıyorum işte.
devamını gör...
hiyerarşi. sahip olduğu ünvanı kullanarak üzerinizden ego tatmini sağlayan insanlar.
devamını gör...
eski mavi simdi beyaz yakalı olarak benim anlayabilecegim dertlerdir.

sabah buz gibi fabrikaya girip calisan mavi yakalının yaninda beyaz yakalının maksimum derdi kahve icmeden ayilamamaktir ki boylesine direkt, dumduk "senin derdini ayrı, seni ayrı, kahve bardagini ayri" diyorum.

odama kahveyle girip o lanet kokuyu odama getirdi diye odamdan kovdugum insanlar var, bizimfe boyle rafine dertlerimiz var iste sanki 3 haftalık bor yağı kokusunu koklayarak yağ degismemis gibi.
devamını gör...
birde beyazımsılar var yakaları griye çalan. hakettiği değeri bulmazlar her an kapının dışarısı ile yakın ilişkiye girebilme potansiyeline sahiptirler. yaptığı işten memnun olmayıp ama günümüz şartlarında iş bulumama tehlikesi yüzünden kıpırdayamazlar.
devamını gör...
bunlar eskiden orta/ üst-orta sınıf dertleriydi, artık beyaz yakanınki bildiğin fakir dertleri.

o beş sene önceki "mezeleri harika abi" diye balık lokantasına yüklenen, şirketçe fasıla servet döken steryotip pek kalmadı.
devamını gör...
üç kuruşa çalışıp zengin görünmeye çalışaral üç kuruşa çalıştığı gerçeğini unuması sanırım.
devamını gör...
çoğunlukla ayn şirkette çalışan birisinden hoşlanırlar ama açılamazlar.
devamını gör...
plazanın etrafının çok esmesi ve asansörlerin gebze-harem dolmuşu gibi çok kalabalık olup her katta durması. *
devamını gör...
sabah daily'de asla dinlemeyeğin şeylere maruz kalmak. patron bile kimin ne yaptığıyla ilgilenmiyor, sadece "evet, test ettim ve bitirdim" denmesini bekliyor.


acaba aramızda ciddi ciddi kimin ne yaptığını takip eden birisi var mı? ona göre tırsacağım.
devamını gör...
pazartesi sendromu.

halbuki bana her gün aynı sendrom.
devamını gör...
beyaz gömlek giydim. beyaz yakalı sayılırsam anlatayım.
devamını gör...
maaş ve çalışma şartlarından şikayet edip kendi işini kurmaya meylettiklerinde başlıyor asıl beyaz yaka dertleri. oysa ufak bir ek gelir ya da pasif gelir oluşturmayı hedefleseler hayatın çok daha kolay olduğunu görecekler aslında. bu biraz da az çalışıp çok kazanma tutkusu gibi geliyor bana ama henüz kendi işini kuranlardan daha az çalışanını görmedim. daha çok kazanır ama daha az çalışmak mümkün olmuyor.
devamını gör...
sınıfsal pozisyonlarının farkında olmamak sanırım beyaz yakalıların en büyük derdi
devamını gör...
uygun başlığı tespit edemedim, buraya yazıyorum.
çoğu yerden rahat bir şirketin fabrikalarından birinde çalışıyorum. çikolata filan üretiyorlar. x şirket diyelim. gerçi şehirde başka bir yerleşkesi daha var, orada toplu kan kusma ritüelleri filan dönüyormuş. neyse konumuz bu değil. konumuz jelibonlar. sıcağı sıcağına aktarıyorum:
olaylar, hiç alakam olmamasına rağmen depo düzenlemesiyle ilgili bir mevzuya dahil edilmemle başladı. depolarda düzenleme yapılması icap etmiş, hızlıca yapılması gerektiği belirtilmişti. yetiştirebilelim diye iki gün evden çalışma bile verdiler.
kayıtları düzenlerken orada olmaması gereken, yerleşkede eşi benzeri görülmemiş büyüklükte bir kolinin kaydına rastladım. tek bir barkodu vardı. her barkodu kontrol ettim, bulamadım. diğer arkadaşı aradım, o da bulamadı. bütün ofis baktık, bulamadık. sonunda genel merkeze kadar ulaştı iş. en sonunda barkodun jelibon barkodu olduğunu öğrendik. aynı firmanın ne üretimi ne dağıtımı bizde olan devasa bir koli jelibonu elimizdeydi. yaklaşık sayıyla bin yedi yüz kırk paket kayıtsız, faturasız jelibonumuz vardı.
telefonlar edildi, görüşmeler yapıldı fakat jelibonların nereden geldiği nereye gideceği çözülemedi. depo görevlileri gidip kontrol ettiler, hakikaten de oradaydı.
haftasonuna toplantı vakti geldiğinde üstüne bir de genel müdür toplantıya gelerek, jelibonları kimin bulduğunu sordu. gergin gibiydi. hafif keldi, keli terlemişti iyice.
ben buldum dedim. jelibonları kayıtlardan çıkarıyoruz arkadaşlar, dedi. depodan da çıkarıyoruz.
şu an melih gökçek'in kayıp bin yedi yüz küsür paket jelibonu forklift yardımıyla depodan çıkarılıyor. tüm şirket olarak, sonsuz sayıda jelibon yemeye mahkum edildik.
devamını gör...
cc'de kaydırma yapmak.

vallahi bayılıyorum ya. tek tek bunu dert eden var.

o değil de kulak memesi kıvamında hamurla kurabiye yapmak için kulak memesi şeması çıkarmak lazım diye "toplantı set ediyorlar" ya kafa göz dalasım geliyor.
konuşma yap işte yavrum.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"beyaz yakalı dertleri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim