banka kuyruğunda bekleyen her sıradan insan gibi banka kuyruğunda bekliyordum ben de. aylardan kasım, yaz aylarında /haziranda mesela/ müthiş yakan öğle güneşi, kasım ayının öğleninde bırakın ısıtmayı yüzünü bile esirgiyordu bizden!?.
oldukça kalın giyinmeme rağmen üşüyordum, ellerimi ceplerimden ayırmama rağmen hâlâ soğuktu ellerim. ön sıralardaki yaşlı teyzeler para çekmek için uğraşıyorlardı. kartı yerleştirirken ve şifreyi yazarken ki gösterdikleri dikkat bana atom parçalayanları izliyormuşum hissi veriyordu!?. kuyruğun uzun olduğu anlarda varsa sıradaki insanların çocuklarıyla oynuyordum. böylelikle vakit çabuk geçiyordu -otobüs beklerkende uyguladığım taktiktir. işe yarıyor deneyin- eğer benim gibi banka kuyruğunda bekleyen sıradan insanların çocukları yoksa mecburen insanları izliyordum. milyonlarca insanın ölümüne sebep olan insanları!?.

arkamdaki duvara yaslandım, oldukça kalabalıktı şehir. insanlar hiç durmadan gelip geçiyordu. aynı anda bu kadar insanın bu kadar hızlı davranmalarına sebep olacak işleri neydi sahi!?.
tüm bu karmaşanın içersinde bir ses kalabalığı aşıp kulağımda peyda oluyordu. karmaşanın içersindeki sesin sahibini aramaya koyuldum. benden bir iki metre uzaklıkta, boyu 1. 50 kadar olan, göbekli, uzun siyah sakallarında iyice belirginleşen aklar ile önünden gelip geçen insanlara sürekli aynı dilekte bulunan, ortayaşlarının sonlarında olduğunu tahmin ettiğim bir amcaydı sesin sahibi. üzerinde ince, yarım kollu bir tişört vardı, kafasında bir şapka. üşüdüğü belli. cebinden çıkardığı peçete ile burnunu silerken soğuktan titrediğini gördüm. belli bir tedirginlik içersinde koşuşan insanlara sadece 'ûğîr be/uğurlar olsun' diyordu. hayır hayır, dilenci değildi o dilenmiyordu, para istemiyordu onu izlediğim süre boyunca hiç kimseden. sadece iyi dileklerde bulunuyordu 'ûğîr be/uğurlar olsun'. bir çok insan farketmiyordu bile onu. yanılmıyorsam sadece iki kişi teşekkür etmişti ona iyi dilekleri için. tüm dikkatim onun üzerindeydi. bankanın yanındaki pastahanenin çalışanına dışarıdan selam verdiğini gördüm. selam verdiği kişinin onu tanıdığını düşünerek pastahaneye doğru yürüdüm. yanından geçerken bana da 'ûğîr be' dedi. ellerim cebimde, gözlerim kaldırım taşlarının üstünde yüzüne bile bakmadan yanından geçtim. gözlerine bakmaktan çekiniyordum belki de!?.
pastahane çalışanından bir bardak sıcak çay istedim. sonra abi dedim pastahanenin camından 'ûğîr be/ uğurlar olsun' diyen amcayı göstererek, şu amca size selam verdi demin. evet dedi. kim o dedim gayrı ihtiyari. kışın soğuğunda meczup gibi incecik giyinmiş, önünden gelip geçen insanlara 'ûğîr be/uğurlar olsun' diye iyi dileklerde bulunan adamı merak ediyordum. dilenci o dedi. ama hiç kimseden para istemiyor sadece ûğîr be diyor dedim. o, öyledir dedi. öyle mi? dedim. ben de belki bir meczuptur, elbet bir derdi vardır diye düşünmüştüm. sıcak bir çay ikram etmek istemiştim ona dedim. o sırada pastahanede olan ve en başından beri bizi dinleyen pastahanedeki kadın; çayı ona mı ikram edecektin? dedi. evet dedim. korkmuyor musun? dedi, hayır dedim neyden korkayım ki o da benim gibi bir insan. benim gibi bir insan, insan. milyonlarca canlının hayatına son veren de insan değil miydi sahi. sanırım kadın yaşadığı yıllar boyunca insanların ne kadar korkunç varlıklar olabileceği kanısına varmıştı!?.
ama, dedim pastahanede çalışan adama dönerek üzeri incecik, üşüyor onun ceketi var dedi ve banka ile pastahanenin arasındakı küçük sokağı eliyle göstererek orada çıkarıyor dedi. güvenim kırılmışçasına ayrıldım pastahaneden.

başka bir zaman yine geçtim o bankanın önünden ve o yine oradaydı. banka kapısının önünde gelen geçene 'ûğîr be/uğurlar olsun' diyordu. sonra uzun boylu bir adam, isminin son hecesini uzatarak sitemkar ve birazcık kızgın bir sesle ona seslendi /şuan hangi isimle seslendiğini hatırlamıyorum/. cebinden para çıkardı ve ona uzattı. büyük bir keyifle aldı bizimki parayı. sonra başka bir adam onu yanına çağırdı, 'giyecek uzun kollu birşeylerin yok mu? bu soğukta niye böyle giyinmişsin' dedi. onun 'abi var da çok uzun be' dediğini hatırlıyorum. başka zamanlar yine geçtim oradan, yine oradaydı, yine şehrin karmaşasında koşuşturan insanlara 'ûğîr be/uğurlar olsun' diyordu. yine ince giyinmişti. ve sağ elinin işaret ve orta parmağına sabitlediği sigarasını dudaklarına götürünce yine titrediğini gördüm soğuktan!?.
01.12.18

bugünlerde yine geçtim oradan. ismini de öğrendim. adı burhan. hâlâ banka önünde bekliyor. ama artık uğir be demiyor. "allah rızası için" diyor.
ve üzerinde lacivert bir hırka var artık. sanırım mesaiye başlamadan önce ceketini çıkarmaktan vazgeçmiş. bir defasında sakallarını kesmişken gördüm onu. korkunçtu. insanlar gibi.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"bir günahlık kelam" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim