bir sözlükte 17000 tanım girmek

enayilik ve azim arasında gidip gelen durum.

yadırgamak için söylememekle birlikte, bence cidden normal bir durum olmayan husus. sonra kendiminkini kontrol ettim 3100 küsürmüş. o bile moralimi bozdu.

bir eylem türü.

arkadaşlar, sık sık dışarı çıkan biri olarak bildiriyorum; dışarıda da bir b*k yok!

bu ülkede zengin falan değilseniz öyle çok çeşitli şeyler yapma şansınız yok dışarıda. ha tabii ki doğayı sevenler için gidip yeşillik bir alanda * oturup kitap okumak yahut gökyüzüne boş boş bakmak bile güzel bu sıcak günlerde ama yok efendim arkadaşlarla kafede takılmak, yok efendim sinemaya gitmek... bunlar da bir süre sonra bayan şeyler. dışarıda hayat var deyip duruyoruz ama yok, cidden yok. sonuçta dışarıda yapabileceklerimiz de sınırlı.

bir de şimdi üzerine "acaba yürürken birileri kıçımı kaydedip orada burada paylaşır mı?" tedirginliği eklendi. açıkçası artık dışarıda olmaktan ziyade evde olmak maddi manevi bakımdan daha çok işime geliyor.

işsizlik diyen de var... gençlerin çoğu işsizken çok normal değil mi bu? işsiz insanın zaten parası yok. parasız insanın da evde oturup internette takılması kadar normal bir şey yok. bence artık bu kelime üzerinden vurmayın insanları.

ben de işsizim mesela. ne yapmam bekleniyor acaba? her gün bir yalıda parti verip sonra uçakla paris'e giderek öğlen yemeklerini orada mı yiyeyim? programlama çalışıp kafam bulaşık teline döndükten sonra havam değişsin diye dışarıya çıkıyorum. dışarıda boş boş dolaşmaktan sıkılınca gelip burada 2 başlık karalıyorum, akşam oluyor, geçip gidiyor işte günler. belli ki bazı arkadaşlar da sadece son adımı uygulamayı tercih ediyor ve sözlükte kafa dağıtıyor. bize ne? hayat onun hayatı değil mi? nedir bu laf sokma yarışı? *

hayat burada pineklemekten ibaret değil ama her gün o köşe senin bu köşe benim diyerek arkadaşlarla gezmek de değil. insanın hiç kimseye tahammül edemediği zamanlar oluyor. içine kapanmak, insanlardan uzak durmak istediği zamanlar oluyor. mesela ben tam da öyle bir dönemdeyim 1 haftadır. dışarıya çıkmak bile işkence gibi geliyor. en sevdiğim insanları bile görmek, duymak istemiyorum. az önce yine dışarıdan geldim çünkü beni en çok seven insan "haydi bak, hava çok güzel. iyi gelir" diyerek zorla çıkardı beni ama inanın sadece işkence oldu bana. dar attım kendimi eve.

özetle; bırakın insanları allah aşkına! kim nasıl istiyorsa öyle yaşasın. sizin kafanıza uymayan birer yaşamları var diye insanları küçümsemekten de vazgeçin artık.

her şey boş her şey yalan
şu üç günlük dünyada
var mıdır tanımlardan daha baki kalan...

bunu yapanların kitap yazma potansiyeli vardır, harcanan potansiyel kadar da kötü bir şey yoktur.

yılmaz özdil'in yazar olduğu bir yerde sözlükte 17000 tanım yazanın her türlü şansı vardır.

an itibariyle yaptigimdir.

evet, suan tam da 17.000'ci entrymi girmekteyim.

(bkz: 7000 tanım girmek) - 6 temmuz
(bkz: 8000 tanım girmek) - 27 temmuz (21 gunde 1000 entry)
(bkz: 9000. tanım) - 2 agustos (6 gunde 1000 entry)
(bkz: 10000 tanım giren yazarlar) - 8 agustos (6 gunde 1000 entry)
(bkz: 11000 tanım girmek) - 14 agustos (6 gunde 1000 entry)
(bkz: 12000 tanım girmek) - 20 agustos (6 gunde 1000 entry)
(bkz: 13000 tanım girmek) - 26 agustos (6 gunde 1000 entry)
(bkz: 14000 tanım girmek) - 3 eylul (8 gunde 1000 entry)
(bkz: 15000 tanım girmek) - 10 eylul (7 gunde 1000 entry)
(bkz: 16000 tanım girmek) - 17 eylul (7 gunde 1000 entry)

ve suan, 24 eylul. 7 gunde, yani 1 haftada 1000 entry daha girdim. boylece 17.000 entry'ye ulastim.

acikcasi 17.000 entry'nin bende, 13.000 entry gibi ozel 1 anlami daha var.

nedir o anlam, soyle ki,

#3101277

bu entrymde, 3 agustos tarihinde, 9k entry'ydim.

ve o donem demistim ki, 28 agustosta 13k olcam. 26 agustosta oldum.

ve yine o entryde demisim ki, 28 eylulde 17k olcam. 9k iken demisim bunu.

tarihler 24 eylul'u gosteriyor, 28 eylul'den 4 gun once ve ben 17 binim artik. bu da 1 basari hikayesidir. evet.