bir türlü sınav notlarını açıklamayan akademisyen

gerçekten ne işi olabilir de 1 haftadan fazla süredir açıklamıyor, meraktan kafayı yiyecem.
whatsap grubunda kibarca sorduğum

sorusunada görüldü attı adam. 1 tane bu hoca kaldı açıklamayan ve ders istatistik herkes merak ediyor. zaten sınava giren insan sayısı toplasan 20 etmiyor, 1 saatini almayacak zaten.

arkasından küfür edilecek kişidir. mezun olduktan sonra da yüzüne sövülecek kişidir. dişe diş.

bütünlemeler vakti gelse dahi çok umurunda olmayan akademisyendir. kendisi aslında görevini eksik ifa etmektedir. öğrenciler memlekete mi gidecek veya başkaca derslere mi çalışacak kendine yaz programı mı yapacak hiçbiri umrunda olmadan kendi hayatına devam etmektedir. siz siz olun bu dersten geçtiğinize emin değilseniz çalışmayı bırakmayın.

yüksek ihtimalle devlet üniversitesinde akademisyendir.

ben vakıfta akademisyenken bizim not girişi için tarih aralığımız vardı. sistem de o tarih bittiğinde öğrenciye açılıyordu. yani sınavı takip eden birkaç saat içerisinde kağıtları okuyup sisteme girsem bile, onlar günler sonra görebiliyordu. zamanında not girişi yapmamak da soruşturma sebebiydi.

hem çok daha az maaş verdiler bize hem de tatillerde bile "mesainiz var" diyerek bomboş okula çağırdılar. hem araştırma imkanlarımız yok denecek kadar azdı hem de bizden her sene sci/sci expanded uluslararası yayın istediler. çileyi çeken bizdik, yeşil pasaportu ile ülke ülke gezenler devlettekilerdi, bize verilmedi. devlet üniversitelerinde çok çok kıymetli, liyakatli, işini hakkıyla yapan bir sürü akademisyen var. ama bir de onun bunun torpillisi, başını sallayıp maaş alan asalaklar da var.

neyse, kötüsünü düşünmeyelim ama belki hocanızın çok önemli bir sıkıntısı vardır vaktini çalan ya da biraz ağır hastadır, üşütmüştür. öyle değilse, gerçekten umursamadan sallıyorsa, geçmiş olsun. muhtemelen yumurta kapıya gelince kağıtları üstünkörü okuyup çoğunuzu yaz okuluna ya da bütünlemeye bırakacak. siz şimdiden çalışın.

vakıf veya devlet üniversitesi olmasıyla değil, üniversitenin sistemiyle ilgili bir durumdur. bizim de devlet üniversitesinde belli bir süre sınırımız ve not sisteminin öğrenciye açıldığı bir tarih bulunuyordu. fakat vize sınavları için geçerli değildi bu, olması da mantıksız olur zaten. en fazla 80-100 kişinin olduğu bir bölümde aynı gün okur bitirsin sınavları ama 300-500 kişilik bölümlerde imkansız.
ben 3 gün boyunca sadece birkaç saat uyuyarak binlerce sayfa kağıt okuduğumu hatırlıyorum. 33 klasik soru, sadece sorular 4-5 sayfaydı. cevaplar yine o kadar. 300 küsur öğrenci var. kağıtları oku, hocanın algoritmasını kendi belirlediği curve sistemini uygula, bunun için bütün öğrencilerin devam çizelgesinden yine hocanın belirlediği algoritmaya göre ek notlandırma yap, bir de dönem ödevleri vardı, 600-700 sayfaları bulan korkunç ödevler bunlar, bunları da yine hocanın özel olarak belirlediği sisteme göre puanla, notlara ekle, vizelerle topla, sonra tekrar bir curve... sonra hocaya --ulaşabilirsen tabii- gönder, sonra o da bi daha düzeltme istesin kafasına göre. soruların hepsinin herhangi bir kitaba bağlı olmadan hocanın kendi dersleri -ki sokratik yöntem kullanmasıyla meşhurdur kendisi- ile cevaplandırılması gerektiğini ve net cevaplarının olmadığını falan da eklemem gerekiyor. bahsettiğim hoca yayın yapabilecek düzeyde 5 dil bilen, venedik komisyonu üyesi, alanının en iyilerinden biraz da çatlak bir hoca. ve bu sadece bir hoca ve bir ders, kürsünün başka hocaları ve dersleri de var. kaliteyi düşürmeyelim diye asistanların canına kastedilen bir sistem anlayacağınız.
yani öyle devlet akademisyeni olunca yan gelip yatmıyor insanlar, tabii nerede olduğuna da bağlı.

bas belasi hocalarin isi. odevi, projeyi tam teslim tarihinde istiyorlar ama sinav notlarina gelince finalden onceki hafta acikliyorlar. umurlarinda degil ki. belki notuma gore calisacagim, aciklasana. ama yok. illa ogrenciyi hasta edecek.

bilinmezlik ve belirsizlikle olan bireysel mucadelem tam olarak bu sebepten basladi. mucadele ustune mucadele. 7 cephede mucadeledeyim. hepsinde de kaybeden tarafim. allah kahretsin.

edit: cok agir konustum herhalde..
bugun ilk kursunu yedim ve ilk aciklanan sinavdan kaldim.
allah'im,
allah'im dunyayi yok et.....

sağlam küfür istemiş bir akademisyendir. geneli böyle zaten.

ne güzel dertler ya. hayatımın bu evresine geri dönme imkanım olsaydı keşke offf be.

öyle saçma şeylerle not dileniyorsunuz ki
gülmekten okuyamıyoruz çünkü

bu öğrencinin keyfine değil akademisyenin keyfine ve zamanına kalmış bir şeydir. insanların tek dersi ya da tek derdi sizin sınav sonuçlarınız olmayabilir. sınavları okuyup sisteme gitmek için dekanlığın verdiği biz zaman dilimi zaten var isterse bunu son gün bile yapabilir.

ayrıca bir akademisyene mail yerine telefonundan mesaj atmak kadar saygısızca bir şey yok. sınır ve had bilmez öğrencilerin gelip üslupsuzca mesaj atmasını doğru bulmuyorum. zamanı gelip vakit bulununca okurlar zaten, arkadaşınızmış gibi ‘ hocam ne zaman okur sunuz ?’ diye mesaj atmanıza gerek yok. sizin ‘bir saat de okunur işte’ dediğiniz işler o kadar kolay olmuyor.
puan vermek için didinip, adını doğru yazdı diye bile puan vermeye çalışan akademisyen ( kim adını doğru yazamazki diye sormayın aklınız şaşar) daha sınava girmeden kapı aşındırıp ‘hocam nolur geçirin yoksa kalıcam’ nazları ile uğraşıyor. iki kelimeyi bir araya getiremeyen herkes sonradan gelip kapı aşındırıyor.

ne yaptığını bilmeyen öğrenciyi sinirlendiren akademisyendir. ortalama bir öğrenci, sınavdan sonra ne yaptığını üç aşağı, beş yukarı bilir. kaldı mı, geçti mi onu da tahmin eder. gerisi formalite. akademik kariyer planlamıyorsanız, kaçla geçtiğinizin, kaçla kaldığınızın önemi yok. transkriptinizi kimse umursamayacak.

"sınav notlarını bir türlü açıklamayan akademisyen"in daha az türkçe bilendir.

herkesi geçirdiği için olabilir bence