maalesef bugün başıma gelmiş olan durumdur. bu tatsız, elim hadiseyi siz kafa sözlük yazarları ile paylaşıyorum.

virüs kapma ihtimaline mi endişelenmeliyim yoksa insanlara bu denli rezil oluşuma mı öfkelenmeliyim bilemiyorum. aslında bakarsanız dostlarım, insanların ne hissettiğini umursamıyorum sadece bu olayı anonimliğin verdiği özgürlük ile birlikte sizlerle paylaşmak istiyorum.

saat 17 gibi işten çıktım. bilen bilir çağlayan adliyesinde çalışan bir avukatım. birçok yazar da bana özelden soruyor bazı hukuki konuları onlara mümkün olduğunca yardımcı olmaya çalışıyorum bu arada. neyse ne diyordum efenim? heh, işten çıktım metrobüse bindim şirinevler'de ineceğim fakat iş çıkış saati ve kısıtlama esnetilmesi dolayısıyla vasıta hınca hınç dolmuş durumda. üstümde takım elbise, bir elimde evrak çantası, diğerinde de hediye paketi iki elim de dolu ve direğe kolumu striptiz kulübünde çalışan emekçi bir hanımefendi gibi sıkıca kenetlenmişim öylece bekliyorum. içerisi o kadar bunaltıcı ki, havalandırma sistemi de yok. o anda "keşke bayılsam da, hastanede gözümü açsam" diye düşündüm. dayanılmayacak kadar hararet vardı içeride. bir yandan kulaklığıma iron maiden dinliyorum bir yandan esra'ya aldığım bu hediyenin onu ne kadar mutlu edeceğini düşünerek mutlu oluyorum. bir keresinde kendisine bir bukle çiçek aldığımda "yiaaa ne gerek vardı korhan <3" demişti. sonradan laf arasında birkaç kez ben çiçek değil sevgi istiyorum dediği için, bu sefer daha romantik olarak sarımsak ezici aldım. buna bayılacaktı hiç şüphesiz.

hizliresim.com/0PVMuJ

züccaciyeci abiye "abi bunu paket yapar mısın?" dediğimde neye uğradığını şaşırdı. tezgahın altından uzun zamandır kullanılmadığına yemin edebileceğim hediye paketi ambalajlarından birini çıkarıp hazırladı.

tam da o anda telefona baktığımda bir miktar para yatırdığım 6'lı yarıştan elvanbey'in son ayakta sonuncu geldiği için yatan online kuponumu görünce donuna kadar soyulmuş kurnaz anadolu esnafı gibi s*çmık bir gülümseme peydah oldu suratımda. alnımdan şıpıdık şıpıdık soğuk terler aktı. yapacak bir şey yok artık. iki huyumdan vazgeçemiyorum. bir şiir okumak, iki güzel atlara 6'lı kupon hazırlamak. o güzel atlar güzel kuponları son ayakta yatırdı maalesef dostlarım...

sanıyorum topkapı durağındaydı. otobüs ani bir fren yaptı. beynim saliselik hesaplamalar yaptı. matrix'in kodları gibi döküldü gözlerimin önünden.

ihtimal 1- sol elim dolu evrak çantası ağır olduğum için saliselik hamle ile yere koyup direğe tutunamam.
ihtimal 2- sağ elimde de hediye paketi var. kırılır mırılır şimdi nereden bulacağım ben sarımsak eziciyi?
ihtimal 3- ayağımla tutunma mesafesinde de değil maalesef.
ihtimal 4- acaba boylu boyunca arkaya doğru uçsam, tam arkamdaki teyze beni yere düşmeden yakalayabilir mi?

beynimin kuantum işlemciyle çalıştığı bu saliselik anda, bütün ihtimallerin mutlak sıfır (0) olduğunu hesaplayarak son çare olarak kendimce "imdat çekicim" olarak gördüğüm dilimi kullanma kararı aldım. hızlıca ağzımla maskeyi hafifçe aralayarak dilimi tıpkı ineğin boynuna kement atan kovboy gibi havada birkaç tur atıp direğe fırlattım. tam isabet! düşmek üzereyken dilimin esnekliğinden dolayı esneyerek düşmeye ramak kala tekrar dik hale geldim. bu manzarayı gören teyzeler kendi aralarında konuşmaya başladılar.

teyze 1: gız nurten gördün mü oğlanı?
teyze 2: anaam gız bildiğin kemer gibi çıkarıvedi garii kihkihkih"
her durakta karşıma çıkan simsiyah giyinen kulaklıklı gotik kız: n'oldu teyze bi şey mi dedin yea?
sözcü gazetesi okuyan emekli yazlıkçı amca: iyi atıştı evlat.
şoför: maskeyi takar mısın kardeşim!
merve boluğur: biliyor musunuz arkadaşlar böyle her olayın üstesinden gelen erkeklere ba-yı-lı-yo-rummm..
sevgilisinden azar yiyip kedi gibi konuşan erkek: aşkım vallahi bak adamın dili yüzünden metrobüs aksadı diyorum inanmıyor musun?
ben: blı blenım dlımı blemlbı bloblun bla (biri benim dilimi yerine soksun ya)

orada bu durumu gören sağlıkçı olduğunu tahmin ettiğim bir kadın, çantasından sentetik eldivenleri çıkararak direğe kör düğüm olmuş halde duran dilimi çözdü ve bir miktar dezenfektan sıkıp rulo haline getirerek ağzımın içine soktu. iğrenç bir paslı demir tadı aldım maalesef, bir de virüs kapma korkum var. o anda düşüp keşke daha az rezil olsaydım. bazen basit hamlelerin başınıza açtığı dertler daha kötü olabiliyor. esra da verdiğim hediyeyi beğenmedi zaten. teşekkür etti iki kemküm etti ama sevmedi abi işte anlarım ben onu kaç yıllık sevgilim. dilim de sızlıyor zaten bu satırları yazarken. iğrenç bir gün oldu açıkçası.
devamını gör...
şoförü sert bir dille uyarmak kadar etkili bir çözümdür.
devamını gör...
bir kaç gün önce karşımdaki koltuğa yapıştığım durum. allahtan koltuk boştu. yoksa kişinin içinden geçecektim
devamını gör...
(bkz: hayal dünyasında yaşamak)
şimdi ne okudum ben dedim ilk.
okurken hayalini kuruyorsun bir şekilde.
yazarın beyninden görmek paha biçilemez elbet.
devamını gör...
(bkz: vay anasını)
devamını gör...
erkeklerin yerinde olsam penisimi kullanırdım. hem belki süner biraz.*
devamını gör...
bukalemun musun mübarek?
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"birdenbire ani fren yapan otobüste düşmemek için direğe dille tutunmak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim