birinin sana aşık olması

fark etmeden sırıtır modda gezdiğin zamanlardır. sen aşık ol ya da olma fark etmez. üstelik, o kişinin sana aşık olduğunu fark ederken onunla aranda güzel bir bağ varsa üzerine, çaktırmadan tatlı tatlı laflar sokabilirsin. bu şey senin içini tazeler. yaşamına renk verir.

sende aşıksan güzeldir herhalde ama diğer türlüsü zulüm.

hisleriniz karşılıklı olacaksa ya da olma ihtimali varsa ne ala. yoksa her iki tarafa da acı vermekten başka bir işe yaramaz.

vazgecilmez hissettirir

eğer siz ona aşık değilseniz, çok üzgünüm ama size bir zulümdür, vicdan azabıdır, omuzlarda büyük bir yüktür.

allah allah.. o da neymiş ?

eğer ben de ona karşı bir şeyler hissetmiyorumsam bu durum benim için işkence oluyor. hem karşımdaki kişiyi üzmek istemiyorum hem de benden uzak olsun istiyorum. onu sevmediğim için sürekli vicdan azabı çekiyorum.

normaldir. olur öyle şeyler.

sorun bana aşık olması değil. oraya kadar sorun yok zaten. sorun ise bu aşkı sürdürebilmesi.

doktorlar dizisindeki ela'yi düğün masasında birakan levent gibi olmaması. neymis ela ile olan aşkına inancını kaybetmişmiş. (ağla kalbim ağla çalıyor bu sıra) . bir hışımla çıkıyor kapıdan dışarı beyinsiz beyin cerrahı levent.

bak yine dellendim gece gece. aşık olmak kolay maksat onu taşıyabilmekte, sürdürebilmekte ve ilk günkü tazeliğini ultra lüks buzdolabının sebzelik ve meyvelik çekmecesindeymiş gibi saklayabilmektedir.

hala kafamin içinde ağla kalbim ağla çalıyor tabii. sonra ordan arceliğin çelik robotu seslisi soner yellow'kabadayi giriş yapıyor.

biri beni sevsin güzel sevilirim
bir de yetişirse önümüzdeki yaza diyor *

görüyorsunuz aşkı ne kadar ciddiye aldığımı.

sevmeyeceğim, duygularını kabul edip karşılık veremeyeceğim birisinin olmasını katiyen istemem. nasıl dert olduğunu bilirim kimsenin derdi kederi olmak istemem.

eğer karşılık veremiyorsam beni derinden üzen olaydır. baktıkça ağlayasım gelir o insana. ah be sevebilsem keşke seni diye bir mahcupluk oturur üstüme. bilemedim, aşk zaten hep olmayacak olan değil midir? nadirdir iki yaka bir araya denk gelenler, ne şanslılardır onlar.

sevgili dostlarım sanırım şu an bunu yaşıyorum. ne mutlu bana ki hisler karşılıklı.

benim için inandırıcı bir durum değil.

bir sürü iyi veya kötü yanı var bence eğer senin sevmediğin biriyse bi süre sonra karşı tarafın aşkı tamamen takıntıya dönüyor ve aşşırı korkunç bi hal alıyor ama eğer aşık olduğun kişi sana aşıksa güzel şans dediğim gibi baya konuşulacak yönü var

kimse bana aşık olmasın mümkünse sonra hepimiz üzülüyoruz

her şeyin karşılıklısı güzeldir dostlar. aşkın bile karşılıksız olanı kötüdür, bazen zulüme dönüşür. bu genelde karşıdaki kişinin karakteriyle de pek ilgili olmaz. hem karşınızdaki kişi üzülür hem de onu üzdüğünüz için siz. lakin her duyguya karşılık veremiyor insan. ne karşıdaki kişi sevmekten vazgeçebiliyor ne de siz sevebiliyorsunuz. sevmeyen yürek sevmiyor dostlar. bu da hayatın "haaah sçtm şimdi ağzına" demek şekli.

tahakkümü ile birlikte yaşamınıza girmesi tehlikesi hissedilmiyorsa tercihe göre (uygun şekilde) tüketip yaşamaya devam etmek gereken süreç.
tabi günümüz popüler insan ilişkileri kültürü içerisinde yaşarken olgun biri gibi davranmaya çalışıp durumları atlatmaya çalıştığınız zaman sosyopat damgası yiyebilirsiniz.
gelişkin zihniyetlerin tespit ve irdelemeleri günümüz insanlığı için beş para etmiyor, hiçbir şeye tekabül etmiyor. bunu da kabullenmek gerekiyor.

karşılıklı olmadığı sürece ya sıkılırsınız ya kullanırsınız ya da siz ona aşık olmadığınız için vicdan yaparsınız.
bir kadın,ona aşık olan birisini hissederse ve karşıdaki kişi zengin ise ölümüne aşık olmadığı halde etrafında tutmak için her şeyi yapar.
keza erkek de aynı şekilde bir kadının ona aşık olduğunu hissederse ve kadın çekici,güzel ise onu kullanır.

(bkz: yohartık)

tövbe subhanallah, düşman başına.