sana çok aşık olan sevgiliye aşık olmamak

her ilişkide daha çok seven taraf vardır ama durum birinin dolu dizgin sevmesi ve diğer tarafın sadece sevmesi olduğunda bunun ilişkiyi devam ettirecek dinamiği sağlayıp sağlayamayacağı konusunda düşündüren durumdur.

sevgiliniz sizin elinize kendiyle ilgili tüm imkanları verdiğinde ilişki kötüye kullanmaya çok açık hale gelir. hisleri az olan taraf bunu istemese bile bu imkanı kullanmamak neredeyse imkansızdır bu sebeple muhtemelen sancılı bir ilişki olarak devam eder ve en sonunda aşık olan tarafın gözünün açılmasıyla sona erer.

genelde ben seven taraftım. benim tarafımdan bakınca görülen tek şey gam ve keder.

bana çok aşık olan "sevgiliye" aşık olmamam mümkün değildir. çünkü sevgiliysem zaten aşığımdır ?

ilkokulda bunu yaşamıştım ve şu anki kafamla düşününce çocukken o kişiyi kullandığımı anladım şimdi ise ahı tuttu hiç sevgilim olmadı

karşılıklı aşkın olduğunu düşünmüyorum zaten. biri sever biri aşık olur. olay bundan ibaret.

umarım ben birine bu duyguyu yaşatmam hayatım boyunca diyorum kendi kendime zamanında çok yaşadığımdandır belki.

ayrilik getirir.

aşk en çok ona yakışır bilirsin, ama aşk hiç adil değildir işte..

bana çok aşık olan biri olmadığı için sıkıntı yok!

ne kadar seversen sev aşık olursan ol ama yine de belli etme yoksa götüne tekmeyi yersin değişmez bir durum bu

seveni sevmezsin, sevdiğin sevmez, sevdiğin başkasını sever o da onu sevmez. bu ne saçma bir döngü ya? *

sevgili ama aşık değil? çok ayıp.

karşı taraf için çok zor olandır.

çizim yapar atar "bak ne kaçırdığını gör istedim" babında, azimle uğraşır, nickaltı yazar, azimle inat eder, son minvalde de bakırköy'e doğru yola çıkar.*

(bkz: durduramıyoruz efendim devamlı bana aşık oluyor)

en sonunda öbürünün aşkı ya da sevgiside biter, kendi tecrübeme dayanarak ısmarlama sevgi olmaz diyebilirim.

'aman herkes beni seviyyy. ben işte ıggkk mıggkk' başlığı.

şimdi bağğzı arkadaşlar kendi kendilerine gelin güvey olmuşlar. hatta gelinden daha gelin, güveyden ehh gibi gibi.

biz zamanında buna bir selam verdik. baktım gelinliği almış gelmiş. dedim bak yanlış oldu sen damatlık bakacaksın. sonra işte gönderdim bunu yolda bir iki selam eden olmuş. takıldı gitti. bir daha ne yüzünü gören var ne sesini duyan. en son adaya gitti dediler. jelibon adası. oradan ona biri selam etmişte onun yanına gitmişmiş. bak sen şimdi şunun yaptığına.

şimdi çeşitli iftiralarla aşık maşık demiş. yok arkadaş yok. bir kere aşık olsam derim ki 'sen kim köpek? ' dur ya öyle değildi. ne diyorduk hemşehrim aşık olunca biz? en son 16 sene önce demiştim az düşüneyim hatırlarım.

bizim azim'e de yapmış bunu. azim bunu kürekle kovalamış. anlaşılan akıllanmamış. ben de çapa var. ama çaba yok. işte ben de böyle bir ruh hastasıyım. sahi sen en son ne zaman baktırdın ruhuna? aman ihmal etme. kırıklardan sızanlar buralara kadar geliyy. ayağı takılıp düşen olur. kayan olur lambur lumbur. sonra ceza yersin demedi deme.
sözlük bura malum ortalığı çok dağıtmamak, oraya buraya kalıntı bırakmamak lazım gelir? sonra uğraş dur. vah vah..

(bkz: paradoks) mantık hatası olan durum. aşık olmadığın biriyle sevgili olmak mı? töbeler olsun allahım.

asik olmayan kadinsa cozumu basit onu terk et gidip ondan daha guzel birini bul kudurur kuduruurr yaninda kuran okunmus seytana doner *

karşındaki kişiye eziyet değil mi bu? biraz olsun vicdan azabı çekmez misiniz.

aşırı üzer.

keşke şu hayatta her kadının beklentisine cevap verebilseydim. bazılarının bir ömür içsem doymam dedikleri kızcağızların benim için sadece, haftasonu mezesi olmaları işin insani ve ahlaki boyutlarını göz önüne getiriyor.

bu hikayede kötü karakter olarak beni düşünebilirsiniz ama asıl kötü olan hayat.

ve ben o okuldan mezunum. çok acıklı derin yaşanmışlıklar var...

idareten maçı devam ettiren forvet olma yolunda ilerlemektir. ağır aksak koşmak falan.