1.
"belki şurada küçük mutlu bir ağaç vardır" diyen, üç beş adımda şaheser yaratmanın mümkün olduğunu savunan, eskiden programlarını trt'nin yayınladığı kıvırcık saçlarıyla hafızalarımızda yer tutan ressamdır.
devamını gör...
2.
burada mutlu bir ağaç olsun diyerek iki üç fırça darbesiyle ustalığını gösteren trt nin trt olduğu dönemde ailecek yenen yemek sırasınde izlenen ressam.
devamını gör...
3.
ara ara trt'de rastlayıp nostalji yapmama vesile olan ressam.
devamını gör...
4.
çocukken izlerdim ama resim yeteneğim zerre gelişmedi. bir bu adam bir de hikmet şimşek çocukluğum benim.
(bkz: işitme engelliler için haber bülteni)
(bkz: işitme engelliler için haber bülteni)
devamını gör...
5.
zamanının en dikkat çeken ressamıdır. kendi kafasında oluşturduğu resmi tuvale en güzel şekilde yansıtır. trt belgesel gibi kanallarda da görebileceğimiz biridir.
siz tam resim bitti dersiniz o ortaya bir çizgi çekiverir, bakmışsınız o çizgi harikulade bir eve dönüşmüş.
siz tam resim bitti dersiniz o ortaya bir çizgi çekiverir, bakmışsınız o çizgi harikulade bir eve dönüşmüş.
devamını gör...
6.
bob norman ross, amerikalı ressam ve televizyoncu. 1995'te 53 yaşında hayatını kaybetmiştir.
hikayesi ilginç geldi bana. mutlu ağaçlar çizen, sakin ve mutlu görünen kıvırcık bob amcamız göründüğü gibi değilmiş. yine de ahh çocukluğum diyorum.
amerika birleşik devletleri'nden ressam ve televizyoncu bob norman ross, 29 ekim 1942 tarihinde dünyaya geldi. yarım saat içinde doğa resimleri yaptığı, uzun yıllar devam eden resim sevinci programıyla tanınmıştır.
14 yaşındayken babasının marangozhanesinde çalışırken sol işaret parmağının bir kısmını kaybetti ve okulundan da ayrıldı. 18 yaşında abd hava kuvvetlerine katıldı, uzman çavuş rütbesine yükseldi. bir dönem görevi için alaska'ya gitti ve burada doğanın güzelliğine hayran olarak resim çizmeye başladı. askerden emekli olduktan sonra kimseye sert davranmayacağına ve bağırmayacağına dair kendine söz verdi.
1970'lerde ressam bill alexander 'in geliştirdiği wet-on-wet painting tekniğini çok severek kullanmaya başladı. bu teknikte hem boyanın kendisi hem de tuval ıslaktı ve resimler çok daha hızlı bir şekilde bitirilebiliyordu. sürekli bill'in the magic of oil painting programını izlemekteydi. daha sonra onun himayesinde çalışmaya başladı ve resim sevinci programına ilham oldu.
1982'de walt ve annette kowalski bob ile tanıştı. çift ross'un tekniğini çok sevdi ve bir program yapması için tanıdıkları yapımcılarla görüştüler. ross'un programı beklenenden ciddi bir ilgi gördü. her gün yüzlerce mektup alıyordu ve çoğu zaman insanlar ona yaşadıkları şehir ve köylerin fotoğrafını yollayıp bir sonraki bölümde resmini çizmesini rica ediyordu. ross pbs kanalında program yaparken para almıyordu. çünkü bu kanal zaten devlet yardımı ve bağışlarla ayaktaydı. ross bu süreçte maddi zorluklar çekti. geçinmek için istemese de çizdiği resimleri satmaya başladı ama çizilen resimlerden gelen gelirin yarısını da kanala bağışlıyordu. program yaparken ücret almıyor ve kanala para bağışlıyordu. sonradan kendi adını taşıyan bob ross şirketini kurdu ve boyacılığı öğreten video kasetler, boya, fırça ve resim araç gereçleri satmaya başladı. ayrıca kitapları çıkmıştı. perma yaptırdığı kıvırcık saçları bir sembol haline gelmişti ve kendisi sonradan bu saç şeklinden bıksa da bu şekilde tanındığı için saçlarını değiştirmedi. dünyada popülaritesi artığı için birçok ülkeye ziyaretler gerçekleştirdi. ancak sağlığı da bu yıllar kötüleşmişti. ömrünün sonlarına doğru mtv 'de çıkmaya başlamıştı maaş alıyordu ve kurduğu şirket de iyi para kazanmaya başlamıştı ama ross'un sağlığı daha da kötüleşiyordu.
programlarında her resmin 3 versiyonunu çiziyordu. programdan önce ısınmak için bir versiyon, program sırasında bir tane ve programdan sonra bitiş jeneriğinde göstermek için bir versiyon oluyordu. hazırladığı televizyon programları hâlâ dünya genelinde yayımlanmaktadır. bugün şirketi hala faaliyette ve netflix'te yayınlanan bölümlerden para alıyor. ayrıca youtube'daki bob ross kanalı da şirket tarafından yönetiliyor. videoları birçok dile çevrildi ve birçok ülkede yayınlandı. ross bu yayınlardan hiçbir şey kazanmadı.
ressam, yakalandığı lenf bezi kanseri nedeniyle, 1995'te hayatını kaybetmiştir. ross'un ölümünden sonra, bob ross ınc.'in mülkiyeti kowalskis'e geçti. 3 kez evlenen ross'un 2 oğlu vardı. aile herhangi bir şekilde şirkette hak talep etmedi oğulları resimle ilgilenmedi. bob ross ailesi tarafından anılmadı.
hikayesi ilginç geldi bana. mutlu ağaçlar çizen, sakin ve mutlu görünen kıvırcık bob amcamız göründüğü gibi değilmiş. yine de ahh çocukluğum diyorum.
amerika birleşik devletleri'nden ressam ve televizyoncu bob norman ross, 29 ekim 1942 tarihinde dünyaya geldi. yarım saat içinde doğa resimleri yaptığı, uzun yıllar devam eden resim sevinci programıyla tanınmıştır.
14 yaşındayken babasının marangozhanesinde çalışırken sol işaret parmağının bir kısmını kaybetti ve okulundan da ayrıldı. 18 yaşında abd hava kuvvetlerine katıldı, uzman çavuş rütbesine yükseldi. bir dönem görevi için alaska'ya gitti ve burada doğanın güzelliğine hayran olarak resim çizmeye başladı. askerden emekli olduktan sonra kimseye sert davranmayacağına ve bağırmayacağına dair kendine söz verdi.
1970'lerde ressam bill alexander 'in geliştirdiği wet-on-wet painting tekniğini çok severek kullanmaya başladı. bu teknikte hem boyanın kendisi hem de tuval ıslaktı ve resimler çok daha hızlı bir şekilde bitirilebiliyordu. sürekli bill'in the magic of oil painting programını izlemekteydi. daha sonra onun himayesinde çalışmaya başladı ve resim sevinci programına ilham oldu.
1982'de walt ve annette kowalski bob ile tanıştı. çift ross'un tekniğini çok sevdi ve bir program yapması için tanıdıkları yapımcılarla görüştüler. ross'un programı beklenenden ciddi bir ilgi gördü. her gün yüzlerce mektup alıyordu ve çoğu zaman insanlar ona yaşadıkları şehir ve köylerin fotoğrafını yollayıp bir sonraki bölümde resmini çizmesini rica ediyordu. ross pbs kanalında program yaparken para almıyordu. çünkü bu kanal zaten devlet yardımı ve bağışlarla ayaktaydı. ross bu süreçte maddi zorluklar çekti. geçinmek için istemese de çizdiği resimleri satmaya başladı ama çizilen resimlerden gelen gelirin yarısını da kanala bağışlıyordu. program yaparken ücret almıyor ve kanala para bağışlıyordu. sonradan kendi adını taşıyan bob ross şirketini kurdu ve boyacılığı öğreten video kasetler, boya, fırça ve resim araç gereçleri satmaya başladı. ayrıca kitapları çıkmıştı. perma yaptırdığı kıvırcık saçları bir sembol haline gelmişti ve kendisi sonradan bu saç şeklinden bıksa da bu şekilde tanındığı için saçlarını değiştirmedi. dünyada popülaritesi artığı için birçok ülkeye ziyaretler gerçekleştirdi. ancak sağlığı da bu yıllar kötüleşmişti. ömrünün sonlarına doğru mtv 'de çıkmaya başlamıştı maaş alıyordu ve kurduğu şirket de iyi para kazanmaya başlamıştı ama ross'un sağlığı daha da kötüleşiyordu.
programlarında her resmin 3 versiyonunu çiziyordu. programdan önce ısınmak için bir versiyon, program sırasında bir tane ve programdan sonra bitiş jeneriğinde göstermek için bir versiyon oluyordu. hazırladığı televizyon programları hâlâ dünya genelinde yayımlanmaktadır. bugün şirketi hala faaliyette ve netflix'te yayınlanan bölümlerden para alıyor. ayrıca youtube'daki bob ross kanalı da şirket tarafından yönetiliyor. videoları birçok dile çevrildi ve birçok ülkede yayınlandı. ross bu yayınlardan hiçbir şey kazanmadı.
ressam, yakalandığı lenf bezi kanseri nedeniyle, 1995'te hayatını kaybetmiştir. ross'un ölümünden sonra, bob ross ınc.'in mülkiyeti kowalskis'e geçti. 3 kez evlenen ross'un 2 oğlu vardı. aile herhangi bir şekilde şirkette hak talep etmedi oğulları resimle ilgilenmedi. bob ross ailesi tarafından anılmadı.
devamını gör...
7.
askerde kara havacılık yapmış abimizdir.
artık orada ne gördüyse/yaşadıysa kendini resime doğaya manzaraya vermiştir.
artık orada ne gördüyse/yaşadıysa kendini resime doğaya manzaraya vermiştir.
devamını gör...
8.
deep note: aslında kıvırcık değildir. bigudi ile saçlarını kıvırcık hale getirir.
tüm 90'larda çocuk olanlar gibi onu trt2 de izleyerek geçti yıllarım nitekim ben de aynı mesleği icraa etmekteyim.
tüm 90'larda çocuk olanlar gibi onu trt2 de izleyerek geçti yıllarım nitekim ben de aynı mesleği icraa etmekteyim.
devamını gör...
9.
türkiye'de kendisini seslendiren sanatçı çetin özder'dir. kendisinin sesi ne kadar huzur veriyorsa çetin özder' in de bir o kadar aslına uygun şekilde huzur verir.
şuraya da bir kaç ağaççık yapalım...
ah evet... belki de bu ağaççığın üzerinde mor leylaklar vardır. çok siyah almaya gerek yok... evet işte böyle...
şuraya da bir kaç ağaççık yapalım...
ah evet... belki de bu ağaççığın üzerinde mor leylaklar vardır. çok siyah almaya gerek yok... evet işte böyle...
devamını gör...
10.
eeeevet. bana resim yapmayi sevdiren kisi. doga resimleri özellikle. eeevet. hala videolarini izlerim.
devamını gör...
11.
resimde gizemciliği bu adamla tanıdım. merak veren bir program yapıyordu.
devamını gör...
12.
trt 2'de yayınlanan programını izleyip resme ilgi duyan ve işi ilerleten pek çok kişi olmuştur, buna eminim ama ben onlardan olamadım. mesela iki dakika öncesine kadar anlamsız, resmin ahengini bozan eğri büğrü bir çizgiden çok güzel bir ağaç çıkıyordu çünkü. bildiğin sihirbazlık. üstelik bunu yaparken o inanılmaz rahat ve abartısız bir tavrı vardı.
karşınızdakinin bu kadar rahat yapıp da sizin bir o kadar zorlanıp da yapamadığınız bir şey varsa vazgeçmeniz gayet mantıklı aslında. oysaki başkaları gibi hiç zıtlaşmadım onunla, hiç "aha bu sefer resmi batırdı, toparlayamayacak" demedim; hep hayretler içinde seyrettim, hep takdir ettim. nasıl hayretler içindeysem artık bazen sıkılıyordum yine de ve kulağımı televizyona dayayıp dublajın altında belli belirsiz duyulan sesini dinliyordum. o da sakin bir sesti. öyle olunca tabii çeviri yapan kişinin doğru çeviri yaptığına ikna oluyordum çocuk aklımla ama eksik çeviriyor diye de arkasından ekliyordum. bazı sırlar var ve onlar bize verilmiyor diye düşünüyordum. benim öyle güzel resimler çizemememin bundan başka bir açıklaması yoktu nazarımda. kaç bölümdür onu izliyorum, şimdiye nasiplenmiş olmalıydım ne de olsa.
bu adamın yayınları bana terapi ile iç sıkıntısı arasında bir yerlerde hisler yaşattı hep. belki de can sıkıntısının zirve yaptığı zamanlarda denk gelip de izliyordum; ondan iç içe geçmiş olabilir duygularım.
karşınızdakinin bu kadar rahat yapıp da sizin bir o kadar zorlanıp da yapamadığınız bir şey varsa vazgeçmeniz gayet mantıklı aslında. oysaki başkaları gibi hiç zıtlaşmadım onunla, hiç "aha bu sefer resmi batırdı, toparlayamayacak" demedim; hep hayretler içinde seyrettim, hep takdir ettim. nasıl hayretler içindeysem artık bazen sıkılıyordum yine de ve kulağımı televizyona dayayıp dublajın altında belli belirsiz duyulan sesini dinliyordum. o da sakin bir sesti. öyle olunca tabii çeviri yapan kişinin doğru çeviri yaptığına ikna oluyordum çocuk aklımla ama eksik çeviriyor diye de arkasından ekliyordum. bazı sırlar var ve onlar bize verilmiyor diye düşünüyordum. benim öyle güzel resimler çizemememin bundan başka bir açıklaması yoktu nazarımda. kaç bölümdür onu izliyorum, şimdiye nasiplenmiş olmalıydım ne de olsa.
bu adamın yayınları bana terapi ile iç sıkıntısı arasında bir yerlerde hisler yaşattı hep. belki de can sıkıntısının zirve yaptığı zamanlarda denk gelip de izliyordum; ondan iç içe geçmiş olabilir duygularım.
devamını gör...
13.
alaska'da geçirdiği yılların özlemini neredeyse her videosunda dile getiren hatta bu yüzden manzara resimlerine bu kadar düşkün olduğunu düşündüğüm harikulade ressamdır.
yarım saatte yaptığı resmin yarısını 3 saatte yapabilmiştim. wet on wet bana zor geliyor, yağlıboyanın kuruması da günler alıyor.. yarım kaldı.
yarım saatte yaptığı resmin yarısını 3 saatte yapabilmiştim. wet on wet bana zor geliyor, yağlıboyanın kuruması da günler alıyor.. yarım kaldı.
devamını gör...
14.
30 dakikadan kısa süre içerisinde yaptığı manzara resimleriyle izleyicide hayranlık uyandıran ressam.
tuvalinin başına geçer, boy boy fırçaları, tüp tüp boyaları ile şuraya bir ağaç, buraya bir göl, oraya da bir köpek, diğer tarafa da pembe panjuru olan mutlu ve huzurlu bir ev çizerdi.
tuvalinin başına geçer, boy boy fırçaları, tüp tüp boyaları ile şuraya bir ağaç, buraya bir göl, oraya da bir köpek, diğer tarafa da pembe panjuru olan mutlu ve huzurlu bir ev çizerdi.
devamını gör...
15.
bence her kadının hayali barzo tipler yerine böyle bir adam olmalıdır. ya abi yada dede ne dersen de hihihi.
devamını gör...
16.
gerçek adı bob ross'tur. resimden nefret etmeme rağmen tv karşısına oturup da izlediğim çok olmuştur. kendisi 29 ekim 1942 doğumlu, 4 temmuz 1995'te kanserden ölmüştür.
devamını gör...
17.
devamını gör...
18.
kendisini taklit ederek ilk yağlıboya resmimi yaptığım ressamdır kendileri. devamını getiremedim bir türlü ama bu başlık belki de bir işarettir
devamını gör...
19.
pek çoğumuza van dyke kahverengisi, titanium beyazı gibi terimleri bizzat öğreten şirin mi şirin, müthiş ressam. bir yelpaze fırça yardımıyla harika ağaçlar yaratması 10 sn, bir spatulayla kulübeler yapması 1 dk sürerdi. bir de ordan burdan bulduğu sakat, evsiz hayvanları sahiplenirdi. hatta yavru kargasını birkaç defa stüdyosuna getirmiştir. 90lı yılların çocukluğunda pazar günlerinin en sıcak hatıralarındandır. (bkz: ey gidi günler)
devamını gör...
20.
(bkz: bob ross)
"şuraya da küçük sevimli ağaçlar yerleştirelim." gibi tatlı cümleleriyle resim yapmasını zevkle izlememizi sağlardı.
"şuraya da küçük sevimli ağaçlar yerleştirelim." gibi tatlı cümleleriyle resim yapmasını zevkle izlememizi sağlardı.
devamını gör...