boleyn kızı (film)

philippa gregory'nin aynı adlı romanından uyarlanan film. başrollerinde scarlett johansson, natalie portman ve eric bana var. iktidar ve güç için hırslarına yenilip sonunu hazırlayan anne boleyn karakteri daha öne çıkarılabilirdi biraz geride kalmış ve geçiştirilmiş. natalie portman güzel oynamış ama derine inilmediği için fark edilmiyor bence. onun dışında ortalama bir filmdi diyebilirim.

tarihi kurgu olarak kabul ederseniz filmi izlenelibilir gayet keyifli. nasıl ki muhteşem yüzyıl'ı izleyerek hürrem haticeyi dövdü diyemiyorsak bu filmde aynı ayardadır. özün sözü aradaki boşlukları doldurmanın az biraz ötesine kayan bir senaryo. yani mary gerçekten erkek çocuk doğuracak ve henry burnunu kıvıracak pek mümkün değil.ama hürrem haticeyi döverken zevk köşe olduk mu olduk.

filmde mesela anne boleyn'ın çırpınışları hırsı hızlı ama güzel anlatılıyor ve sonuç olarak anne boleyn'in insanlığı önplana çıkıyor. gözlemlediğim ve karar verdiğim kadarıyla alison weir'in tarihçi yanı daha kuvvetli. ondan alison weir'in tudor queens serisini okuma kararı aldım gregory'den öte. çünkü karakterleri ve o dönemi daha iyi anlayabilmek istiyorum. tabii weir yerine gider gerçek tarih kitabı da alabilirsiniz ama ne düz tarihi kitabı okuyayım ne de fantezi okuyayım diyorsanız güzel bir seçim. boleyn kızı filmi de dediğim gibi izlemenizi tavsiye edebileceğim çıtır çerez bir film. ayrı kulvarlar nihayetinde.

başrollerini scarlett johansson, natalie portman ve eric bana'ın paylaştığı 2008 yapımı, "abi ben şimdi ne izledim ya?" filmidir. şoktayım gerçekten. bir de tarihi bir olayı anlatmış olması iyice artırıyor etkisini.

anne ve mary bovelyn adlı iki kız kardeşin, erkek çocuğu olmayan kralın metresi olmak için verdikleri mücadeleyi ve bir o kadar ilginç olaylar silsilesini anlatıyor.

mary evli. bu yüzden kızların babası anne'i kralın metresi yapmak istiyor. ama ilk karşılaşmada anne kralı sinirlendirdiği için ve kral mary'yi beğendiği için kocasından ayırıp saraya götürüyor. daha doğrusu cümbür cemaat gidiyorlar saraya. mary'nin gerçekten de oğlu oluyor ama bu sırada kralımız gönlünü anne'e kaptırdığı için mary'yi hiç umursamıyor. önce mary'yi saraydan gönderiyorlar sonra da esas kraliçeyi gönderiyorlar. ama tabii bu o kadar da kolay olmuyor. adam sırf anne için papa'yı karşısına alıp ingiltere'nin mezhebini falan değiştiriyor. sonra anne kraliçe oluyor ama artık kral ona olan ilgisini de kaybediyor. ah boys..

neyse işte en son bir düzine daha entrika dönüyor ve anne idam ediliyor. ülkeyi de kralın anne'den olma kızı elizabeth yönetiyor.

berbat anlattığımın farkındayım ama hâlâ şoktayım.