büyükçekmece savcısı

memelektin çivisi çıkmış kan gövdeyi götürürken büyükçekmecede cesur bir savcı çıktı ve 2400 yıllık devlet geleneğini,başıboş adi şerefsiz kansız insan müsvestelerine gösterdi. makamında tehdit edilmesine karşın yılmadı bebek katili eli kanlı şerefsizleri deşifre etti. alnından öpmek gerekiyor bu savcının. ayağına taş değmesin. demekki memlekette 3,5 tane cesur namuslu savcı çıksa büyük bir reform hareketi izleyeceğiz.

2400 senelik devlet geleneği diyince patlattım kahkahayı. mısırlımısın?
islamdan önce yazılmış hiçbişeyin yok.
yunanlı ve italyanlar bile bu kadar uzun konuşamaz.
bizim devletin 20 senelik geleneği bile yoktur. her iktidara gelen tüm kurumların isimlerini değiştirip durur.

gelenek dediğin şey, alışılagelmiş durumu ifade eder. yani örneğin simit bizans yiyeceğidir. türkler 1453’te istanbul’u aldığı vakit simiti alıp susam ekleyerek türk kültürü haline getirdi. şimdi, gelenek farklı kültür farklı. bundan iki bin yıl evvel türkler x bir medeniyetten bir ürün veya örnek almışlarsa ve de bu dokunulmadan bugüne gelmişse, gelenektir. önce gelenek nedir, kültür nedir bilmek gerekiyor.

elbette iki bin yıllık türk geleneği de vardır, kültürü de. sen, kurum adı değiştirmeyi gelenekten sayıyorsan, senin problemin.

türkiye'de değil 3-5 savcı tüm cumhuriyet savcıları topyekûn harekete geçse yine reform hareketi gorememezsin kardeşim. bizim gibi yolsuzluğu, hırsızlığı, sahtekarlığı, kolay yoldan para kazanmayı şiar edinmiş ülkelerde halk desteği olmadan hiçbir savcı kılını kipirdatmaz, kipirdatamaz. bir sürü örnek var önümüzde. ilk aklıma gelen süleyman soylu'ya isnat edilen suçlar. sedat peker ayrı anlattı ismini hatirlamadigim biri ayrı anlattı. ne oldu, hangi savcı üzerine gitti olayın. gidemedi. neden? çünkü savcı yalnız kalacağını bildiğinden hiçbir şey yapamadı. şayet halk desteğini ucundan bile olsa azıcık görseydi o zaman soylu ve onun gibilerin defterini dürerdi.
ayrıca bakınız temiz eller

bir savcının (üstelik mağdur kendisiyken) işinin gereğini yapmış olmasını bile, olağan dışı cesaret olarak görüp kahramanlaştırma evresindeyiz. üzücü olan bu. savcıyı adliyedeki odasında tehdit etmeye cüret edebilecek kişi ve güçler niye var, nasıl olabildiler, bu aşamaya nasıl geldik unuttuk. bunlardan birkaçı yakalandı diye sevinç naraları atıyoruz. üstelik süreç tamamlanmadı.. belki üç beş ay sonra "eski hamam eski tas" ortama yeniden dönülüp her şey unutturulacak. daha önce benzeri durumlarda çok gördüğümüz gibi.. (bu sefer farklı olacağına dair bir veri ve gerekçe de yok çünkü.)

adam kere adamdır. allah yar ve yardımcısı olsun.

sanırım siz ülkenin kocaman bir tımarhaneye döndüğünün farkında değilsiniz ve savcı tehdit eden, öldüren, hakime para vermeye çalışanlar da hayal diye düşünüyorsunuz. tabii ki işini doğru yapanı takdir edeceğiz ki böyle insanlar yaptıklarının bir karşılığı olduğunu hissedecekler. bu ülkede tehdit edilmesine rağmen işini hakkıyla yapabilecek çok az insan kaldı; bırakın da adama teşekkür edelim. o olmasaydı küçücük bebekler ölmeye devam edecekti. altından kimbilir daha neler çıkacak hep birlikte göreceğiz.