yazar: voltaire
basım yılı: 1759
almanya'da bir şatoda yaşayan candide, avrupa'yı, asya'yı, afrika'yı deneyimler ve hayata dair o zamana kadar geliştirdiği birçok düşünsel kurgu, çökmeye başlar. şatonun penceresinden dışarıdaki hayatı gözlemlerken son derece iyimser olan candide, yaşamın acı gerçekleriyle karşılaşınca hayal kırıklığı yaşar. voltaire bu eserinde, okuyucuyu bir ikileme sürükler, gerçek mi, düşündüklerimiz mi?
basım yılı: 1759
almanya'da bir şatoda yaşayan candide, avrupa'yı, asya'yı, afrika'yı deneyimler ve hayata dair o zamana kadar geliştirdiği birçok düşünsel kurgu, çökmeye başlar. şatonun penceresinden dışarıdaki hayatı gözlemlerken son derece iyimser olan candide, yaşamın acı gerçekleriyle karşılaşınca hayal kırıklığı yaşar. voltaire bu eserinde, okuyucuyu bir ikileme sürükler, gerçek mi, düşündüklerimiz mi?
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "ericcartman" tarafından 01.12.2020 01:45 tarihinde açılmıştır.
1.
bir günde rahatlıkla bitebilecek bir kitap ama bence kafanın rahat olması gerek kitabı okurken. tekrar okumak istediğim sayılı kitaplardan biri. kitaptan iyiyi almak istersen iyiyi, kötüyü almak istersen kötüyü (yani mesajı) verebilen bir kitap bence. seçim okuyan kişiye kalmış.
devamını gör...
2.
başımıza gelen her kötü olaya bu da geçer ya hu dememeyi bardağın çok az bir kısmı doluysa onu görmeyi değil de boş olan çoğunluğu görmeyi yani kısaca iyimser olmanın hayata ne olursa olsun iyimser bakmanın çok da madah bir şey olmadığını anlatıyor voltaire candide ya da iyimserlikte yapılacak en iyi işin de dünyanın düzenini değiştirmeye ya da olmuşların en iyisi olduğuna inanmaya kendini zorlamaktansa kendini işine gücüne vermeyi salık veriyor kitabın sonunda bir türk tevekkülüyle ya da doğu mistisizmiyle olan olur sen iyimserliği kötümserliği yaşamı anlamayı bırak kendi derdine işine gücüne bak diyor başkalarının ne yaptığı ne durumda olduğu ile ilgilenmeden biraz bencilce vurdumduymaz bir sonuç çıkardım martin karakteri gibi ama bence voltaire de kitaptaki gibi o kadar çalkantılı bir hayattan sonra trakyada ki bir köye çiftliğe sakin sulara limana çekilmenin olgunluk zamanlarında da olsa en doğrusu olduğunu kabullenmiş aşkında felsefeninde servetinde bir dünya telaşı olduğunu en iyisinin toprağı ve zamanı ekmek olduğunu anlamış gibi geldi bana
devamını gör...
