1.
casio computer co. ltd.
1946 yılında tokyo'da kurulan ve 1957'de dünyanın ilk tamamen elektrikle çalışan hesap makinesini piyasaya süren japon çokuluslu şirket..
1946 yılında tokyo'da kurulan ve 1957'de dünyanın ilk tamamen elektrikle çalışan hesap makinesini piyasaya süren japon çokuluslu şirket..
devamını gör...
2.
hesap makinalarını kullanmak mühendislik tecrübesi gerektirir.
örneğin; iş gereği kullandığım makinasındaki sol ve sağda bulunan 8x7 fonsikyon çentiklerine el çarparsa, bazen gün sonunu sıfırları yutarak çıkartabiliyor. sonra tekrar hesaplamak zorunda kalabilrsiniz*
örneğin; iş gereği kullandığım makinasındaki sol ve sağda bulunan 8x7 fonsikyon çentiklerine el çarparsa, bazen gün sonunu sıfırları yutarak çıkartabiliyor. sonra tekrar hesaplamak zorunda kalabilrsiniz*
devamını gör...
3.
4.
kendine saygısı olan her mühendislik öğrencisinin elinde bulunması gereken hesap makinesi markası.
devamını gör...
5.
g-shock modellerini çok seviyorum gayet sağlam ve kullanışlılar, arabamı satıp iki tane almayı düşünüyorum evet.
devamını gör...
6.
bir neslin kolunda dolaşmış efsane saat markasıdır.
küçükken ışığıyla felaket oynardım.
küçükken ışığıyla felaket oynardım.
devamını gör...
7.
''g shock'' serisini zamanında almak istediğim ama çok pahalı olduğu için alamadığım, güzel saatler üreten bir saat marrkasıdır.
şimdi daha da pahalılaşmıştır, artık hiç alamam.
şimdi daha da pahalılaşmıştır, artık hiç alamam.
devamını gör...
8.
g-shock adı verilen su, darbe, çamur ve ekstrem koşullara dayanıklı bayağı teknolojik saatler üretir. gps, barometre, termometre, radyo kontrollü modelleri vardır. (bkz: tanım mahlas uyumu)
devamını gör...
9.
bir dönem türkiye’yi kasıp kavuran asker saati olarak adı çıkmış; yanmaz yapışmaz, su geçirmez, pili bitmez, sesi çıkmaz güzeller güzeli saattir.
kişisel tarihimde, özellikle matematik ve tarih derslerinde oynadığı rolle hayatıma renk katmış olan bu saat unutulmaz saatlerimden biridir. daha sonra çok daha teknolojik, çok daha şık, çok daha dayanıklı ve pahalı saatlerim olsa da hiçbiri onun yerini tutamadı.
lise yıllarında sadece ingilizce ve edebiyat derslerinde başarılı olduğum için hocalarını sevmediğim derslerde kendime ait bir meşgale bulmam gerekiyordu ve casio tam da bu anda bir oyun aleti olarak imdada yetişti. kurgulanan oyun gayet basit ama eğlenceli bir oyundu.
ön hazırlık için önce bir fikstür hazırlamak gerekiyordu. 34 haftalık fikstür o an ligde olan takımlar göz önünde bulundurularak hazırlandıktan sonra sıra maçlara geliyordu ki casio’nun rolünün başladığı yer de burasıydı. oyun şöyle idi:
kronometreyi açıp odak noktamız olarak salise göstergesini alıyoruz. sonra rastgele bir anda durdurup salise göstergesindeki ibareyi maç sonucu olarak alıyoruz.
bu görsele göre maçı deplasman takımının 3-4’lük skorla kazandığını görüyoruz. hemen fikstüre kaydedip sonraki maça geçiyoruz. bir ders içinde 4 hafta bitirilebilir.
bu oyunun en sıkıntılı yanı sürekli dit dit diye çıkan başlatma ve durdurma sesiydi. bu ses lise yıllarının en unutmaz dayak anılarından birine neden olarak da tarihin tozlu sayfalarında yerini almıştır.
hangisi olduğunu hatırlamadığım bir derste bir arkadaşım bu oyunu oynarken yakalanır, kendisi ile birlikte suç aleti olarak harita metod defterden koparılmış kareli bir defter ve casio saat de ele geçirilir. olayın toplumsal etkisinin farkına varan öğretmen arkadaşıma 10 kusurlu hareketten 10’unu da yapar. ancak o esnada hiçbir suçu günahı olmayan sıra arkadaşı da dayak yer. bir şey yapmadığını söyleyen arkadaşımıza hoca şöyle bir ibretlik karşılık verir:
“ seyircisiz maç mı olur lan!!”
kişisel tarihimde, özellikle matematik ve tarih derslerinde oynadığı rolle hayatıma renk katmış olan bu saat unutulmaz saatlerimden biridir. daha sonra çok daha teknolojik, çok daha şık, çok daha dayanıklı ve pahalı saatlerim olsa da hiçbiri onun yerini tutamadı.
lise yıllarında sadece ingilizce ve edebiyat derslerinde başarılı olduğum için hocalarını sevmediğim derslerde kendime ait bir meşgale bulmam gerekiyordu ve casio tam da bu anda bir oyun aleti olarak imdada yetişti. kurgulanan oyun gayet basit ama eğlenceli bir oyundu.
ön hazırlık için önce bir fikstür hazırlamak gerekiyordu. 34 haftalık fikstür o an ligde olan takımlar göz önünde bulundurularak hazırlandıktan sonra sıra maçlara geliyordu ki casio’nun rolünün başladığı yer de burasıydı. oyun şöyle idi:
kronometreyi açıp odak noktamız olarak salise göstergesini alıyoruz. sonra rastgele bir anda durdurup salise göstergesindeki ibareyi maç sonucu olarak alıyoruz.
bu görsele göre maçı deplasman takımının 3-4’lük skorla kazandığını görüyoruz. hemen fikstüre kaydedip sonraki maça geçiyoruz. bir ders içinde 4 hafta bitirilebilir.
bu oyunun en sıkıntılı yanı sürekli dit dit diye çıkan başlatma ve durdurma sesiydi. bu ses lise yıllarının en unutmaz dayak anılarından birine neden olarak da tarihin tozlu sayfalarında yerini almıştır.
hangisi olduğunu hatırlamadığım bir derste bir arkadaşım bu oyunu oynarken yakalanır, kendisi ile birlikte suç aleti olarak harita metod defterden koparılmış kareli bir defter ve casio saat de ele geçirilir. olayın toplumsal etkisinin farkına varan öğretmen arkadaşıma 10 kusurlu hareketten 10’unu da yapar. ancak o esnada hiçbir suçu günahı olmayan sıra arkadaşı da dayak yer. bir şey yapmadığını söyleyen arkadaşımıza hoca şöyle bir ibretlik karşılık verir:
“ seyircisiz maç mı olur lan!!”
devamını gör...
10.
çok kaliteli saatleri var uzun yıllar kullanılır
devamını gör...
11.
hem şık , hem ekonomik hem de çok çok kaliteli olan tipik japon harikası.
80'lerdeki atarili saatleri, f91 asker saati, data bank saatlerin hala daha çok büyük bir hayran kitlesi mevcuttur.
80'lerdeki atarili saatleri, f91 asker saati, data bank saatlerin hala daha çok büyük bir hayran kitlesi mevcuttur.
devamını gör...
12.
13.