cezaevinden çıkıp sevgilisine kızgın yağ döken adamın cezasının istinaftan dönmesi

adaletinize tüküreyim.(bkz: bıhtım yav)

buradan

önemli olan şey dökülen yağ sonrası yüzde kalabilecek yara izi değil, o kadının yaşadığı travma, çektiği acı, güvensizlik hissi...
çıldıracağım artık şu ülkede, saçma salak detaylara dayanarak ceza indirimi falan vermeye çalışıyorlar. bu ülkede tecavüz ettiği kadın tecavüze uğrarken bağırmadı diye suçluya indirim uygulandı ya! şimdi de yüzünde kalıcı iz bırakmış mı bilinmediği için ceza istinaftan geri dönüyor. o kadar sinirliyim ki. hepiniz belanızı bulursunuz umarım. şerefsizler.

şaşırtmayan haber. daha dün ezgi mola'ya tecavüzcüye tecavüzcü dedi diye dava açıldı ülkede. sadece derin bir üzüntü var artık içimde. kadın, erkek, çocuk, hayvan fark etmez öldürülen, tecavüze uğrayan, dövülen, sakat bırakılan herkesin üzüntüsünü kalbimde taşıyorum. yaşamaktan, nefes almaktan utanır hale geldim.

karar yerel mahkemenin tekrar incelemesi için geri gönderilmiş. adli tıptan çıkan rapora göre tekrar karar verilecek. dava sürüyor yani. adama hiç ceza vermeyeceklermiş gibi davranmayın. hak ettiği cezayı alacaktır.

yapılan suçun sonucunda ortaya çıkan zarara göre ceza vermek ne kadar saçma. birine ateş ettiğinizde ölmezse cezanız daha az oluyor ama sizin amacınız onu öldürmekti. kötü bir nişancı olduğunuz için daha az ceza aldınız.

buradan çıkan sonuç ne? bir insanın yüzüne kızgın yağ dökebilirsiniz, sadece yara izi kalmamasına özen gösterin.

bakalım önümüzdeki zamanda ne gibi iğrençlikler bekliyor bizi. sırf bu yüzden artık daha kötüsü olamaz demeyi bıraktık. çünkü her zaman bizi bekleyen çok daha kötü şeyler olduğuna eminiz.

her çirkinliğe bir kılıf buluyorsunuz şu çalışan kafanızı adalet için harcarsanız keşke.

''birini yaralamakla öldürmek aynı şekilde cezalandırılmalı'' diyenleri görmemizi sağlayan başlık. türkiyedeki adalet sistemi kötüyse bunun sebebi karar verenlerin de bu şekilde saçma düşünmeleridir. suçun tanımı bellidir, cezası bellidir. yapılan eylem hangi suça giriyorsa o şekilde ceza alır. mesele de zaten yapılan eylemi bir suça dayandırmaktan geçer. tecavüz olaylarında rıza dışı birliktelik diyorlar ya hani rıza dışı olunca da bazı emareler göstermesi gerekiyor. misal; kadın adamın evine kendi başına gitmiş, tüm kıyafetlerini kendi başına çıkartmış, evden tek ses gürültü duyulmamış, herhangi bir zorla ilişkiye dair vücudunda iz yok ama kadın ''bu adam bana tecevüz etti'' diyor. sosyal medya bu kadına inanıp adamı asacak andavallarla dolu işte. kim hikayesini iyi pazarlıyorsa haklı olan o gibi duruyor ama delil denen şeye hikayeler dahil değil.

bu olayda adamın yaptığı eylem cezayı gerektirecek bir eylem bundan kimsenin şüphesi yok. birini öldürmek, kalıcı hasar vermek ve basit yaralamak üç farklı suçtur ve uygulanan ceza da buna bağlı olarak değişir. haliyle kalıcı bir iz olması başka ceza, olmaması başka ceza gerektirir. istinafta buna karar verilsin diyor zaten.

neymiş kötü nişancı olduğundan az ceza almış, yaralayıp bırakacak kadar iyi bir nişancı belki ne biliyorsun.

mağdurda kalıcı bir engel bırakmış mı önce bunu tespit ettir diyor istinaf. çünkü tespit ettirilmezse birinin yüzünü tırnaklayanla birinin yüzüne kızgın yağ döken aynı cezayı alabilir. yasada da yüzde sabit iz bırakmak, duyu kaybına yol açmak cezayı artırıcı şeyler.

iz kaldığı halde daha az ceza aldıysa mahkeme bunu düzeltecek. aile bakanlığı dava sürerken bunu talep etmediyse neden müdahil olmuş o da ayrı ilginç.

bu arada kübra; önce şikayetini geri çekmiş ben yalan söyledim beni o yaralamadı itişirken oldu demiş. mahkeme başkanı delirmiş bu beyan değişikliğine.



sonra duruma uyan kararı verdiklerinde bu defa da kübra: bırakın onu! bu kararı tanımıyorum diye haykırarak tutuklu sanığa sarılmaya çalışmış efenim duruşmada. buradan kübra'nın ferdi kaza sigortası var mıymış ona bir bakılmalı bence lan. mahkemeye sabırlar diliyorum şu ana kadar tam 3 defa beyan değiştiren bir mağdur var olayda. kaldı ki mahkeme aşamasında şikayetten bir defa vazgeçtiğinde onun dönüşü yoktur.

önce şöyle demiştim ya o yalandı; sonra o yalan dediğim beyan var ya hahh aslında yalandı; şimdi bu dediğim doğru diyor falan...nasıl olacak ki mağdurun her bir beyanını aynı derecede önemli kabul etmek zorundayken mahkeme. bu kişi hakkında suç duyurusu bile yapmamışlar adaleti yanıltmaktan.

hak ettiği cezayı fln almayacaktır. birilerinin köylüsü/yiğeni olmanın dışında bir vasfı olmayan insanların hukuk bildiğini düşünecek kadar saf değilsinizdir umarım.

birini yüksek bir yerden itip öldürmeye çalışmanıza rağmen, eğer kişi ölmezse iten kişinin eyleminin değiştiğini anlıyorum bu karardan

kriter iz bırakıp bırakmaması mıdır? işkenceyi planlamış hazırlık yapmış gerçekleştirmiş. yaşatılan travmanın, stresin, psikolojik şiddetin sonraki yaşamında karşısında çıkacak hastalıklara zemin oluşturmayacağının garantisi var mı?

belasını bulmuş ülkenin, belasını bulmuş bireyleriyiz.

belasını bulmuş ülkenin, belasını bulmuş bireyleriyiz.

kendi evlatlarına değil yağ dökmek arabalarını çizseler bu ipneler daha çok ceza verir. adalet anlayışınıza sokayım.

müsilajın marmara denizi'ni aşıp, yönetimi ve halkıyla tüm ülkeyi kapladığını gösteren olaylardan biri.

aç susuz bırakıp ölüme terkedilmesi gereken adamı halkın içine geri salmış türk yargısının eseridir.

(bkz: akp döneminde gerçekleşmiştir)

bazı kişiler tarafından normalleştirilen durum. asla normal değil ve olmayacak. bir canlıya herhangi bir şekilde zarar vermek normal değil! artık böyle şeylere daha caydırıcı cezalar verilmeli. şiddeti normalleştirenler çok istiyorlarsa kendileri yaşasınlar...