çirkinlerin başrolde oynadığı aşk filmi olmaması

genel izlenim bakımından çirkin sayılabilecek erkek ve kadının başrol oynadığı bir aşk filminin çekilmemiş olmasıdır.

çoğu filmde çirkinler, obezite sorunu olan kişiler başroldeki yakışıklı ve güzel karakterin yancısı durumunda önemsiz kişilerdir. bu kişilerin aşkı da önemsizdir.

peki aşık olmak sadece yakışıklı ve güzel kişilere yakışan bir şey midir? izleyici kitlesi içinde çirkin olarak nitelendirilecek ya da kendisini çirkin olarak nitelendiren insanlar önemli bir yer tutmaktadır. bu kişiler böyle filmler karşısında nasıl hissediyor acaba?

hala aşk filmi izleyenlerin olmasıdan daha ilginç olmayan durum.

ilyas salman'ın fakir milyoner ve çirkinler de sever gibi filmlerle bozduğu genelleme.

(bkz: the notebook)

filmin yönetmeni çok yakışıklı olmayan bi başrol istediği için ryan gosling abimizi uygun görmüş. belli ki güzellik algıları bizimki gibin deel.

(bkz: çiçek abbas)

(bkz: ağır roman)

şişman bir birey şişman bir başrolün yerine kendini koyup kendisine aşık olacağına inanacak olsa bunu zaten kendi hayatında bizzat yaşardı. yaşayamadığı için o hayalin yerine kendini koyup duygusal olarak rahatlıyor insan.

bu aşk filmlerinde olmuyor ben de ama geçen the good doctor izliyorum. başrolde otistik bir cerrahi asistanı var. tamam bu dizi ama çocuk otistik olduğu için saplantılı. güvenlik noktasından bıçak çalıp havalimanında koştu peşinden de güvenlikler tabi.

bir an düşündüm. ben doktor olsam bunu yapmazdım çünkü yeni polis olmuş biri ben kaçarken headshot alabilirdi. ya da yapılan müdahale sonucu çocuk ölseydi sülalen gelse tazminatı ödeyemezdin.

çok güzel kızın bana aşık olduğu bir masalda kendimi hayal etmek yerine o çocuğu kurtarmak için hayatını ortaya koyan cerrahın kahramanlığına imrendim.

işte sanatın güzelliği de bu. çocuk otistik ve otistik olduğu için obsesif. adam bana bunu bile satmayı başardı helal olsun.

güzeli oynatırlar, çirkini söyletirler.
(bkz: fidayda)