1.
babam tıraş olurken yanına gittiğimde, tıraş köpüğünü yüzünüze sürmesi.
devamını gör...
2.
çok severdim dedemi. o da beni çok severdi, çok yakın otururduk. öğleden sonra bize gelir, beni alırdı. dışarı çıkardık. o zamanlar dereboyu caddesi ya da ortaköy sahilin şimdiki popülaritesi yok. ortaköylülerindi. sahildeki kahvelerde gider, oralet içerdik. parkta oynardık. elimden sıkı sıkı tutardı. veremdi dedeciğim. hastalığı iyice ağırlaşınca, istanbul'dan taşınıp, bol yeşillikli köyümüze taşınmaya karar verdiler. içimden bir parça koptu sanki. kısa süre sonra durumu ağırlaştı, istanbul'a hastahaneye yatırıldı. gece telefon geldi. babamın o anki yıkılışı, gözümün önünden hiç gitmiyor. babamın üzülmesine mi daha çok üzüldüm, dedemi kaybetmemize mi hala karar veremiyorum.
devamını gör...
3.
televizyonda michael jackson'ın öldüğü haberinin verilmesi.
o zamanlar farkında değildim tabii, neyi ve kimi kaybettiğimizin... çok sonra anladım.
o zamanlar farkında değildim tabii, neyi ve kimi kaybettiğimizin... çok sonra anladım.
devamını gör...
4.
ilkokula başladığımızda sınıfımızda bir öğrenci vardı. sarıya çalan kumral saçları, koyu yeşil gözleri, pembe beyaz ten rengiyle başka bir dünyadan gelmiş gibiydi. şöyle bir bakınca bile belliydi farklı oluşu. hiç konuşmazdı. okumayı yazmayı öğrendiğimiz dönemde bile o kadar az duyardık ki sesini, nasıl bir ses tonu vardı, onu bile hatırlamıyorum. ailesi makedonya'dan gelmişti. öyle yıllar yılı öncesinde değil, bir kaç yıl önce çocukları anavatanlarında okula gitsin diye gelmişlerdi. boy boydu çocuklar, en büyük de bizim sınıf arkadaşımızdı. çocukların hiçbiri doğru düzgün türkçe konuşmaz, anneleri ise ağır bir şiveyle konuşurdu, babalarını ise hiç görmedim. aynı sitenin farklı iki uçtaki binasında birimiz en üst katta birimiz ikinci katında otururduk. bazen evde ders çalışmaktan canım sıkılır, babamı ikna edip kendimi dışarı çıkartırdım. her çıktığımda da babama arkadaşımı çağırmak istediğimi söylerdim. fakat yanımda babamın olduğunu gören arkadaşım dışarı gelmek istemezdi. babamdan ve diğer erkeklerden bir korkusu vardı ve maalesef bunu fark etmiştim. bir gün babama benimle aşağı gelmemesini, bana balkondan bakmasını istediğimi, asla gözünün önünden kaybolmayacağımı söyleyip dışarı çıktım. koşa koşa arkadaşımın binasının önünden bağırarak arkadaşımı çağırdım. tek başıma olduğumu görünce önce eliyle pencereden 5 yaptı, sonra koşarak merdivenlerden indiğini gördüm. apartmandan çıktığı gibi boynuma sarılıp ağlamaya başladı. kesinlikle ne olduğunu anlayamadım, o da anlatmadı. o gün çok güzel birlikte bahçede oynayıp eğlendik. ertesi gün küçük bir kamyonet gelip bir iki parça eşyasıyla birlikte götürdü arkadaşımı. pat diye bir anda taşınıverdiler. öylece arkalarından bakakaldım.
bana pencereden heyecanla elini gösterdiği o sahneyi unutamıyorum. o utangaç tebessümü, sakinliği ve suskunluğu, anlatamadığı her şeyiyle kalbimde özel bir yeri var kendisinin.
bana pencereden heyecanla elini gösterdiği o sahneyi unutamıyorum. o utangaç tebessümü, sakinliği ve suskunluğu, anlatamadığı her şeyiyle kalbimde özel bir yeri var kendisinin.
devamını gör...