#televizyon dizileri #popüler diziler #final yapan diziler
aksiyon / suç / yerli
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

1 kaç sene içerisinde unutulur . tarihe geçecek bir özelliği yoktur. aile teması ile işlenen ama aile içinde tek bir tane doğru düzgün insan olmadığı yapımdır. ilk sezon bende izledim ama rahatsız olduğum için sonra ki sezonlara bakmadım bile.
devamını gör...
geri kalmış, kanundan nizamdan bihaber toplumlarda , yaşam şekline paralellik arzeden olguların sahiplenilmesi durumu .
ekranda vişne suyuna alkol muamelesi yapıp buzlayan kafanın, sokak ortasında patır patır adam öldürülmesine hiiç ses çıkarmaması, balık baştan kokar tezini de doğrular nitelikte bir durum.
devamını gör...
yıllardır süregelen, adeta çöplüpü andıran kalitesiz türk tv dizisi piyasasının bir ürünü olan dizi.

çevremde ne kadar, arabeskvari, cehalete ve şiddete övgü yağdıran, bilimden, sanattan yoksun basmakalıp düşüncelerin içerisinde boğulan niteliksiz insan var ise bu diziyi izliyor. ve bu bile izlememem için yeterli bir sebep.

kollarını çukur simgesinin dövmeleriyle dolduran, oturduğu gecekondunun kapısına sprey boya ile çukurun simgesini çizen, fanatik çukur müptelası olan teyzemin oğlu varoş kuzenimle yarım saat bile izlemeye dayanamadım bu diziyi. bu diziye maruz kaldığım süre boyunca içerisinde barındırdığı mantıksızlıkları ve saçmalıkları dile getirdikçe kudurttum asalağı.
devamını gör...
neden izlediğimi kendime izah edemediğim dizi. çok saçma, yamaç adında bir yeni yetme mafyanın koruma ordusunun içine tek başına dalıyor ve hepsini telef ediyor. eee bu kadar kolaysa bize ileriki bölümlerde ne izletecekler? demek ki yamaç'ın tek başına bitiremeyeceği mafya yok. hem de üç beş dakika içinde. bir de yamaç'ın üzülmelerinde, sevinmelerinde, kızmalarında,şaşırmalarında ve delirmelerindeki abartıyı çok itici buluyorum.
devamını gör...
oğlum izliyoruz işte bu tantana neden. seviyoruz yanar döner işleri

türk dizi piyasasında rtük den en fazla cezayı almış, şuan açık ara önde olan ay yapıma ait içerik
devamını gör...
iyiden iyiye saçı başı dağıtan dizi. ya da artık eskisi gibi ilgi odağı olma hususunda yerinde sayıyor. bir gün bir baktım selim koçovalı yazıyor mezar taşında. aa... başka bir gün baktım sanırım amcaları çıkagelmiş falan. enteresan dizi olmuş çıkmış.
devamını gör...
bu diziyi izleyenler var bildiğin. bu ülkeyle ilgili bir şeyler umut etmeyi ya da umudumuzu yüksek tutmayı biraz abartmıyor muyuz?

bir gün dışarıda yemek yerken, yemek yediğim yerde televizyon açıktı ve o ünlü çatışma anının olduğu bölüm yayındaydı; doğal olarak benim de gözüm takıldı ve yemeğimi bitirdikten sonra beynimi orada bırakıp eve döndüm. bölüm bitince beynim de arkamdan eve gelmiş.

bilmeyenler için:

devamını gör...
çukur esasında bir mahalle ve üç beş serserinin hikayesini anlatan bir dizi değil. alt metninde verilen şudur , çukur kapitalizmle emperyalizmle savaşan sosyalist bir devleti simgeliyor. nitekim ülkeyi kuran yöneticileri vardır (kocovalı ailesi) , özel mülkiyet yoktur çünkü kurucusu olan koçovalı ailesi herkese ihtiyacı olanı vermiş ama mülkiyetlerini vermemiş tapularını almıştır. herşey eşit bir şekilde bölüşülüyor bu ülkede. kendi silahlı gücü , kendi bayrakları ve kendi kültürleri var (diziye özel müzikler bunu gösterir). mesela çok eleştirilen hiç polis olmaması da bu yüzden çünkü o başka bir devlet , türkiye cumhuriyeti'nin bir mahallesi değil. ilk bir iki sezonda çok tepki verilince gösterdiler ama sonra neredeyse hiç polis yoktu. zaten gelen polisin dizideki simgesi, başka bir devletin bu devletin yöneticilerini boyunduruk altına almaya çalışmasıdır.

ülkenin konumu ve toprakları çok iştah kabarttığı için sürekli işgal edilmeye çalışılıyor. hatta ikinci sezonda işgal edildi , yöneticiler sürüldü , öldürüldü ve halk köle edildi. herkesin hakkı diktatör ve emperyalist bir grup tarafından elinden alındı, sömürüldü. sonra kurtuluş mücadelesi verildi ve ülke geri alındı. bundan sonra emperyalizm taktik değiştirdi ve ülkeyi silahla işgal etmek yerine parayla işgal etme yoluna gitti. halkı tüketime alıştırdı , çok çalışan çok kazanır bu düzene uymayan yok olur felsefesiyle hareket etti. hatta halkı böldü , bir taraf yöneticilerin yandaşı olmaya devam etti bir taraf yeni düzen taraftarı oldu. tabi eski yöneticilerden yanına birilerini de çekince bu iş kolay oldu.

finalde ise diziye öylesine bakarsak mutlu bitti zannederiz. lakin çukur devleti kapitalizme finalde yenildi ve aslında mutlu bitmedi. bunu da finalde herkesin tapusunun geri verilmesinden anlıyoruz. ilk olarak özel mülkiyeti kabul etmek zorunda kaldılar çünkü ekonomik işgali gördüler ve bunun tekrarlanacağı belliydi.

bunlar deli saçması zannetmeyin az çok okuyan , ilgili olanlar ve aynada gördüğüne değil aynanın arkasını görmeyi bilenler bunları zaten anlayabilir.
devamını gör...
birsürü insanı pazartesi günleri ekran başına bağlayan, mafyamsı, heyacanı yoklusu, ve trendyolda koçovalı yüzüğü sattıran dizisi. asla bi bölümünü bile oturup izlemedim ama bazı sahnelerden gördüğüm kadarıyla tam milletimizi azdıracak kıvamda bir dizi. insanlara diziyi çekip story attıracak kadar (yani şeybak bende izliyom haa aman eksik kalmıyorum bak!!) tutmuş bir dizi. bizim ülkemizde tutmayan mafya dizileri bir elin parmaklarını geçmez zaten. herneyse bana göre bir komedi dizisi. aşağıya bir görsel bırakıyorum bir çatışma sahnesinden yorum size kalmış.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
an itibariyle, kadınlar ordusu işbirlikçi hain çukur yönetimine karşı gerilla savaşı başlattılar.

böyle diyince sanki billur geçer gibi olduk ama yok ya baya ciddi ciddi olan şey bu.
devamını gör...
türk dizi tarihinin açık ara en iyilerinden olabilecekken, bütçe sorununa ve popülizme kurban edilmiştir. niçin böyle düşündüğümü yalın bir şekilde açıklamaya çalışayım.
biliyorsunuz, bazı şehirler “girilemeyen mahalleleriyle” meşhurdurlar. “buraya polis bile giremiyor” klişesi özellikle ankara, istanbul ve adana’nın bazı mahalleleri, semtleri için biteviye söylenir. bu cümle gerçeği pek yansıtmasa da, hem dillendiren hem de dinleyen için hep ilgi çekici olmuştur.

peki buralara niçin girilemez?
niçin girilemediği iddia edilir?
sebepleri, halk arasında hiçbir zaman açıkça belirtilmese de, bu girilemeyen, girilemediği iddia edilen yerler ya solcuların ya da sabıkalıların, düşkünlerin, bir başka meşhur cümleyle ifade etmek gerekirse “kaybedecek bir şeyi olmayanların” kontrolü altındadır.
“kaybedecek bir şeyi olmayanlar” cümlesinin işaret ettiği de, nazilerin gadrine uğrayan, asırlarca yoksullukla - nefret politikalarıyla terbiye edilmeye çalışılan, üzerlerindeki kara bulutların hiç dağılmadığı “romanlardır” genellikle.

bu dizide, devrimcilerin etkin oldukları mahallelerdeki sosyal dokuyu izleyicilere aktarma şansları yoktu elbette.
ne demeye çalışıyorsunuz?
devlet otoritesinin ortadan kalktığı, birtakım grupların ele geçirip “kurtarılmış bölge” haline getirdiği bir yer mi var bu ülkede? gibi sorular yüksek sesle dillendirilecek, akabinde de senaryo ekibine soruşturma açılacaktı muhtemelen.
senarist, demir parmaklıkların ardında kalacak, diziyi de hiçbir televizyon kanalı yayınlamaya cesaret edemeyecekti.
anlaşılan o ki, tüm bunları hesaba kattıkları için ikinci seçeneğe yönelmişler. birtakım “roman” geleneklerinin örtük biçimde aktarıldığı (mesela kadınların kavga ediyormuş gibi davranıp polis araçlarının mahalleye girmelerini engellemeleri gibi) ama yalnızca “roman” geleneklerine de yaslanmayan ilginç bir yapı ortaya çıkarmışlar.
bir bölümde, salih koçovalı (vartolu) karakteriyle röportaj yapan bir gazeteci ona “buraya polis bile giremiyormuş?” diyor. vartolu da “yok canım, polisimizin giremediği bir yer yok, bunlar uydurulan şeyler, esas mahalledeki dayanışma kültürüne odaklanın” gibi bir cümle kuruyor, mealen aktarıyorum.

bir diğer önemli şey de, “eski mafya” ile “yeni mafya” arasındaki farkların vurgulanmasıydı. sürekli takım elbise giyen, belinde tabanca elinde tespih olan bıyıklı veya matruş “ihtiyar baba” tipi yerini; kot pantolon giyebilen, dövmeli veya dövme yaptırmaya sıcak bakan, saç modeli modaya uygun olan, rap dinleyen “genç baba” tipine bırakıyor dünyada. bunu tespit edip “yamaç koçovalı” karakteri üzerinden anlatmaya çalışmışlar. bu alemde hem fiziksel görünümlerin hem de belli başlı raconların, görgü kurallarının ortadan kalktığı veya değiştiği bir dönemdeyiz.
istanbul gibi bir metropolde, bir mahallenin tapusunu alıp orada saltanat kuran ve ailesini aşiret reisi yaklaşımıyla birtakım törelere bağlı kalarak idare eden “idris koçovalı”nın hikâyesi bu aslında. idris koçovalı ve oğullarının hikâyesi demedim dikkat ederseniz. böyle demek daha uygunmuş gibi görünse de esasında anlatılan idris’in hikâyesidir.

dünya çapında popüler olan kimi dizilerin ünlü sahnelerini de yer yer kopyalamışlar. fakat bunu, o sahnelerden haberdar olmayan izleyicileri kandırmak, tufaya getirmek için değil “diziye renk katmak” için yapmışlar. dikkatli bir seyirci için bu açık bir şeydi.
eğer çekimler daha özenli yapılabilseydi, bazı karakterlerin doğaçlama yapmasına bu kadar müsamaha gösterilmeseydi ve en önemlisi her bölüm iki buçuk üç saat sürmeseydi, suç - mafya - dram kategorilerinde kurtlar vadisi’ni (ilk 97 bölümlük seriyi kastediyorum) rahatlıkla geride bırakabilirdi. derin devlet, suikast, komplo, üst akıl, masonlar, yahudiler filan… bunların devri çoktan geçti çünkü.
fakat her bölüm “tarkovsky filmi” uzunluğunda olursa anlatacak konu bulmakta çok zorlanırsınız. ayrıca, anlatacaklarınızı özenle hazırlayıp sunma imkanınız da ortadan kalkar. absürt bir şey gerçekten. böyle bir dizide, bir saati geçmemeli bölümler.

çok fazla karakter vardı dolayısıyla çok fazla oyuncu vardı, sırf dijtal platformlarda filan yayın yaparak yeterli bütçeyi elde edemezlerdi. reklam gelirlerini artırmak için de bölümlerin sürelerini uzatmaları gerekiyordu. belli ki istemedikleri birçok şeye imza atmak zorunda kalmışlar.
devamını gör...
fazlasıyla godfather çakması.

baba filmini hatırlayın. asıl baba marlon brando'nun oynadığı vito carleone hatırı sayılır, her yerde tanıdığı olan bir adam. etrafında oğulları filan bütün pis işleri birlikte yürütüyorlar. bir de ailenin danışmanları var, babanın eski dostları. ailede yalnız tek bir oğlan michael carleone(al pacino) ailenin bu pis işlerinden, bu güç imparatorluğundan uzak durmaya yeminli. "türk" lakaplı solozo uyuşturucu işleri için vito baba'da yani don carleone'den destek ister. ancak baba bu uyuşturucu olaylarına pek girmek istemez. araları açılır. slolozlar bunların evini basar baba ölümden zor kurtulur. daha sonra bu kavgada michael'in çok sevdiği abisi sonny ölür. sonny'nin ölümü ve ailenin zor duruma düşmesiyle michael çok uzak durduğu ailenin işlerin içine dahil oluyor. hatta baba'nın evlatlık kızı baya ailenin istemediği bir adamla evleniyor.

aynı işte baba idris baba, michael yamaç, sonny ise ismini unuttum ama yamaç'ın abisi mustafa üstündağ'ın oynadığı karakter, hikaye aynı o ölünce yamaç olaylara dahil oluyor. aileye sonradan giren haylaz damat vartolu. aile içindeki hain evlat selim, baba'nın has arkadaşları emmiyle öteki adam. işte her pis işe girip uyuşturucuya girmeyiz dedikleri , uyuşturucu baronları ile savaştıkları bölümler. işte aile her şeydir hikayesi filan.

azıcık türk dizisi dramaztizesi sosu, e bide dört sezon dizi olmanın getirdiği her sezon bir çay kaşığı düşman karakuzular, azer, erdenetler filan. kısık ateşte 45 dakika pişirip servis ediyoruz.

afiyet olsun.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"çukur (dizi)" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim