cüneyt ergün

internette ilk görüldüğü zamanlar şarkıları daha güzel söyleyen bir müzik öğretmeniydi.
profesyonel olan şeylerin ruhu yoktur diyorum ama kimse bana inanmıyor, cüneyt ergün işte böyle bir şarkıcı. profesyonel olunca şarkılarının dinlenir yanı kalmadı. hele o kırmızı isimli şarkısı amatör haliyle ne kadar güzelken, sağlam bir stüdyo kaydıyla ne kadar itici oldu.
şimdi elimizde kaldı sadece gülşen'in rüyası ama onu da bozamaz herhalde artık.

keşfedilmeyen harika birisi şarkılarının hepsini seviyorum. ve bana bir insanı hatırlatıyor.. bir anıyı.. taşıdığım kadar varsın...

1978 adana doğumlu müzisyen, şair , öğretmen .

konya selçuk üniversitesi güzel sanatlar akademisi müzik bölümünde eğitim gören ergün , uzun yıllardır birçok şehirde birçok konser vermiş , sayısız mekanda sahne almıştır.
alternatif rockın melankolik prensi ergün aynı zamanda milli eğitim bakanlığına bağlı olarak öğretmenlik yapmaktadır.
koyu bir galatasaray taraftarıdır.

melankolik prens diyoruz çünkü şarkıları , şarkı isimleri ve yazdığı şiirlerle bu ismi fazlasıyla haketmiştir.
“ mendil melankolikse kurumasını beklemek aptallıktır dedi adam”

ilk çalışmalarını amatör şartlarda tamamlayan sanatçı , ilk video kliplerini de animasyonlardan , filmlerden , video oyunu jeneriklerinden derleyip , video paylaşım sitelerinde paylaşmıştır.
taşıdığım kadar varsın - up animasyon filmi
14 şubat körebesi - final fantacy video oyunu
bilinmeyen saati uygulaması - cesaretin var mı aşka filmi


şarkılarının yanı sıra şiirleriyle de öne çıkan sanatçı tarz olarak da söz olarak da muadili bulunmayan sanatçılardan.

sanatçının 2010 çıkışlı teleften bir gece masalı , 2011 çıkışlı bilinmeyen saati uygulaması ve 2016 çıkışı anka’yı beklerken isimli albümlerinin yanı sıra birçok teklisi bulunmakta.

müziğe başlama şeklini “ 4 yaşında ağlamaktan sıkılınca ıslık çalmaya başladım “ şeklinde açıklayan sanatçının bir de yerçekimsiz söylemler klavuzu isminde şiir ve denemelerini barındıran edebi eseri bulunmakta.

bu kadar teknik bilgi yettiyse benim şahsi deneyimlerimden bahsedeyim biraz
cüneyt ergün’ü 2009 yılında keşfetmiştim , benim için inanılmaz bir deneyimdi, çok farklıydı , çok etkileyiciydi.
zaman içinde tam bir cüneyt ergün fanı olup çıkmıştım.
o’nu da cüneyt ergün sayesinde tanımıştım.twitterda cüneyt ergün ile ilgili attığım bir tweete cevap vermişti , konuşmaya başlamıştık. daha sonra cüneyt ergün konserine gitmiş , aşık olmuştuk. yıllarca yatak odamızın duvarında cüneyt ergün imzalı posterler asılı durdu.
cüneyt abi muazzam bir adam bir kere egosuz.beni arayıp bak bu şarkının burasına theremin koydum olmuş mu diye soracak kadar egosuz. ya da ağır yaralı şarkısını piyasaya sürmeden 3 yıl önce bana ve o’na yollayıp , şşşş kimseyle paylaşmak yok diyecek kadar egosuz.

bir bilgi daha vereyim ; içinde kırmızı geçmeyen kırmızı adlı şarkısının isminin kırmızı olmasını şöyle açıklar sayın ergün , bu şarkı hayattan kırmızı kart yemişler için yapıldı.

iyi ki varsın sayın ce.


ben dinleyeyim kebapçığım diyenler için ;
14 şubat körebesi :


cüceler yaptırdım içime :



kırmızı :



ben bi’ okuyayım kebapçığım diyenler için :

yerçekimsiz söylemler klavuzu

her şarkısı güzel olan bir şarkıcı.

(bkz: bir meyve uğruna yorma beni sevgilim ben adem değilim)

2023 temmuz ayında istanbul’daki evinde canına kıyan sanatçı.
ahh be cüneyt abi niye öyle oldu ki?
ölmeden önceki gün beni aradın sabah 5’e kadar görüntülü konuştuk, doğum günü hediyesi olarak hiçbir yerde yayınlanmamış iki şarkını attın. şarkıları birlikte söyledik. karşılıklı içtik. sen viski ben bira. dertleştik. halil sezai’nin küçük iskender’in dedikodusunu yaptık. sonra yattık. son mesajın kederden geberiyorum oldu. cevap veremedim. keşke verseydim, keşke konuşsaydık yine. seni çok seviyorum ve çok özledim.

“eski bir kıtaydık sen ve ben; bir tek bir bütün! ayrılmışız sonra olanlar olmuş, rahman; aramıza okyanuslar koymuş. aynı buluttan çıkıp ayrı yerlere düşen yağmur damlalarıyız biz. değiştiremez özümüzün görkemli bir okyanusa ait olduğunu; önce bir mazgala çarpıp, ardından usulca akarak karıştığımız kanalizasyon!”

“dün yine seni andık
eski lafları başa sardık
gecenin zalim şefkatiyle

belki de geçer dedik
ikimiz gibi içimiz de
hüznümün mağrur dikkatiyle

seni hep yıldızlardan düşürür yeryüzüne belki
beni hep topraklardan koparır yağmurlara belki
bize hep böyle dönerken; koca dünya ve içindekileri
ayrı yerlere düşeriz, ayrı yerlere düşeriz

dün yine sana sardık
yandık ikimiz de
kibritin makus talihiyle

belki de geçer dedik
içimiz gibi içerledik
hüznümün mağrur dikkatiyle

seni hep yıldızlardan düşürür yeryüzüne belki
beni hep topraklardan koparır yağmurlara belki
bize hep böyle dönerken; koca dünya ve içindekileri
ayrı yerlere düşeriz, ayrı yerlere düşeriz”