diyarbakır'da yapılan karpuz içinde çocuk heykeli

bizim vergilerimiz gerçekten buralara mı gidiyor dedirten heykel.

sanat desen sanat değil, estetik desen yok. nasıl bir kafa bunu buraya dikmeliyiz diye fikir beyan etmiş anlamak çok zor.

sadece karpuz olsa hadi su kaldırır, içindeki adam görünümlü çocuk nedir yahu.

çocuk değil sumo güreşçisi heykeli diye düzelmesi gereken başlıktır.ama çocukta ısrarcılarsa en azından ismi ökkeş olsun.

hahahahaha her şehre bir ucube projesinde bugün diyarbakır'yız.
gözünüz kör olmasın bu ne?
birine çay bardağı, birine dev ekmek, birine kemence siz hiç malatya'daki kayısıyı gördünüz mü? *
allah* tepenizden baksın.
vergilerimiz buraya mı gidiyor?

gözüm kanadı bu ne !

heykel bütün estetik kurallarını yıkmış ona diyecek birşey yok, yani berbat bir heykel fakat amacı doğru.
amaç neden doğru?
diyarbakır karpuzu, bu ülkede yetiştirilen karpuzların en bilineni ve en ünlüsüdür.
cografya karpuz konusunda diyarbakır'a cömert davranmış ve hem büyüklük hem de lezzet açısından dünyanın en güzel kapuzunu buraya armağan etmiştir.
elbette karpuzun geleneksel olarak ekim yöntemi ve kullanılan gübre de önemlidir ama hepsinden önemlisi, toprak yapısı, iklim ve çeşidin toprak yapısı ve iklime gösterdiği uyumdur.
dünyada email devri başlamadan önce kartpostallar devri vardı ve fotoğraflardan kartpostallara dönmüş karpuz içinde çocuk kartpostalları diyarbakırı anlatırdı.
diyarbakır karpuzu 111 no'lu cografi işaret ile türk patent enstitüsü tarafında da tescil edilmiş, önemli bir yöresel ürünümüzdür.
lakin diyarbakır karpuzu da endüstrileşen tarıma kurban gitmiş, bu iriliği ve lezzetiyle ünlenmiş karpuzumuz yerini tadsız tuzssuz hibrit çeşitlere bırakmıştır.
ağırlığı 70-80 kg gelen bu karpuzların yetiştirilmesini çiftçi zamanla terk eymiş ve bir değerimiz hibrit tohumlar tarafından yok edilmeye başlamıştır.
heykel çirkin, daha estetik, daha güzel bir heykel yapılmalıdır, heykelin yapılması amaca uygundur, yöresel olarak çok önemli bir ürünümüz için gereklidir, lakin ortada amaca hizmet etmekten uzak çirkin birşey yapılmış.
eleştirilmesi gereken şey neden heykel yapıldığı değil, bu çirkinlikte bir heykelin neden yapıldığı olmalıdır.
bu çirkin heykel bile amaca hizmet etmiş, diyarbakır karpuzunu ülke gündemine sokmuş, çiftçinin diyarbakır karpuzu üretmek için motivasyonunu yükseltmiştir.
yerel tohumlarımıza sahip çıkalım, yöresel ürünlerimizin kıymetini bilelim.
heykel değişir ama diyarbakır karpuzı baki kalır.
diyarbakır karpuzunu henüz yememiş olan da ben karpuz yedim demesin.

asterix ve oburix'teki oburix'e benzeyen heykel. bu nedir yav, sabah sabah vallahi çene kaslarım çalıştı sağolun varolun.

van gölü canavarı kadar olmasa da ilgi çekici bir dizayndır.

karpuz desenli bir vazo içerisine oturtulmuş güney amerikalı bir çiftçi. devrik bir general de olabilir.
bir tek bu çağrıştı gözümde. başarılarının devamını diliyorum.

çok korkutucu

kabus materyalidir.

öncelikle bir diyarbakırlı olarak şunu söylemeliyim , içinizde bu heykel fikrini saçma bulanlar olacaktır. ama bilmediğiniz nokta şu diyarbakır'da karpuzun içine bebe koyup fotoğraf çekmek epey yaygındır. yani fikir güzel, fena değil.
gelgelelim estetik yönden küfredebilirsiniz. çocuk bir acayip olmuş gerçekten. ahahah.

en azından karpuzu yapabilmiş yapan, buna da şükür edilmesi gerekirken yerilen heykeldir.

şunları yapan elemanlar da yapmış olabilirdi:

(bkz: attack on titan) karpuz versiyonu. animeyi yazanlarda bile bu kadar yaratıcılık yoktur.

allah sizi bildiği gibi yapsın.

akıllara süt kazanında yıkanan adamı getirmiştir.

5 yasindaki cocuk rüyasında bu heykeli görse öcü sanar ağlaya ağlaya uyanır bu nasıl heykel.

bizim ülkemizin güzel sanatlar fakülteleri yok mu? bir çok sanatçı çıkmıyor mu? arkadaş okul öğrencilerden isteseniz çok çok çok daha başarılı ve yaratıcı bir şey çıkar ortaya. bu ne lan!?

diyarbakır'ın seçilmiş belediye eş başkanları olan selçuk mızraklı ve hülya alökmen uyanık'ın yerine atanmış bulunan ve anti demokratik olarak şehri yöneten kayyum belediye başkanı hasan basri güzeloğlu'nun yaptırdığı estetik olarak en hafif tabirle facia diyebileceğimiz iki heykelden biridir.

daha evvelki kayyumun icraatlarından olan lüks odayı da hatırlarsınız. unutanlar şuradan bakıp hatırlayabilir.
heykel bir şey değil yani, benim korktuğum acaba bir daha ki yerel seçimlerde diyarbakır belediyesi bu yağmacılardan yeniden geri alınınca rastlayacağımız milyonluk odalardır.

uzun lafın kısası tek bir oy bile almayan ve liyakattan güç devşirmeyen kimseleri göreve getirirseniz, oradan hiçbir iyilik, hiçbir güzellik çıkmaz. sonuç ya karpuz heykeli, ya milyonluk oda, ya da kampüs kapısına kelepçe olur.
bunu hepinize boğaziçi direnişi göstermiştir diye düşünüyorum.
o yüzden kayyuma nakka! başka kayyumların hilkat garibesi heykellerine de nakka!

diyarbakır'da her sene karpuz festivali düzenleniyor. en ağır karpuza birincilik ödülü veriliyor ve gelenek olarak içi oyulup küçücük çocuklar içine oturtuluyor. bu gelenek böyle bir heykelle temsil edilmiş ve çoğunluğa göre bu heykel gereksiz, zevksiz, estetiksiz ve korkunç olarak nitelenmiş. sadece buradaki heykel değil, türkiye'nin dört bir yanında zevksiz ve estetikten uzak yapılmış, tartışmalara neden olan, gündemi meşgul eden çok sayıda heykel var. üzerine çatal batırılmış inegöl köftesi heykeli, göle maya çalan nasreddin hoca heykeli, parklara dikilen dinozor heykeli, atatürk diye yapılıp kendisine hiç benzemeyen atatürk heykelleri vs.

bu heykellerin değerlendirilme olasılığı vardır. o da eğer ki zihniyet değişir de,yerlerine yeni ve güzel heykeller dikilirse bu heykeller için bir müze oluşturulur, kitsh eserler müzesi adı altında sergilenir ve hatırı sayılır oranda ziyaretçi çeker.