1.
belirli bir stile, kurala ve kalıba bağlı kalmadan içten geldiği gibi konuşma, oynama ve çalma eylemidir.
(bkz: emprovize)
(bkz: emprovize)
devamını gör...
2.
geleneksel halk tiyatrosunda hakim bir unsur olan , herhangi bir ön hazırlık ve yazılı metne dayanmayan, spontane bir eylemdir.
devamını gör...
3.
sahnedeki kişi veya kişilerin ana konuya bağlı, fakat belirli bir betiğe bağlı kalmadan, içlerinden geldiği gibi hareket ettiği gösteri, oyunculuk, konuşma ya da vokal biçimidir. sahnedeki kişilerin doğaçlama anında sunduğu hareketler ve sözler, spontane biçimde ortaya çıkar.
(bkz: emprovizasyon)
doğaçlamayı başlı başına bir sahne sanatı ve gösteri biçimi olarak tanımlamak gerekirse; belirli bir hazırlık süreci ve belirli bir tematik içerik barındıran, ancak ayrıntıları önceden saptamadan, bir metne bağlı kalmadan, büyük ölçüde grup ve sahne dinamiğine dayanarak içten geldiği gibi gelişen rol oynama ve olay örgüsü sürecidir.
(bkz: emprovizasyon)
doğaçlamayı başlı başına bir sahne sanatı ve gösteri biçimi olarak tanımlamak gerekirse; belirli bir hazırlık süreci ve belirli bir tematik içerik barındıran, ancak ayrıntıları önceden saptamadan, bir metne bağlı kalmadan, büyük ölçüde grup ve sahne dinamiğine dayanarak içten geldiği gibi gelişen rol oynama ve olay örgüsü sürecidir.
devamını gör...
4.
doğaçlama yaşam olur mu?
olur. hayatı hep doğaçlama yaşadım ben. yaş kemale ermeye yakın. hiçbir planım tutmadı. hiçbirşey istediğim gibi olmadı. olması için zorladıklarım daha da beter oldu. gitmesini istemediklerim gitti, gelmesini istemediklerim yağdı gürledi geldi. sinirlerim tavan yaptı kendime yada karşımdakine zarar verecek kadar. ama allahtan hissiyatta kaldı, gerçeğe dönüşmedi. iyi ki de dönüşmedi ya hayatta değildim yada içerde sürünüyorum. hayat gerçekten günlük, anlık, saatlik hatta dakikalık olaylar bütünü. birazda serde gençlik olunca daha sert tepkiler verilebiliyor. yaşımı aldıkça kabullenmeyi, olmuyorsa zorlamamam gerektiğini kişisel tecrübelerimle az da olsa öğrenmeye başladım sanki. hiçbirşeyin yoksa bir kediye köpeğe bakıp mutlu olmayı, bir çiçek dikip büyümesini seyretmeyi, yarın yokmuş gibi anda kalmaya hala gayret ediyorum. yaşadığım an'dan keyif almaya çalışıyorum. sanırım doğaçlama yaşamayı becermeye başladım. çünkü inanın tüm herkes her şart hazır olsa bile olmayınca olmuyor. hayat bu kadar basit aslında. olmuyorsa da bir sebebi olduğunun sonra farkına varıyorsunuz.
şuan da gelenleri yazmamı sağlayan bu ortama teşekkürlerimi sunarım. çünkü anlık gelenleri yazmaya üşeniyorum. sonra da unutuyorum gidiyor. bu anlık, burda okunacağını bildiğim için yazmak zevkli. çünkü paylaşıyorum.
olur. hayatı hep doğaçlama yaşadım ben. yaş kemale ermeye yakın. hiçbir planım tutmadı. hiçbirşey istediğim gibi olmadı. olması için zorladıklarım daha da beter oldu. gitmesini istemediklerim gitti, gelmesini istemediklerim yağdı gürledi geldi. sinirlerim tavan yaptı kendime yada karşımdakine zarar verecek kadar. ama allahtan hissiyatta kaldı, gerçeğe dönüşmedi. iyi ki de dönüşmedi ya hayatta değildim yada içerde sürünüyorum. hayat gerçekten günlük, anlık, saatlik hatta dakikalık olaylar bütünü. birazda serde gençlik olunca daha sert tepkiler verilebiliyor. yaşımı aldıkça kabullenmeyi, olmuyorsa zorlamamam gerektiğini kişisel tecrübelerimle az da olsa öğrenmeye başladım sanki. hiçbirşeyin yoksa bir kediye köpeğe bakıp mutlu olmayı, bir çiçek dikip büyümesini seyretmeyi, yarın yokmuş gibi anda kalmaya hala gayret ediyorum. yaşadığım an'dan keyif almaya çalışıyorum. sanırım doğaçlama yaşamayı becermeye başladım. çünkü inanın tüm herkes her şart hazır olsa bile olmayınca olmuyor. hayat bu kadar basit aslında. olmuyorsa da bir sebebi olduğunun sonra farkına varıyorsunuz.
şuan da gelenleri yazmamı sağlayan bu ortama teşekkürlerimi sunarım. çünkü anlık gelenleri yazmaya üşeniyorum. sonra da unutuyorum gidiyor. bu anlık, burda okunacağını bildiğim için yazmak zevkli. çünkü paylaşıyorum.
devamını gör...
5.
birinci kuralı karşındakinin her dediğini kabul edip ona göre cevap vermektir diye okumuştum bir yerlerde ama nerede hatırlamıyorum.*
ay ne olur oynasak ya şimdi sözlükte.
ay ne olur oynasak ya şimdi sözlükte.
devamını gör...
6.
bakliyat,fırın ve vegan ürünleri hazırlayan bir işletme. iki ürününü denedim ve benim için olumlu bir deneyim oldu. gelelim ürün ve ürünlerin yorumlarına.
ilk olarak fit ekmeğiyle başlayayım. ekmek doygunluğunu veren, tat olarak lezzetli bir ekmek. kıvam ve tat olarak ekmekten çok bir alman ekmeği olan pumpernickel’e daha yakın. ama ondan daha lezzetli ve yapısı daha ekmeğe benziyor. ekmekten de daha doyurucu bu arada. tek kişiyi rahatça 3-4 gün götürür bence.
sezarın hakkı sezara kesinlikle başarılı bir glutensiz ekmek. çünkü glutensiz ekmeğin tadı ister istemez uzak olacak klasik bir ekmekten. ikincisi ekmek yapımı zorsa glutensiz ekmek yapımı ayrı zor. o anlamda fiyatını hak eden haketmekle kalmayıp üstüne çıkan bir ürün.
ikinci ürünse daha ortalama bir deneyimle ayrıldığım dereotlu poğaçaları. yine tat yapı çoğunlukla ekmeğinkine benziyor. tat kötü değil, yanına peynir çay çok güzel keyif yapılır ama nasıl ki ilki ekmeğin hakkını tam veriyor diyorsam bu da poğaçadan daha çok ekmek. tam aynısı değil tabii fit ekmekle ama çok benziyor. yine de alın kararı siz verin derim çünkü pişman etmiyor asla. benim poğaça beklentim ayrıdır sizinki ayrıdır. ama fit ekmek benim için bu poğaçanın yerini tutar demeye çalıştığım o.
sitelerinde alıpta daha denemediğim kurabiyeler simitler türlü türlü ürün var. ben ilk alımımda küçük bir deneme yapmak istedim sadece ama dediğim gibi uğrayacağım bir adres oldu.
neden kullanıyorum?
öncelikle gluten hassasiyetim yok ve bünyemin glutenle anlaşamadığını da düşünmüyorum.dolayısıyla glutensiz beslenmek bir zazuriyetse işin sağlık kısmını yorumlayamam. ama gluten miktarını azaltmak hedeflerim arasında.
niçin doğaçlama?
ınstagram dünyasında bir şekilde hesabı gördüm ve uzunca izledim. dışarıdayken iki dakikada aldığım kararı online’da 2 günde veriyorum. sonunda kararımı esnaf usulü bir sevecenlikle ama işini standarda dayandırarak yapması. benim için güven hissiyatı oluştu.
sitesini de aşağıya bırakıyorum.
www.dogaclama.com
ilk olarak fit ekmeğiyle başlayayım. ekmek doygunluğunu veren, tat olarak lezzetli bir ekmek. kıvam ve tat olarak ekmekten çok bir alman ekmeği olan pumpernickel’e daha yakın. ama ondan daha lezzetli ve yapısı daha ekmeğe benziyor. ekmekten de daha doyurucu bu arada. tek kişiyi rahatça 3-4 gün götürür bence.
sezarın hakkı sezara kesinlikle başarılı bir glutensiz ekmek. çünkü glutensiz ekmeğin tadı ister istemez uzak olacak klasik bir ekmekten. ikincisi ekmek yapımı zorsa glutensiz ekmek yapımı ayrı zor. o anlamda fiyatını hak eden haketmekle kalmayıp üstüne çıkan bir ürün.
ikinci ürünse daha ortalama bir deneyimle ayrıldığım dereotlu poğaçaları. yine tat yapı çoğunlukla ekmeğinkine benziyor. tat kötü değil, yanına peynir çay çok güzel keyif yapılır ama nasıl ki ilki ekmeğin hakkını tam veriyor diyorsam bu da poğaçadan daha çok ekmek. tam aynısı değil tabii fit ekmekle ama çok benziyor. yine de alın kararı siz verin derim çünkü pişman etmiyor asla. benim poğaça beklentim ayrıdır sizinki ayrıdır. ama fit ekmek benim için bu poğaçanın yerini tutar demeye çalıştığım o.
sitelerinde alıpta daha denemediğim kurabiyeler simitler türlü türlü ürün var. ben ilk alımımda küçük bir deneme yapmak istedim sadece ama dediğim gibi uğrayacağım bir adres oldu.
neden kullanıyorum?
öncelikle gluten hassasiyetim yok ve bünyemin glutenle anlaşamadığını da düşünmüyorum.dolayısıyla glutensiz beslenmek bir zazuriyetse işin sağlık kısmını yorumlayamam. ama gluten miktarını azaltmak hedeflerim arasında.
niçin doğaçlama?
ınstagram dünyasında bir şekilde hesabı gördüm ve uzunca izledim. dışarıdayken iki dakikada aldığım kararı online’da 2 günde veriyorum. sonunda kararımı esnaf usulü bir sevecenlikle ama işini standarda dayandırarak yapması. benim için güven hissiyatı oluştu.
sitesini de aşağıya bırakıyorum.
www.dogaclama.com
devamını gör...
7.
mustafa eke kavalını muhlis berberoğlu'nun bağlamasına katmış ortaya mükemmel bir doğaçlama çıkmış. daha önce de çok dinledim, yeni bir şey değil ama bu sabah kaç répète yaptım bilmem.
bu vesileyle doğaçlama;
fransızcada "hazırlıksız" anlamındaki improvisé sözcğünden gelir, fransızcaya da latince "öngörmek, hazır olmak" anlamındaki providere, provis sözcüklerinden geçmiş. esasen videre ve vis sözcükleri latincede "görmek" anlamındadır.
hazırlıksız, kendiliğinden yapılan ama armoni kalıplarının dışına çıkmayan bir anlatımdır. türk müziğinde sözlü doğaçlamaya gazel, sözsüz doğaçlamaya taksim deniyor. halk müziğinde "açış" özellikle uzun havalarda doğaçlama bir çalgısal icra biçimidir.
müzikte doğaçlamanın şöyle de çok güzel bir tarifi var; "kompozisyonunun âna adanmışlığıdır, oluş halinde olan bir müziğin ifadesidir."
bu vesileyle doğaçlama;
fransızcada "hazırlıksız" anlamındaki improvisé sözcğünden gelir, fransızcaya da latince "öngörmek, hazır olmak" anlamındaki providere, provis sözcüklerinden geçmiş. esasen videre ve vis sözcükleri latincede "görmek" anlamındadır.
hazırlıksız, kendiliğinden yapılan ama armoni kalıplarının dışına çıkmayan bir anlatımdır. türk müziğinde sözlü doğaçlamaya gazel, sözsüz doğaçlamaya taksim deniyor. halk müziğinde "açış" özellikle uzun havalarda doğaçlama bir çalgısal icra biçimidir.
müzikte doğaçlamanın şöyle de çok güzel bir tarifi var; "kompozisyonunun âna adanmışlığıdır, oluş halinde olan bir müziğin ifadesidir."
devamını gör...
8.
bir tiyatro oyuncusunun oyun sırasında içinden geldiği konuşmasıdır. konuya bağlı kalmalıdır ama metne veya text'e bağlı kalmayabilir. bu doğaçlama olarak ifade edilir.
devamını gör...
9.
hazırcevap olmayanlar için zorlu bir mücadele. hoop, sen gel bakayım şöyle. sen, eski bir genelev patronusun ve eşinle tartışıyorsun. sen? sen kim olmalısın sence? haydaa!
bunun en sancılı yanlarından biri karşındaki oyuncu tecrübeli, kolay uyum sağlayan biraz da kelime oyunu yapabilen biriyse kendini zorlaman gerekiyor. kaplumbağa gibi içine de kaçamıyorsun çünkü değnekleriyle bekleyen acımasız arkadaşlar var.
tiyatro dersi alıyorsanız parçası olursunuz er geç. sizi izleyenler de eleştirmek için izliyor, çiçekler atmak için değil. tiyatronun acımasız tarafı çok sivri dilli oluşu. seyirciyi güldürebilirler, oyuncu ise ağlayabilir. zor iş.
amatör topluluklarla yapılanı çok keyifli. ispat çabası, hırs yok. seyircilerle eğlence, keyifli anılar paylaşmak var. at kendini sahneye, içinden geldiği gibi sürdür. profesyonel olanı ise tam tersi.
bunun en sancılı yanlarından biri karşındaki oyuncu tecrübeli, kolay uyum sağlayan biraz da kelime oyunu yapabilen biriyse kendini zorlaman gerekiyor. kaplumbağa gibi içine de kaçamıyorsun çünkü değnekleriyle bekleyen acımasız arkadaşlar var.
tiyatro dersi alıyorsanız parçası olursunuz er geç. sizi izleyenler de eleştirmek için izliyor, çiçekler atmak için değil. tiyatronun acımasız tarafı çok sivri dilli oluşu. seyirciyi güldürebilirler, oyuncu ise ağlayabilir. zor iş.
amatör topluluklarla yapılanı çok keyifli. ispat çabası, hırs yok. seyircilerle eğlence, keyifli anılar paylaşmak var. at kendini sahneye, içinden geldiği gibi sürdür. profesyonel olanı ise tam tersi.
devamını gör...