roman / türk klasikleri / edebiyat
7.7 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

eserde kahramanın adı yoktur. yazarında küçük yaşta kemik rahatsızlığı geçirmesi nedeniyle otobiyografik kabul edilir. ahmet hamdi tanpınar eseri "acı ve ıstırabın yegane kitabı" olarak tanımlar.

--! spoiler !--

"nüzhet, bana yalan söyledi. (...) dünyanın hiçbir nüzhet'i yalan söylememelidir."

--! spoiler !--
devamını gör...
okuduktan sonra neden bu kadar geç okudum diye kendime kızdıgım kitap. yazarın yaşadığı acıyı eksiksiz bir şekilde hissettim yüreğimde.. herkesin okuması gerekiyor. mutlaka.. en azından empati kurmayı öğretiyor insana.
devamını gör...
peyami safa'nın kaleme aldığı " insan ruhunun derinliklerine hitap eden" aşkı ızdırabı ve çaresizliği anlatan psikolojik bir romandır.

yalana her şey isyan etmelidir. eşya bile;
damlardan kiremitler uçmalıdır, camlar kırılmalıdır, hatta yıldızlar düşüp gökyüzünde bin parçaya ayrılmalıdır.
--9. hariciye koğuşu--
kısaca özeti buyrun;
romanın kahramanı 15 yaşında ismi tam olarak verilmeyen bir erkek çocuktur. 7 yaşından beri ayağındaki kemik sorunundan dolayı yaşamının büyük bir kısmını hastane koridorunda geçirir. daha sonraları ayağının kesileceği haberini alır .iyileşmesi biraz zor ama rahatlık içerisinde yaşaması gerekmektedir ancak fakir bir ailede yaşayan çocuk için bu biraz zordur.

uzaktan akrabaları olan paşa erenköy'e çağırarak onun yanına alır. paşa'nın bir de kızı vardır nüzhet adında. nüzhete aşık olmuştur. nüzhet kendisinden 4 yaş büyüktür. nüzhet de ona karşı boş değildir aynı zamanda. tabii nüzhet'i isteyen biri daha vardır ki o da 35 yaşındaki doktor ragıp bey. annesi nüzhet'i doktor ragıp bey vermek isterken paşa bunu istememektedir. bir gün ailenin kendisi hakkında konuşmalarına şahit olur çocuk bundan çok etkilenerek üzülür ve orayı terk etme kararı alarak oradan ayrılmayı düşünür tam ayrılacağı gün annesi oraya gelmektedir. o yüzden eve gidemez .bacağının tam iyileşeceği yolda giderken daha da kötüleşir ameliyat olması gerekir. ameliyat için dokuzuncu hariciye koğuşu na yatırılır. doktorlar çok çaba sarf ederler ve bacak kesilmekten kurtulur. nihayetinde bacak biraz kısalsada tamamen iyileşmiştir. tam dokuzuncu hariciye koğuşu ndan çıkacağı gün doktor ragıp bey ve nüzhetin evlendiği haberini alır .

tabii yapacak bir şey yoktur...

bu arada kitaptaki kahraman ve nüzhet'in orasının açılmasının sebebi nüzhet'in yalan söylemesi dir.

nüzhet bana yalan söyledi...

dünyadaki hiçbir nüzhet yalan söylememelidir.
devamını gör...
peyami safa'nın otobiyogragik romanı. ayrıca en çok basılan ve beğenilen eseri.
bu romanda yaşadığımız ama tanımlamakta zorlandığımız duyguları peyami safa ustalıkla betimlemiş. okurken sayfalar arasında kendinize dair bir şey bulabiliyorsunuz. bence eserin bu kadar sevilme nedeni de bu.


romanın baş kahramanı olan 15 yaşındaki çocuk, küçüklüğünden beri bacağındaki rahatsızlıktan muzdariptir. baş kahraman bu hastalığın verdiği ızdırap, tedavinin olup olmayacağına dair umut ve umutsuzlukla boğuşurken aynı zamanda da nühzet'e aşıktır. ve bu aşkta da sevinci ve üzüntüyü, hayal kırıklığını ve umudu bir arada görürüz.




"kendimi çok sevdiğim an, kendime çok acıdığım an. beni yalnız bu koruyor: bu aşk, bu merhamet." (syf 14)

"dakikalar geçiyor. her an birbirimizden biraz daha uzaklaşıyoruz. konuşursak, birbirimize bunu hissettirmekten başka bir şeye yaramayacak. bunun için susuyoruz. ne onda bu büyük mesafeyi atlamak ve ötekinin yanına varmak isteği, ne bende kuvvet var. bu sessizlik içinde zaman aramızdan bir düşman gibi geçiyor." (syf 76)
devamını gör...

"zaman yürümüyor, dakikalar korkunç bir sıkıntı içinde uzuyorlar, hattâ dağılıyor, birikmiyor, toplanmıyor ve bir çeyrek saat olamıyorlar."
"ıstıraptan korkmamanın tek ilâcı ıstıraptır. bu ateşi o ateş söndürür."

ıstırabı çok güzel tanımlamış kitaptır. ve özellikle hastane ortamı ve çalışanları. insan kendi dünyası dışındaki dünyalara kör ve sağır olarak yaşar. içine girmeden umrunda değildir lakin o dışarıdan bakar ama görenin dünyasına dahildir farkına varmaz.
devamını gör...
lise 1'de okuduğum peyami safa'nın güzide eseri. aklımda kalan çok hüzünlü bir kitap olduğu bir de "nüzhet'ler yalan söylememeli". aradan yıllar geçmiş, tekrar oturup okunmayı istiyor, çünkü bazı kitaplar farklı dönemlerde okununca okuyucuya farklı şeyler söylerler ya, bu sefer de farklı bir şey söyleyecek, ya da ben öyle anlayacağım gibi inanıyorum.
devamını gör...
peyami safa’nın bu kitabını ilk lise birde okumuş ve anlayamamıştım, daha sonra lise üçte okumuştum ve sevdiğim eserler arasına girmişti.

peyami safa’nın kendi hayatından izlerinin de bulunduğu kitap, ilk karakter isminin bulunmadığı kitap olarakta popüler.

kitap kısaca,
15 yaşındaki çocuğun hastalığı, iç dünyası ve karşılıklı sevdiği ama birlikte olamadığı nüzhet’e karşı sevgisi anlatılmakta.

kitap bence peyami safa’nın diğer kitaplarına göre yalın bir dile sahip.

kendimde kaybettiğim şeyleri onda buluyordum.*
devamını gör...
aklımda kalan ne zaman hastaneye gitsem görsem hatta . hastanede keskin bir koku dışarda sağlıklı sıhhatli ağaçlar hastalara nispet yaparcasına.
hastane bahçesine neden ağaçlar dikerler . bir hastanenin içi ve dışı arasında ancak bu kadar fark olabilirdi.
devamını gör...
hasta olan bir çocuğun perspektifinden bakılmasını sağlayan peyami safa kitabı. altını çizdiğim ve beni etkilen birkaç cümle vardı. kitabı okurken ıstırabı derinden hissediyorsunuz. okumanızı öneririm.
devamını gör...
çok merak edip kardeşim okul için alsa da hemen gizlice alıp okudugum ve beğendiğim bı kitap .ama bence aşk devam etmeliydi ve sonu böyle bitmemeliydi
devamını gör...
peyami safa'nın otobiyografi türünde yazmış olduğu güzel romanı.15 yaşındaki bir çocuğun, 8 yaşından itibaren acı çektiği kemik erimesi hastalığı ile vermiş olduğu mücadeleyi ve hayata tutunma çabasını anlatır.
devamını gör...
peyami safa'nın kendi hayatından kesitler taşıyan kısa bir romanı. türk edebiyatına damga vurmuş bazı romanlarda olduğu gibi bu romanda da başkahramanın bir adı yoktur. yazar küçük yaşta mücadele etmek zorunda kaldığı hastalıklar yüzünden günlerini hastane odalarında geçirmiş ve bu durumun etkisiyle dokuzuncu hariciye koğuşunu kaleme almıştır.
devamını gör...
kendisi de çocukken ağır hastalıklar geçirmiş olan peyami safa'nın yazmış olduğu ve okuyanı ağlatacak eser.

kitaptaki karakterin yazarın ta kendisi olduğunu da düşünebiliriz çünkü ben öyle düşünüyorum.


demek annem ağlamış.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
peyami safa'dan izler taşıyan ve duyguyu aktarabilen bir kitap olduğunu düşünüyorum. ana karakterin yaşadığı çaresizliği, umutsuzluğu, korkuyu ve ıstırabı çok iyi yansıtan bir kitaptı.
devamını gör...
peyami safa'nın otobiyografisi sayılabilecek türde olan kısacık ama ağlatma garantili kitabı olup kemik hastası bir çocuğun hastalığını, psikolojisini ve yaşamını anlatır ancak çocuğun adını hiç söylemez.
yazarın kendisi de çocukken hastalık geçirmiştir.


demek annem ağlamış.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
ilk basımının annemin evinde imzalı vaziyette bulunduğu nadide eser. peyami safa burada kafamıza vura vura umut insanın en büyük dayanağıdır demek istemiştir. ancak ana karakterimiz burhan, nihayetinde ölümle yüzleşir ve hemşire süreyya'nın aşkı da onu kurtaramamıştır. (yalnızlık ve yabancılaşma) her insan doğduğu gün ölmeye başlıyor...neyse ..kuşaklar boyu okunması gereken kitaplardandır.
devamını gör...
çocukluk dönemimden beri kitap okuyan biriyim. ancak bugünkü ciddi anlamda okumalar yapmama, edebiyatsız bir dünya düşünemiyor olmama sebep olan ve evimdeki kitaplığımın temelini atan eser bu eserdir. defalarca okudum ve hatta yeni taşındığım şehirde de evimdeki ilk okuduğum kitap olmuştur.
devamını gör...
okurken ağlama garantili peyami safa kitabıdır;

1930 yılında yayınlanan kitapta kemik hastası bir çocuğun hastalığıyla mücadelesi, iç dünyası, hastalığına dair duygu ve düşünceleri, kısaca hasta bir insanın psikolojisi ele alınır.

kitabımız hakkında konuşmak gerekirse;
kitaptaki çocuğun aslında peyami safa'nın kendisi olduğu rivayet edilir çünkü kendisi de çocukken hastalık dönemi geçirmiştir.

kitapta karakterin çektiği fiziksel ağrıyı yazarın oldukça gerçekçi ve etkileyici anlatışı ise karakterin gerçekten de kendisi olabileceği savını güçlendirmektedir.

kitabın en etkileyici ve felsefik cümlesinin ise "halbuki mesele çok basit, insanlar hastalanır ve ölür." cümlesi olduğunu düşünüyorum.
hastalıkların bir insanın bedenini ve ruhunu, iç dünyasını ve hayata bakışını ne kadar etkilediğine, değiştirdiğine dair iyi bir kitap olduğu rahatlıkla söylenebilir.
hasta bir insanla yaşamak, hasta bir insan olmak ve hastalıkların insan hayatındaki en zor şeylerden birisi oluşu galiba yadsınamaz.
hastalığı karşılama şeklimiz içinde olduğumuz yaşa göre değişkenlik gösterebilir ve bir çocuk için bu kabulleniş, hastalığı algılama biçimi daha da zor olacaktır.


çocuğun eve döndükten sonra annesinin ağladığını anladığı bölümde etkilendiğimi hatırlıyorum.


kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
bazı yapısalcı yazın eleştirmenleri tarafından,bir psikolojik romandan çok travma edebiyatı kapsamımda degerlendirilmesi gerektigi düşünülen,peyami safanın en tanınmış eseridir.eseri okudugunuzda döneminin çok ama çok çok ilerisinde yenilikçi özgün bir roman kurgusu hemen hissedilebilir.eser,özgünlüğü nedeni ile sinema ve televizyona da uyarlanmıştır.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"dokuzuncu hariciye koğuşu" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim