fransa'da yüzbaşı albert dreyfus'un sahte deliller ve düzmece bir mahkeme ile yargılanıp, mahkum edilmesi olayıdır.
(bkz: suçluyorum)
*
devamını gör...
bir suçsuzun suçlanma olayıdır.

1894 yılında alfred dreyfus adında yahudi bir asker suçlanır. bir sahte mektup yüzünden ömür boyu hapis cezasına çarptırılır.

dreyfusu almanya’ya yardım etmekle suçlarlar ve askeriyeden dedikodularla mektubun sahte olduğu ortaya çıkar. her şeye rağmen dreyfus haksızlığa kurban gitmiştir.

emile zola bu konu hakkında cumhurbaşkanına mektup yazar. daha sonra bu mektup kitap haline getirilmiştir adı suçluyorum.

bu olay fransa tarihi için çok önemlidir. bu olaydan sonra artık sağ ve sol yoktur. dreyfus savunucuları ve dreyfusu suçlu bulanlar vardır.

bazı yazarlar dreyfusu savunan eserler yazarlar ve ona destek çıkarlar. ülkede destek çıkanlar eleştirilir.
ikiye ayrılan ülkede artık hiçbir şey eskisi gibi olmaz.
bazı yazarlar bu olaydan sonra eşitlik, adalet, hak, hukuk hakkında daha net yazılar yazarlar. ayrımcılığı kınayan kitaplar ortaya çıkar.

emile zola mektubunda bu olayın bir hukuk skandalı olduğunu yazar. seneler sonra bile bu olayda siz hatırlanacaksınız diye başkanı uyarır.

dreyfusun 1906 yılında haklı olduğu kanıtlanır ve elinden alınan nişanları geri verilir. rütbesi yükseltilir.

insan hayatının ne kadar basit harcanabileceğini gösteren bir olay. insanın ne kadar büyük canavar olacağını gösteren bir olay.
o dönem iyi ki bazı yazarlar bazı insanlar korkmamışlar ve susmamışlar. bunların başında emile zola geliyor.

sonuç olarak ders çıkaracağımız ve herkesin ders çıkarması gereken bir olay dreyfus olayı.
devamını gör...
tarihin en önemli davalarından biri ve ayrıca gandalfgillerden konuya ukde bırakmış.

davaya konu olan alfred dreyfus, paris’deki alman elçiliği’nde görevliyken,elçilikte görevli fransa ajanı hizmetçi kadın bir mektup buldu ve bu mektup fransa hakkında mühim istihbaratlar içeriyordu. yapılan araştırma mektuptaki imzanın dreyfus’un imzasına benzediğini tespit etti. dreyfus’un yargılanmasına başlandı ve suçlu bulunup şeytan adası’na gönderildi. olaylar bundan sonra başlıyor.

aradan bir süre geçtikten sonra, elçilikteki fransız ajanlar yine bir mektup ele geçirildi. bu mektup da önemli bilgiler içeriyordu. işin ilginci mektuptaki el yazısı, suçlu diye tutukladıkları dreyfus ‘un yazısı ile aynıydı. adam hapisteyken gelip yazmadı ya. yine soruşturma açıldı vebu sefer easterhazy adlı kişiye ulaşıldı. el yazı aynı. easterhazy yargılandı ama nedense serbest bırakıldı. hata yaptıklarını kabul etmediler sanırım.

dava sonucu easterhazy salınınca emile zola ‘suçluyorum’ adlı bir yazı kaleme alındı. mahkemeye, genel kurmaya verdi veriştirdi. üstünebir çok profesör ve öğretim görevlisi de zola’ya destek olunca zola tutuklandı ve hapis yattı.

ama olay halka ulaşmıştı artık;artık olay üzeri örtülmeyecek kadar büyümüştü. dreyfus’un eşi de olayın yakasını bırakmayınca dava tekrar görüldü.gel zaman git zaman hükümet değişti; ülkenin yeni generallerinden general cavaignac davayı tekrar açtı ve easterhazy suçunu itiraf etti. hatta dosyada sahte kanıtların olduğu da çıktı ortaya. davanın dreyfus lehine sonuçlanmasında yarbay picquait‘ın rolü de paha biçilmezdi.

olay dreyfus için bitmedi. davadan aklanarak çıkıp fransa’ya gönderildi ve orada da yargılandı.ilginçtir ki orada da suçlu bulundu*. 1894’te başlayan mahkumiyeti sonrası ancak 1906 yılında özgür kalabildi. bir kaç filmde de davanın konusu geçer.

kaynak: tr.m.wikipedia.org/wiki/Dre...
devamını gör...
(bkz: dreyfus olayı)
devamını gör...
kayıp zamanın izinde kitabında sıkça sözü geçen konu. kitabı okumadan önce bu konu hakkında fikir sahibi olunmasında büyük fayda vardır.
devamını gör...
* nâzım hikmet, merkez komutanlığı cezaevi’nden -ankara- piraye’ye yazdığı 28 mayıs 1938 tarihli mektupta bu olaya atıfta bulunmuş.

“karıcığım,
nihayet iş bitti. temyiz tasdik etti. on beş seneye mahkûmuz. aldırma. ben gayet kuvvetliyim. mesele herhangi bir mahkûmiyet değil, nâzım hikmet’in imhasıdır. bu bir çeşit dreyfus davası.”

nâzım hikmet - piraye’ye mektuplar

neymiş bu dreyfus davası deyip merakla araştırdım. okuyunca masum olanı suçlamak bu kadar kolay mı oluyor dedim. bu olaydan sonra dreyfus’u savunanlara baktım. başta zola.
aklıma nâzım’ın hapiste geçen günleri geldi. ümit dolu. herkese, en çok sevdiğine hasret bir adam; ama çaresiz. keşke bizim de bir zola’mız olsaydı.

neyse deyip yutkunarak nâzım’ın mektuplarını okumaya devam ettim.

âdet gereği tanım: 1894 yılında yahudi asıllı bir yüzbaşının mahkeme sonucu vatan haini olarak cezalandırılması olayıdır.
devamını gör...
dreyfus savunması; hukukî metinlerde geçen meşhur savunmalardan kabul edilir. socrates'in savunması da meşhur olanlar arasındadır.
fransa de yahudi karşıtlığının direkt yansıması olan gerçekten yaşanmış bir olaydır. fransız yazar emile zola (ki kendisi de yüzbaşı dreyfus gibi yahudi dir), bu uğurda, dreyfus u savunmak adına gazetelerde yazmış çizmiştir. hatta evinin aranması gibi bir durum da söz konusudur. (yakın dönem "subay ve casus" filmi izlenebilir; ki trt 2 de yayınlandı.)

konu ırkçılığa gelince, akla hep almanlar ve dolayısı ile hit-ler gelir; ve fakat, fransızların ırkçılık konusunda, yahudi karşıtlığı konusunda aslında yatacak yerleri yoktur. ha keza, stalin de polonya da ki yahudileri ve çingeneleri, hit-ler ile birlik olup, katletmiştir (bu konuda yazılmış kitaplar bulunmaktadır. hatta "enigma" isimli bir film de bu konuya değinilir; "enigma" isminde iki film var, eski tarihli olan dır.)
nâzım hikmet'in böyle bir mektubunun olduğunu bilmiyordum; nâzım hikmet 'in ailesinin, göçmen oldukları, islamiyete geçtiği bilinen bir gerçektir. hatta dedesi mehmet ali paşanın müslüman olmadığı gibi bir iddia da bulunmaktadır.
nâzım hikmet te, belki de dedesi ile ilgili söylenenlere atfen, ironik bir şey yazmak istemiş olabilir; dreyfus un dışlanması ötekileştirilmesi gibi kendisinin ötekileştirilmesi;
nazım hikmet in kore'ye giden türk askerleri için yazdığı bir şiir vardı; 25 sent; çok dramatik, bir şiir;
abd nin ta o yıllarda, türk askerine bakışını ortaya koyan bir tespit içeriyor. ki abd nin bakış açısı hala aynı ;,,,
"olta da ki balığa, yem vermeye gerek yok"
devamını gör...
kayıp zamanın izinde adlı eseri okurken proust acaba nerede ciddi, nerede ironi yapıyor diye tereddüt ettiğimde ve bu konu her geçtiğinde '' ha evet burada dalga geçiyor'' dediğim kısımlardan biriydi dreyfus olayı.

kitabı okurken anlıyorsunuz ki; fransa sosyetesinin ve seçkin yahudilerinin ikiyüzlülüğü ve hitler korkusu artık aklın sınırlarını zorlamaktaymış.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"dreyfus olayı" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim