dünya için en büyük tehlike

çok düşündüm ama insanlardan başka bir cevap bulamadım. düşünsenize bir hayvansınız ve siz doğmadan sizin için belirlenen sona doğru koşuyorsunuz ve bu durumu değiştirecek bir kabiliyetiniz ne de seçme hakkınız var. çok acı.

(bkz: yellowstone kalderası)

zamanla güneşimiz soğuyacak, güneşten gelen ışık ve ısı dünyadaki hayat formlarını desteklemeye yetersiz kalacak. bu bilinen bir şey. ama güneşimiz süpernova patlaması yaşayana kadar dünya üstünde hayat olmasa bile var olmaya devam edecek. bu senoryoyu bozabilecek tek şey çok büyük bir gök cisminin dünyaya çarparak parçalanmasına yol açması olabilir.
bütün bu kurgunun içinde insan dediğimiz türün kayda değer bir rolü yok. insan dünya tarihinde daha önce yaşanmış kitlesel yokoluşlardan birinin tetikleyicisi yalnızca. tahminim o ki dünya için çok da uzun sayılmayacak bir süre sonra memeli türlerin hemen hepsi yok olacak. ama bu dünyada hayatın biteceği anlamına gelmediği gibi dünyanın yok olacağı anlamına da gelmiyor. böyleyken böyle işte.

galaksinin bir karadeliğe çekilmesi argümanından, bilmem ne ekseninden dünyaya çakılacak dev bir astreoide kadar bol bol tehlike var.
ama insan oğlu gezegene yayılan bir kanser hücresi gibidir.

nüfus. çok da dertlenmeyin kendi kendininin çözümü olacak.

varoşluk.
elitlerin yaşam standartlarını bozmak sizin ne haddinize!

dünya sağlık örgütü’ne göre dünya için en büyük tehlike nüfus artışıymış. bazı ülkeler genç nüfus artışı için teşvik etse de bazı ülkeler çocuk sayısını 2 ile sınırlandırmakta. şu an bile kaynak sıkıntısı yaşanmakta. bu hızla artarsa su,yerleşim,gıda eksikliği ortaya çıkacak ,dünyanın ekolojik dengesi de alt-üst olacaktır. özellikle et üretimi seri üretime geçilmiş durumda. dün izlediğim belgeselde civcivin doğması ile kesimi arasındaki süre 45 gün. meyve sebzelerin bile şekli şemali değişti. basıyorlar hormonu. az çok tarımla da uğraştığımız için diyorum : yediğiniz meyve sebzelerin inanın gerçek tadını bilmiyorsunuz. hormonsuz, ilaçsız yetiştiriyoruz. geçen sene ilaç da kullanmadığımızdan %35-40 civarı fire verdik, bu sene %70. biz üretici değiliz, keyfi kendimize kadar yetiştiriyoruz. ama bir çiftçinin takdir edersiniz ki %70 fireyi kaldıramaz. demem o ki nüfus ne kadar artarsa, doğanın düzenini bu şekilde harap ederiz.
edit: ne kadar anlamsız ,devrik cümleler kurmuşum. aşırı yorgunluktan, özür dilerim ama siz anladınız beni.

insanlar
3.dünya savaşı çıksa da insan nüfusu azalsa. gerçi fiziksel bir savaş olursa doğa zarar görür. ancak siber bir savaş olursa da nüfus azalmaz. bilemedim şimdi...

akıttığınız her damla fazla su , torunlarınızın torunları için büyük bir tehlike oluşturuyor. greta thunberg gibi konuştum be.