futbol sadece sahada topun peşinden koşan on bir oyuncudan ibaret değildir. oyunun arkasındaki akıl, stratejiyi belirleyen kişi, çoğu zaman perde arkasındaki gerçek kahramandır: teknik direktör. “dünyanın en iyi teknik direktörü kimdir?” sorusunun ise net bir cevabı yoktur. çünkü bu unvan, sadece kazanılan kupalarla değil, oyuna bırakılan iz, oyuncular üzerindeki etki ve hatta futbolun ruhuna yapılan katkıyla ölçülür.

tarihe dönüp bakıldığında, bazı isimler sadece başarılarıyla değil, getirdikleri yeni anlayışlarla da öne çıkıyor. örneğin sir alex ferguson. tam 26 yıl boyunca manchester united’ın başında kalarak sadece bir takım değil, bir çağ yönetti. onun en büyük başarısı kupalar değil, istikrar ve liderliktir. her döneme ayak uydurabilmesi, genç oyunculara güvenmesi ve takım ruhunu kaybetmemesi onu eşsiz kıldı.

pep guardiola ise modern futbolun akıl hocası. barcelona’daki ilk günlerinden itibaren sadece maç kazanmadı; oyunun nasıl oynanması gerektiğine dair yeni bir dil oluşturdu. tiki-taka denilen pas oyununu futbolun evrensel bir estetiğine dönüştürdü. ardından bayern münih ve manchester city ile farklı liglerde de başarıya ulaştı. guardiola'nın futbol anlayışı, sahadaki düzenin ve zekânın ne kadar fark yaratabileceğini gösterdi.

carlo ancelotti, başka bir türden ustalık sergiliyor. italyan sakinliğiyle, her gittiği kulüpte hem başarıya hem sevgiye ulaşabilmiş bir adam. oyuncularla kurduğu sıcak ilişki ve taktiksel esnekliği sayesinde şampiyonlar ligi kupasını tam dört kez kazandı. o, yıldızlarla dolu kadrolarda bile egoları değil, oyunu yönetebilen bir lider.

josé mourinho ise futbol dünyasında bambaşka bir karakter. porto ile şampiyonlar ligi kazanması başlı başına bir başarıydı. ama asıl farkını chelsea, ınter ve real madrid dönemlerinde gösterdi. defansif organizasyonları, psikolojik savaşları ve medyayı kullanmadaki ustalığıyla hem sevildi hem eleştirildi. ama her zaman kazanmayı bildi. “özel biri” tanımını boşuna kendine yakıştırmadı.

jürgen klopp, sahadaki oyunu tutkuyla birleştiren teknik adamlardan biri. dortmund’daki başarısıyla dikkat çeken klopp, liverpool’da ise adeta bir devrim yarattı. sadece kupalarla değil, sahada oynattığı agresif, tempolu ve coşkulu futbolla da iz bıraktı. taraftarla kurduğu bağ, onu sadece bir hoca değil, bir yol arkadaşı haline getirdi.

elbette başka büyük isimler de var: arrigo sacchi’nin futbolu bilimsel yaklaşımla ele alışı, johan cruyff’un total futbol anlayışı, vicente del bosque’nin sakin liderliği… her biri, kendi döneminde “en iyi” olmaya adaydı.

ama tüm bu isimleri düşündüğümüzde, belki de en doğru cümle şu olur:
“dünyanın en iyi teknik direktörü, yalnızca kazanan değil; oyunu dönüştüren kişidir.”

ve bu yüzden cevap kişiden kişiye değişir.
kimi için bu guardiola’dır, kimi için ferguson.
kimi için mourinho’dur, çünkü kazanmak her şeydir.
kimi için ise klopp’tur, çünkü futbol tutkudur.

sonuçta futbol sadece skor değildir.
ve bazen, teknik direktörler oyunun sadece sonucu değil, hikâyesi olur.
devamını gör...
sevmeyeni çok ama bence (bkz: pep guardiola)
oynattığı futbolu oynayabilecek çok az oyuncu var dünyada, buna kabulüm ama en iyisi diyorum.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"dünyanın en iyi teknik direktörü" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim