dünyayı ele geçirince yapılacak şeyler

zaman zaman zihnimi kurcalayan mevzu. diyelim dünyadaki tüm kıta ve okyanusları bir şekilde ele geçirdin. yani tam olarak ne yaopcaksin. motivasyonun ne. kureselci hareketlere ne gerek var. git balık falan avla oğlunla, al güzel bir kitap oku. hayret bir şey ya. ölüm var arkadaşım ölüm.

(bkz: tek dünya devleti projesi)

tarlaları uçakla böcek ilacı ile ilaçlar lar ya ben de atmosferden dünyaya oksitosin pompalardım.

içimden geçen dünya komünler cumhuriyetini ilan edip, bütün burjuvaziyi dağıtıp, üretim araçlarını kamulaştırmak olurdu ama bunun politik olarak doğru bir yöntem olmadığı kanaatindeyim.

o yüzden her yerde demokratik sosyal cumhuriyetlerin inşa olmasına özen gösterir ve toplumsal itici kuvvetleri beklerdim.
ötesi tiranlık olur çünkü.

tabii ki demokratik sosyal cumhuriyetler görece yoksulluğu azaltsa da kuzey ve güney yarımkürenin tümü için yeterli olmaz. o yüzden zenginlik vergisi gibi uygulamalarla dünyadaki gelir, gıda ve su dağılımındaki adaletsizliği insani koşullara çekmeye çalışırdım. ve zamanla sınıf mücadelelerinin olgunlaşıp sermayenin ortadan kaldırılması için atılacak adımlar görünmeye başladığında da yeryüzündeki cennetin kurulmasına destek olurdum.

yoksa cinsiyet ve cinsel kimlik/yönelim kaynaklı eşitsizlik ve ezme ezilne ilişkilerinin sonlanmasını da çok samimi olarak isterdim, ama bunlar toplumsal devrimlerin meseleleri olduğu için tepeden inme yapılamayacağı kanaatindeyim. aynısı ekoloji insan ilişkisi içinde geçerli tabii ki.

şaka bir yana sosyalist demokrasi ve öznelerden güç olarak inşa olacak siyasal ve toplumsal devrimler fikri, benim içime işlemiş. iki dakika güzel güzel hayal bile kuramadım. *

herkesi konya ovasına toplayıp hamtaro dansı yaptırmak.

güney asya'yı yeryüzünden silmek