21.
10 sınıf tarih sınavı olamalı sınıfını hatırlamıyorum ama kesin tarih sınavıydı.
zaten çok çalışmıştım ama kendimden emin değildim. kendime ben sayfayı ikiye katlayıp ufak ufak yazdığım her sınavı özetleyen bir kağıt yapar ezberlediklerimi siler geriye kalanları lazım olursa sınavda kullanırım. bızım okulumuzda bir çok değişik sıra var bu yüzden kağıdı nereye koyacağın tam bir muamma kelebek sistemi yanınıza kim oturacağı dahil aynı şekilde muamma.zil çaldı herkes çoktan yerlerine oturdu ben de kağıdı sıranın güzel bir kısmına fitil ettim ((fitil etmek: bir şeyi kendiniz dahi bulamayacağınız şekilde saklamak).daha sonra tarih öğretmeni sorusu olanlar için geldi. o sıra bütün sorulara baktım kopya lazım olur mu diye.o sıra bir kaç kişi soru sordu sınıfta bir kargaşa hakim olduğu sıra hemen kağıdı çıkarttım yazacaklarımı yazdım derken tam kağıdı katladım o sıra öğretmenin geldiğini fark ettim. kağıdı anca katlayabilmiştim.çaktırmadan bulunduğum sıranın her yerine baktı tam kurtuldum gidecek derken ellerini aç dedi.ben de duvardan tarafta oturuyordum o komutu duyduğumda 1 kaç saniye duraksadım , çünkü kağıdı yere atsam bile öğretmen kağıdı yerde görürse yine kopya yazacaktı kağıdıma.kagıdı öyle bir atmalıydım ki ayağımı tekrar yere bastığımda attigim kağıdı ayağıma denk gelip perdelemeliydim. bir şekilde o bir kaç saniyelik zamanda hemen düşünüp planı uyguladım düşündüğümden daha iyi yapmıştım planı öğretmene ellerimi uzattım ellerime sonra hemen yere baktı ama bir şey bulamazdı ayaklarım vardı. o gittikten sonra baktım tam ayağımın ortasındaydı ucuz yırtmıştım.bundan daha iyisini hatırlamıyorum çok kopya çekimde bundan iyisini hatırlamıyorum.
zaten çok çalışmıştım ama kendimden emin değildim. kendime ben sayfayı ikiye katlayıp ufak ufak yazdığım her sınavı özetleyen bir kağıt yapar ezberlediklerimi siler geriye kalanları lazım olursa sınavda kullanırım. bızım okulumuzda bir çok değişik sıra var bu yüzden kağıdı nereye koyacağın tam bir muamma kelebek sistemi yanınıza kim oturacağı dahil aynı şekilde muamma.zil çaldı herkes çoktan yerlerine oturdu ben de kağıdı sıranın güzel bir kısmına fitil ettim ((fitil etmek: bir şeyi kendiniz dahi bulamayacağınız şekilde saklamak).daha sonra tarih öğretmeni sorusu olanlar için geldi. o sıra bütün sorulara baktım kopya lazım olur mu diye.o sıra bir kaç kişi soru sordu sınıfta bir kargaşa hakim olduğu sıra hemen kağıdı çıkarttım yazacaklarımı yazdım derken tam kağıdı katladım o sıra öğretmenin geldiğini fark ettim. kağıdı anca katlayabilmiştim.çaktırmadan bulunduğum sıranın her yerine baktı tam kurtuldum gidecek derken ellerini aç dedi.ben de duvardan tarafta oturuyordum o komutu duyduğumda 1 kaç saniye duraksadım , çünkü kağıdı yere atsam bile öğretmen kağıdı yerde görürse yine kopya yazacaktı kağıdıma.kagıdı öyle bir atmalıydım ki ayağımı tekrar yere bastığımda attigim kağıdı ayağıma denk gelip perdelemeliydim. bir şekilde o bir kaç saniyelik zamanda hemen düşünüp planı uyguladım düşündüğümden daha iyi yapmıştım planı öğretmene ellerimi uzattım ellerime sonra hemen yere baktı ama bir şey bulamazdı ayaklarım vardı. o gittikten sonra baktım tam ayağımın ortasındaydı ucuz yırtmıştım.bundan daha iyisini hatırlamıyorum çok kopya çekimde bundan iyisini hatırlamıyorum.
devamını gör...
22.
şahsımda da var olan kopya anısı.
şimdi efendim, sene bilmemkaç. matematik dersindeyiz. en iyi bildiğim ders. hoca çağırdı beni işte bi soru çözmüşüm var ya. kendimi o an ünlü bir deha gibi falan hissetmiştim. neyse sonra arkama baktım ana benim sevdiğim kız halime bana bakıyo. ne bakıyo ama. sanki annemmiş de benle gurur duyuyormuş gibi. annem bile bana öyle bakmadı yani siz düşünün. ben böyle fena triplere girdim. sanki omuzlarıma dağları koymuşlar da ben bunları taşıyarak deniz kızlarına bakıp dudağımı büzmüş bir vaziyette göz kırpıyormuşum gibi hissettim(öyle bir fantezim vardı benim). sonra halimenin yanına oturdum. aslında ben halimenin arkasında oturuyordum. hoca muhammed ali napıyon senin yerin arka taraf dedi. ben de, hoca, hoca! benim yerim halimenin yanı dedim. bi utanmışım var ya yüzüm domates gibi. hoca ah bu kadar cezbedici, bu kadar lider ruhlu, bu kadar başarılı olmasan sana ne yapacağımı biliyordum da, ama öylesin işte.... diyerek beni onayladı. ben de oturdum. bir sonraki ders sınav tabi.(sonraki ders 2 gün sonraydı bu arada)
neyse sene bilmemkaç. bu olaydan 2 gün sonra okula gittim, halime, ahmet arif ile oturmuş.(şair olan değil çocuğun adı ahmet arifti). ulan ahmet kalk lan yengenin yanından dedim. halimeye baktı sanki "noluyo" demiş gibiydi halime "bn snr ınltrmm" gibi bişey dedi yani içten içe bazı harfleri demedi. ben o an anlamadım. ben sonra anlatırım diyormuş meğer. neyse oturdum, halime elini omzuma attı bi görseniz, kendimi yavuz sultan selim gibi hissediyordum. yani egom var ya, adeta mabadım kalkmıştı, bu sebepten oturma sıkıntısı yaşıyordum. ne zaman otursam uçan balon gibi uçuyordum.
neyse beyler bayanlar sonra sınav başladı. sorular basit işte, 2+2=4 üstünü ört, 3+3=6 en sevdiğim eşya tartı falan. neyse ben çözüyorum falan. o an tüm soruları cevaplamışım zaten hepsi doğru çıktı. ama son soruyu bulamadım. halime hiçbir soruyu yapmamış ama son soruyu yapmış. halime son sorunun cevabı ne dedim. halime hocaya şikayet etti muhammed ali kopya çekiyor diye. okuldan atıldım, çocuk hapisanesine falan yatırıldım öyle bir anımdı bu da. çıktığımda, ahmet arif ile halime evlenmişti.
demem o ki kardeşler, siz siz olun, tartıyı sevmeyin.
şimdi efendim, sene bilmemkaç. matematik dersindeyiz. en iyi bildiğim ders. hoca çağırdı beni işte bi soru çözmüşüm var ya. kendimi o an ünlü bir deha gibi falan hissetmiştim. neyse sonra arkama baktım ana benim sevdiğim kız halime bana bakıyo. ne bakıyo ama. sanki annemmiş de benle gurur duyuyormuş gibi. annem bile bana öyle bakmadı yani siz düşünün. ben böyle fena triplere girdim. sanki omuzlarıma dağları koymuşlar da ben bunları taşıyarak deniz kızlarına bakıp dudağımı büzmüş bir vaziyette göz kırpıyormuşum gibi hissettim(öyle bir fantezim vardı benim). sonra halimenin yanına oturdum. aslında ben halimenin arkasında oturuyordum. hoca muhammed ali napıyon senin yerin arka taraf dedi. ben de, hoca, hoca! benim yerim halimenin yanı dedim. bi utanmışım var ya yüzüm domates gibi. hoca ah bu kadar cezbedici, bu kadar lider ruhlu, bu kadar başarılı olmasan sana ne yapacağımı biliyordum da, ama öylesin işte.... diyerek beni onayladı. ben de oturdum. bir sonraki ders sınav tabi.(sonraki ders 2 gün sonraydı bu arada)
neyse sene bilmemkaç. bu olaydan 2 gün sonra okula gittim, halime, ahmet arif ile oturmuş.(şair olan değil çocuğun adı ahmet arifti). ulan ahmet kalk lan yengenin yanından dedim. halimeye baktı sanki "noluyo" demiş gibiydi halime "bn snr ınltrmm" gibi bişey dedi yani içten içe bazı harfleri demedi. ben o an anlamadım. ben sonra anlatırım diyormuş meğer. neyse oturdum, halime elini omzuma attı bi görseniz, kendimi yavuz sultan selim gibi hissediyordum. yani egom var ya, adeta mabadım kalkmıştı, bu sebepten oturma sıkıntısı yaşıyordum. ne zaman otursam uçan balon gibi uçuyordum.
neyse beyler bayanlar sonra sınav başladı. sorular basit işte, 2+2=4 üstünü ört, 3+3=6 en sevdiğim eşya tartı falan. neyse ben çözüyorum falan. o an tüm soruları cevaplamışım zaten hepsi doğru çıktı. ama son soruyu bulamadım. halime hiçbir soruyu yapmamış ama son soruyu yapmış. halime son sorunun cevabı ne dedim. halime hocaya şikayet etti muhammed ali kopya çekiyor diye. okuldan atıldım, çocuk hapisanesine falan yatırıldım öyle bir anımdı bu da. çıktığımda, ahmet arif ile halime evlenmişti.
demem o ki kardeşler, siz siz olun, tartıyı sevmeyin.
devamını gör...
23.
zamanında kopya çektiğim arkadaşımdan daha yüksek not almıştım. sonuçlar açıklanınca şaşkınlık içinde dönüp bana bakmıştı. dayanamayıp gülmeye başladık. kendisiyle oldukça üzücü bir anım daha var. o da başka bir sefere.
devamını gör...
24.
lise 4 almanca sınavındayız. bir paragrafı okuyup aşağıdaki klasik soruları tek tek yanıtladım, sonrasında diğer sorulara geçtim. önümdeki yetenek abidesi arkadaşımın sınav kağıtlarını nasıl değiştirdiğini bile anlamadan bir paragraf+klasik soruları ile tekrardan baş başa kalmıştım ki sınavın yarısı da geçmişti. kalan zamanda kendi yazdığımdan kopya çekmeye çalışıyordum yetişmeyecek diye. böyle garip bir anım da vardır arkadaşım sağ olsun :)
devamını gör...
25.
okul eteğimin arkasına iğneyle kopya kağıdı koymuştum tabi yazdıklarımdan pek çıkmadı ama buda böyle bi anı
devamını gör...
26.
iki iplik makarasına akuple edilerek mısır parşömeni haline getirilmiş nitelikli ve teknik kopyanın heyecan ile iplerinin kopması sonucu sınıfı baştan sona dolanması. daha kralını ne yapanı gördüm ne de bu felaketi yaşayanını.
devamını gör...
27.
bir ara okullarda kelebek sınav sistemi uygulanıyordu. 9-10,11-12 seklinde oturuyorduk.
ben 11. sınıfta dilciydim ve tarihle, edebiyatla cok aram yoktu. yanimda 12'lerden bir cocuk oturuyordu esit agirlik sinifindaydi kendisi ve genelde sinavlarimiz uyusmazdi. o matematik sinavina girdiginde ben almanca sinavinda olurdum falan filan. bir gun bi sinav sonrası senin alanin ne dediginde dilci oldugumu söyledim. sonra muhtesem bir ortakliga imza attik "benim ingilizce sınavımı sen çöz senin tarih sinavlarini da ben cozeyim"dedi ve tabii ki kabul ettim.
bu dongu de bi sene boyle devam etti.
adini bilmedigim vefakar esit agirlikci senden sonra bende esit agirlikci oldum...*
ben 11. sınıfta dilciydim ve tarihle, edebiyatla cok aram yoktu. yanimda 12'lerden bir cocuk oturuyordu esit agirlik sinifindaydi kendisi ve genelde sinavlarimiz uyusmazdi. o matematik sinavina girdiginde ben almanca sinavinda olurdum falan filan. bir gun bi sinav sonrası senin alanin ne dediginde dilci oldugumu söyledim. sonra muhtesem bir ortakliga imza attik "benim ingilizce sınavımı sen çöz senin tarih sinavlarini da ben cozeyim"dedi ve tabii ki kabul ettim.
bu dongu de bi sene boyle devam etti.
adini bilmedigim vefakar esit agirlikci senden sonra bende esit agirlikci oldum...*
devamını gör...
28.
griptim, peçeteye kopya yazıp burnumu siler gibi yapıp kopya çekiyordum peçeteden.
devamını gör...
29.
lise 1.sınıfta fizik dersinde, küçücük kağıtlara mikro düzeyde kopya yazıp şeffaf kurşunkalemin içine koyarak çektiğim andır. sonuç mu? tabii ki sınavdan geçtim.
devamını gör...
30.
latince sınavında hocaya telefonu yakalatmıştım, bütün arkadaşlar kaldı bi ben geçtim. ilginçti..
devamını gör...
31.
üniversitedeyim. baba bir dersin sınavı.
elinde kopya kağıdını sınava döşemeye çalışan ve bu nedenle kıvranan önümde oturan arkadaş gözetmen tarafından farkedilince kağıdı ani bir hareketle arkaya dogru buluşturup salladı. buruşuk kağıt benim bulundugum masanın altına düştü. gözetmen geldi arkadaşa ızdırap oldu. muhtemelen kağıdı farketmedi ki yerini değiştirdi arkadaşın.
sınav boyunca ona odaklandı. yarım yamalak çalışan ve sınav anında gözünü yumup ilham perilerini bekleyen ben sınav sonuna doğru yerde o buruşuk kağıdı kimse farketmeden aldım. hititlerden kalma okunaksız bir yazıyla karşılaştım. yazıyı okuyamadım. sınav sonrası sordum. o da okuyamamış sınavda. insan kopya çekeceği materyali başkasına yazdırır mı arkadaş ya?
elinde kopya kağıdını sınava döşemeye çalışan ve bu nedenle kıvranan önümde oturan arkadaş gözetmen tarafından farkedilince kağıdı ani bir hareketle arkaya dogru buluşturup salladı. buruşuk kağıt benim bulundugum masanın altına düştü. gözetmen geldi arkadaşa ızdırap oldu. muhtemelen kağıdı farketmedi ki yerini değiştirdi arkadaşın.
sınav boyunca ona odaklandı. yarım yamalak çalışan ve sınav anında gözünü yumup ilham perilerini bekleyen ben sınav sonuna doğru yerde o buruşuk kağıdı kimse farketmeden aldım. hititlerden kalma okunaksız bir yazıyla karşılaştım. yazıyı okuyamadım. sınav sonrası sordum. o da okuyamamış sınavda. insan kopya çekeceği materyali başkasına yazdırır mı arkadaş ya?
devamını gör...
32.
7.sınıftayken arapça sınavında hocam bişiy bilmiyoruz dediğimizde matematik hocası internetten bakıp bize kopya vermişti herkes sınavdan 75 almıştı
devamını gör...
33.
benim yok ama ortaokuldayken bizim sınıfta olan 2 arkadaşa ait bir tane hatırlıyorum.
isimleri soner ve mustafa. bunların biri diğerinden ne gördüyse yazmış, doğru dürüst değiştirmemiş bile.
hoca geldi sınıfa, okumuş kâğıtları. bu ikisini yanına çağırdı. kâğıtlardan birini gösterdi ve "bu yazı hanginizin? dedi. "benim" dedi soner. diğer kâğıdı gösterdi "bu da seninki mi?" dedi. "evet" dedi mustafa.
mustafa evet deyince hoca yine sordu "peki niye senin kâğıdında da soner yazıyor?"
mustafa'dan ses yok, tıss... akıllı ne bulduysa yazarken soner'in adını soyadını bile yazmış hızını alamayıp.
biz epey gülmüştük ama mustafa pek gülemedi...
isimleri soner ve mustafa. bunların biri diğerinden ne gördüyse yazmış, doğru dürüst değiştirmemiş bile.
hoca geldi sınıfa, okumuş kâğıtları. bu ikisini yanına çağırdı. kâğıtlardan birini gösterdi ve "bu yazı hanginizin? dedi. "benim" dedi soner. diğer kâğıdı gösterdi "bu da seninki mi?" dedi. "evet" dedi mustafa.
mustafa evet deyince hoca yine sordu "peki niye senin kâğıdında da soner yazıyor?"
mustafa'dan ses yok, tıss... akıllı ne bulduysa yazarken soner'in adını soyadını bile yazmış hızını alamayıp.
biz epey gülmüştük ama mustafa pek gülemedi...
devamını gör...
34.
solidworks bilgisayar destekli tasarım dersi sınavı. çizimim 5 dakikada bitti. sağımda oturan benden baktı çizdi, solumda oturan benden baktı çizdi, onun sağındaki onun solundaki falan derken bir baktım en az 15 kişide benimkinin aynısı var. hoca son 10 dakika dedi. iyi dedim her şeyi sildim baştan çizdim.
hepsi 100 aldı ben 90. ölçülerden bazılarını tanımlamayı unutmuşum. ölçüde hata yok aslında sadece aha da burası bu ölçüde dememişim o kadar.
hepsi 100 aldı ben 90. ölçülerden bazılarını tanımlamayı unutmuşum. ölçüde hata yok aslında sadece aha da burası bu ölçüde dememişim o kadar.
devamını gör...
35.
kimya okurken 3. sınıftayım ve fizikokimya sınavına gireceğim.
çok zalım bir derstir.
hayvan gibi kredisi de cabası...
sınavına girdiğim dersin, dersine hiç girmemişim.
hocayı bilmiyorum.
sadece, yoklama almadığını biliyorum, o kadar.
dersten o kadar çok kişi var ki kalan, hangi birinin yoklamasını alsın?
alttan alanlarla birlikte belki 500 kişi giriyoruz sınava.
7.-8. senesinde olanlar var, bu dersi verip, okulu bitirmeye çalışan.
öyle bir sınav.
ben de o zamanlar çok hızlıyım...
fena geziyorum, şehir şehir...
dersler hiç ilgimi çekmiyor.
20-21 yaşlarında falanım.
neyse işte sınav var dediler, gittim ben de.
o kadar çok öğrenci var ki... komple binayı, bu sınava ayırmışlar.
bütün sınıflar, fizikokimya sınavı için rezerve edilmiş.
girdim bir sınıfa ben de işte, oturdum bir sıraya.
çalışma notlarından ezber gerektiren ne varsa, yazdım sıranın üzerine.
dedim "bu kalabalıkta hocalar tek tek uğraşmaz kimseyle", sıranın hemen her yerine yazdım, kağıtlarda ne varsa.
sıranın rengi değişti bir süre sonra, o derece.
önümde bi çocuk var, o da yazıyor deli gibi.
dersi geçebilmek için, her türlü yol deneniyor o an, o sınıfta.
öyle bir ortam.
neyse, hocanın biri geldi sınıfa son anda, dedi "ekstra bir sınıf daha açıldı. buranın yarısı, o sınıfa geçecek."
oha, yuh, ne alakası var şimdi derken asistan, "bir sıra boş kalsın" demez mi?
adrenaline bak!
dolu, boş, dolu, boş... saydım hemen ve bana "dolu"nun geldiği gördüm diye sevinirken, asistan başlamaz mı "boş, dolu, boş, dolu..."
sıradan kalkarken, önümdeki çocukla bir göz göze gelmemiz vardı, halen daha unutamam.
dramanın kralı yaşandı o an, sadece fon müziği eksikti...
o zamanlar yoktu ama, olsaydı şu iyi giderdi;
"kurumuş boğazım, bekliyorlar yol ağzında onlar.."
çok zalım bir derstir.
hayvan gibi kredisi de cabası...
sınavına girdiğim dersin, dersine hiç girmemişim.
hocayı bilmiyorum.
sadece, yoklama almadığını biliyorum, o kadar.
dersten o kadar çok kişi var ki kalan, hangi birinin yoklamasını alsın?
alttan alanlarla birlikte belki 500 kişi giriyoruz sınava.
7.-8. senesinde olanlar var, bu dersi verip, okulu bitirmeye çalışan.
öyle bir sınav.
ben de o zamanlar çok hızlıyım...
fena geziyorum, şehir şehir...
dersler hiç ilgimi çekmiyor.
20-21 yaşlarında falanım.
neyse işte sınav var dediler, gittim ben de.
o kadar çok öğrenci var ki... komple binayı, bu sınava ayırmışlar.
bütün sınıflar, fizikokimya sınavı için rezerve edilmiş.
girdim bir sınıfa ben de işte, oturdum bir sıraya.
çalışma notlarından ezber gerektiren ne varsa, yazdım sıranın üzerine.
dedim "bu kalabalıkta hocalar tek tek uğraşmaz kimseyle", sıranın hemen her yerine yazdım, kağıtlarda ne varsa.
sıranın rengi değişti bir süre sonra, o derece.
önümde bi çocuk var, o da yazıyor deli gibi.
dersi geçebilmek için, her türlü yol deneniyor o an, o sınıfta.
öyle bir ortam.
neyse, hocanın biri geldi sınıfa son anda, dedi "ekstra bir sınıf daha açıldı. buranın yarısı, o sınıfa geçecek."
oha, yuh, ne alakası var şimdi derken asistan, "bir sıra boş kalsın" demez mi?
adrenaline bak!
dolu, boş, dolu, boş... saydım hemen ve bana "dolu"nun geldiği gördüm diye sevinirken, asistan başlamaz mı "boş, dolu, boş, dolu..."
sıradan kalkarken, önümdeki çocukla bir göz göze gelmemiz vardı, halen daha unutamam.
dramanın kralı yaşandı o an, sadece fon müziği eksikti...
o zamanlar yoktu ama, olsaydı şu iyi giderdi;
"kurumuş boğazım, bekliyorlar yol ağzında onlar.."
devamını gör...
36.
lisede * o partisi bu partisi düzenleyen sınıf arkadaşlarım, geometri dersinde hocayı gözleme ile kafalayacakken, edebiyat dersinde kafalayıp o ders kopyayı götürmüşlerdi.
yalnız adam masaya oturup -bakın sıra demiyorum, sandalye de değil- masaya çıkıp bacaklarından patlayacak o pantolonla oturup tereyağlı gözlemeyi öyle bi götürmüştü ki. ben sınav kağıdını erken verip başka masaya geçmiştim. bi sonraki derste de revirdeydim zaten.
üfff hala gözümün önüne geldikçe kusmuk tadı alıyorum öhk.
yalnız adam masaya oturup -bakın sıra demiyorum, sandalye de değil- masaya çıkıp bacaklarından patlayacak o pantolonla oturup tereyağlı gözlemeyi öyle bi götürmüştü ki. ben sınav kağıdını erken verip başka masaya geçmiştim. bi sonraki derste de revirdeydim zaten.
üfff hala gözümün önüne geldikçe kusmuk tadı alıyorum öhk.
devamını gör...
37.
önemli bir sınavda, sınava giren kişinin önce analizini yaptım, sınavı hızlı hızlı çözmesi gözlük kullanması ve kız olması onu bilgili biri olma ihtimalini arttırdı, sonra su içiyordu. su şişesi yeteri kadar mesafede cisimleri büyütür. sınav kağıdının 2-3 şıkkını su şişesinden büyük büyük görerek rahat rahat işaretledim, ve belki de hayatımı o kopya değiştirmiştir…
devamını gör...
38.
liseyi kopyayla bitiren biri olarak hangisini anlatsam acaba diye düşündüm bir ikisi gelsin belki sonra başka entry girerim
lise 3 matematik sınavı. hiçbir şey bilmiyorum ve uyumadan gelmişim yine okula. o zamanlar bluetooth büyük lüks, herkeste yok. duvar kenarına oturacaktım kağıt gelince fotoğrafını vga'dan hallice telefonumla çekip duvarın diğer tarafında (koridor var) hazır bekleyen yan sınıfımdaki arkadaşıma bluetooth ile yollayacaktım o çözüp getirecekti ve aynı yolla yollayacaktı. her şey güzel gitti ve sınavdan yüksek aldım. ama sınav sonunda arkadaş kahkaha atmaktan kendine gelemiyordu. meğersem arka planda tüm gezegenler aynı hizaya dizilmiş.
yan sınıfın boş dersiydi. herkes bir yerlere gitse bile derece okulu olduğundan sınıfta ders çalışanlar eksik olmazdı. bu yüzden boş derslerde nöbetçi hoca uğrayıp kendi branşı ile ilgili soru varsa çözüp giderdi.neyse benim arkadaş gitmiş soruları tahtaya yazmış çözmeye çalışıyor. yanına sonradan türkiye 55'incisi * olacak başka bir arkadaş geliyor. soruları görünce * o da çözme çalışmalarına katılıyor, biraz sonra nöbetçi öğretmen gelip "aa matematik, benim branşım dur hemen çocuklara yardım edeyim" diyor ve arkadaşa sadece izleyip tüm sorular çözüldükten sonra temize çekip bana getirmek kalıyor.
--- *
iyi kopya çeken her zaman çok iyi kopya verir. bu işin inceliklerini bilir. liseyi kopyayla geçtikten sonra üniversitede 1. sınıfta teknik resim dersi alıyoruz. vizede sınav çizimden uzak olduğundan ve hocamız sağ olsun çizim yeteneğine değil kurallarına uygunluğa baktığından 100 almıştım (üniversite hayatımdaki tek 100'dür ayrıca.)
ikinci sınava 45 dk kala sınıfın önünde beklerken bir arkadaşım geldi yanıma "ya dragonite ben dün gece çalışmadım hiç, zaten kek ders bana biraz anlatsana bildiğini. ne anlatsan kârdır, vizede zaten sen çalıştırmıştın bu dersten bari yüksek alalım diğer derslerden çaktık." tabii dedim elimden geleni anlatırım, olmadı yanıma otur kopya veririm. "ben pek çekemem ama bakarız ya" dedi.
bilenler vardır, teknik resim üniversitelerde bilgisayarlı ve bilgisayarsız (elle çizim) olarak işlenir. biz bilgisayarsız manuel çizim öğrendik. yani sınavda kopya verebileceğim bir yer pek yok. versem versem açarım al çiz derim ama imkansıza yakın hatasız olması. bir de hoca işin literatürünü öğretip bir tablo anlatmıştı. semboller, anlamları, birimler falan var. arkadaşıma anlatırken burayı boşver çıkmaz muhtemelen, çıkarsa rahat gösteririm dedim geçtim.
sınavda anlattığım her yeri rahat rahat yaptı. bir yandan çiziyor bir yandan da arkadaşıma bakıyorum, öğretmen gibi anlattığımı nasıl anlamış mı gibisinden gururlanıyorum. sınavın sonuna bahsettiğim tabloyu vermiş ama küçücük bir şey. fotokopide de zaten anlaşılmıyor kağıda yaklaşınca ancak okunuyor.
arkadaşım bana baktı, tabloyu gösterdi. laf ağızdan bir kere çıkar. o kopyayı vereceksin dragonite dedim kendi kendime. bir iki dakika düşündüm nasıl vereceğimi. o sırada benden ümidi kesti "buna da şükür" diyerek toparlanmaya başladı. dur dedim nereye gidiyorsun, daha hayatının kopyasını çekeceksin :)
yıllarca kopya çektim, burada da veremezsem tüh senin kanatlarına diyerek hırslanıp ne yapabileceğimi düşünerek elimdeki malzemeleri kontrol ettim. kalemlik, kalem, cetvel, su şişesi, bant(a3 kağıdı çizim yaparken kaymasın diye bantlıyorduk sıraya), kalemtraş, silgi...
tablonun kenarlarından, çizgilerinden ve değerlerin üzerinden kurşun kalemle geçtim. banttan uygun boyutta koparıp tabloya yapıştırdım ve çektim, tablo olduğu gibi banta kopyalanmıştı. bantı su şişesine yapıştırıp soğuk kanlılıkla yere ittiriverdim. "şişen düştü galiba" diye seslendim. şaşkınlıkla bana bakıyordu. galiba ne yaptığımı anlamamıştı. ne yapması gerektiğini başka bir bant kopararak anlattım. aldı yedek kağıdının üzerine yapıştırdı. yazıları görünce şok oldu sınavın bitmesine birkaç dakika kalmıştı, daha fazla dikkat çekmemek için sınavdan çıktım. sınav bitti yanıma geldi. şoktaydı.
+abi naptın sen ya?
-boş yapma, susadım, bana su borçlusun
+nasıl ya?
-hadi hadi gidelim daha akşama beşiktaşın maçı var...
lise 3 matematik sınavı. hiçbir şey bilmiyorum ve uyumadan gelmişim yine okula. o zamanlar bluetooth büyük lüks, herkeste yok. duvar kenarına oturacaktım kağıt gelince fotoğrafını vga'dan hallice telefonumla çekip duvarın diğer tarafında (koridor var) hazır bekleyen yan sınıfımdaki arkadaşıma bluetooth ile yollayacaktım o çözüp getirecekti ve aynı yolla yollayacaktı. her şey güzel gitti ve sınavdan yüksek aldım. ama sınav sonunda arkadaş kahkaha atmaktan kendine gelemiyordu. meğersem arka planda tüm gezegenler aynı hizaya dizilmiş.
yan sınıfın boş dersiydi. herkes bir yerlere gitse bile derece okulu olduğundan sınıfta ders çalışanlar eksik olmazdı. bu yüzden boş derslerde nöbetçi hoca uğrayıp kendi branşı ile ilgili soru varsa çözüp giderdi.neyse benim arkadaş gitmiş soruları tahtaya yazmış çözmeye çalışıyor. yanına sonradan türkiye 55'incisi * olacak başka bir arkadaş geliyor. soruları görünce * o da çözme çalışmalarına katılıyor, biraz sonra nöbetçi öğretmen gelip "aa matematik, benim branşım dur hemen çocuklara yardım edeyim" diyor ve arkadaşa sadece izleyip tüm sorular çözüldükten sonra temize çekip bana getirmek kalıyor.
--- *
iyi kopya çeken her zaman çok iyi kopya verir. bu işin inceliklerini bilir. liseyi kopyayla geçtikten sonra üniversitede 1. sınıfta teknik resim dersi alıyoruz. vizede sınav çizimden uzak olduğundan ve hocamız sağ olsun çizim yeteneğine değil kurallarına uygunluğa baktığından 100 almıştım (üniversite hayatımdaki tek 100'dür ayrıca.)
ikinci sınava 45 dk kala sınıfın önünde beklerken bir arkadaşım geldi yanıma "ya dragonite ben dün gece çalışmadım hiç, zaten kek ders bana biraz anlatsana bildiğini. ne anlatsan kârdır, vizede zaten sen çalıştırmıştın bu dersten bari yüksek alalım diğer derslerden çaktık." tabii dedim elimden geleni anlatırım, olmadı yanıma otur kopya veririm. "ben pek çekemem ama bakarız ya" dedi.
bilenler vardır, teknik resim üniversitelerde bilgisayarlı ve bilgisayarsız (elle çizim) olarak işlenir. biz bilgisayarsız manuel çizim öğrendik. yani sınavda kopya verebileceğim bir yer pek yok. versem versem açarım al çiz derim ama imkansıza yakın hatasız olması. bir de hoca işin literatürünü öğretip bir tablo anlatmıştı. semboller, anlamları, birimler falan var. arkadaşıma anlatırken burayı boşver çıkmaz muhtemelen, çıkarsa rahat gösteririm dedim geçtim.
sınavda anlattığım her yeri rahat rahat yaptı. bir yandan çiziyor bir yandan da arkadaşıma bakıyorum, öğretmen gibi anlattığımı nasıl anlamış mı gibisinden gururlanıyorum. sınavın sonuna bahsettiğim tabloyu vermiş ama küçücük bir şey. fotokopide de zaten anlaşılmıyor kağıda yaklaşınca ancak okunuyor.
arkadaşım bana baktı, tabloyu gösterdi. laf ağızdan bir kere çıkar. o kopyayı vereceksin dragonite dedim kendi kendime. bir iki dakika düşündüm nasıl vereceğimi. o sırada benden ümidi kesti "buna da şükür" diyerek toparlanmaya başladı. dur dedim nereye gidiyorsun, daha hayatının kopyasını çekeceksin :)
yıllarca kopya çektim, burada da veremezsem tüh senin kanatlarına diyerek hırslanıp ne yapabileceğimi düşünerek elimdeki malzemeleri kontrol ettim. kalemlik, kalem, cetvel, su şişesi, bant(a3 kağıdı çizim yaparken kaymasın diye bantlıyorduk sıraya), kalemtraş, silgi...
tablonun kenarlarından, çizgilerinden ve değerlerin üzerinden kurşun kalemle geçtim. banttan uygun boyutta koparıp tabloya yapıştırdım ve çektim, tablo olduğu gibi banta kopyalanmıştı. bantı su şişesine yapıştırıp soğuk kanlılıkla yere ittiriverdim. "şişen düştü galiba" diye seslendim. şaşkınlıkla bana bakıyordu. galiba ne yaptığımı anlamamıştı. ne yapması gerektiğini başka bir bant kopararak anlattım. aldı yedek kağıdının üzerine yapıştırdı. yazıları görünce şok oldu sınavın bitmesine birkaç dakika kalmıştı, daha fazla dikkat çekmemek için sınavdan çıktım. sınav bitti yanıma geldi. şoktaydı.
+abi naptın sen ya?
-boş yapma, susadım, bana su borçlusun
+nasıl ya?
-hadi hadi gidelim daha akşama beşiktaşın maçı var...
devamını gör...
39.
ilkokul 2. sınıftayım 3lü çetem var, lideriyim. sınava gireceğiz ve dedim ki en çalışkan olana
"kopya çekiyoruz. sen soruları çözüp kağıda yaz bize ver. biz de onları geçirelim hepimiz aynı puanı alalım."
akıllarına yattı. kız sınavı çözdü kağıdı diğerine verdi, kağıt bana geldi. 20 sorudan 15 tane falan geçirdim gizli gizli. hoca dibimde durunca stres olup gerisini kendim yaptım.
sonuçlar açıklandı
x kişisi 75
y kişisi 75
elz kişisi 90
x ve y o günden sonra benimle küstüler,onları kandırdığımı sanıp..
çetem dağıldı..
öyle işte.
"kopya çekiyoruz. sen soruları çözüp kağıda yaz bize ver. biz de onları geçirelim hepimiz aynı puanı alalım."
akıllarına yattı. kız sınavı çözdü kağıdı diğerine verdi, kağıt bana geldi. 20 sorudan 15 tane falan geçirdim gizli gizli. hoca dibimde durunca stres olup gerisini kendim yaptım.
sonuçlar açıklandı
x kişisi 75
y kişisi 75
elz kişisi 90
x ve y o günden sonra benimle küstüler,onları kandırdığımı sanıp..
çetem dağıldı..
öyle işte.
devamını gör...
40.
meslek liselerinde o çok nadir görülen kızların çoğunluğu bizim sınıftaydı.* ben pek kopya çekmeye yeltenmezdim. kaldı ki heyecan yapar direkt belli ederdim. ı ıhh. bu iş bana göre değil. onun yerine zihnimden döker döker yazardım. hocalarımın da bir kısmı eminim; e be hacı, allah belanı vermeye. lanet olsun yazmış da yazmışsın yine diye diye okumadan yüksek puanlar falan veriyorlardı bana hehhehehe**
ha ne diyodum. bizimkiler kopya konusunda pek yaratıcı değillerdi. bir tanesi ile yakın zamanda karşılaştım. bacağına yazdığı kopyalar ile yazılım okuyup polis olmuş. çaktırmadan yanaşıp kelepçelesene beni dedim * az daha ters kelepçeyi yiyodum ki son anda tanıdı * gerçi lisede de saykoydum biraz. kendim kopya çekemezdim ama yanımdakini dürtüp, gız bak hele kopyandan biraz kopya çekebilirmiyim diyodum* omuzlara az yumruk yemedim bu yüzden *
ha ne diyodum. bizimkiler kopya konusunda pek yaratıcı değillerdi. bir tanesi ile yakın zamanda karşılaştım. bacağına yazdığı kopyalar ile yazılım okuyup polis olmuş. çaktırmadan yanaşıp kelepçelesene beni dedim * az daha ters kelepçeyi yiyodum ki son anda tanıdı * gerçi lisede de saykoydum biraz. kendim kopya çekemezdim ama yanımdakini dürtüp, gız bak hele kopyandan biraz kopya çekebilirmiyim diyodum* omuzlara az yumruk yemedim bu yüzden *
devamını gör...
"efsane kopya anıları" ile benzer başlıklar
kopya çekmek
59