erkeklere hakaretin yaygınlaşması

çok bariz şekilde arttı son yıllarda.
yok dağ ayısı diyenler, maço, miço, serseri...

bir kadına bir yakıştırma yapsanız, anında hedefe konulurunuz.
bu iki yüzlülük nereye kadar sürecek böyle?

mevzuyu cinsiyet olarak algıladığımızdandır.

kadınları evde durması gereken canlılar olarak tanımlamak ne kadar doğruysa bu davranışta o kadar doğrudur.

er kişinin şiddet uygulaması bütün erkekleri maço vs. yapmadığı gibi entelektüel erkekler de erkek grubunu entelektüel yapmıyor.

eğer mevzu basına yansıyan erkek şiddeti ise kadınlardan da cinayet işleyen, çocuğunu haşlayan, hırsızlık yapan var.

eğer ki işi cinsiyet olarak ayırmaya devam edersek, ciddi manada kadın düşmanı erkekler ve ciddi manada erkek düşmanı kadınlar yetiştirebiliriz.

sonuç itibariyle, okumaktan hoşlanmayan yurttaşlar, gördüklerini ve de kulaktan duyma bilgilerini harman edip bu işlere kalkıyor. böylelikle ortaya feminazi kavramı ve erkek düşmanlığı çıkıyor.

bu meselenin çözümüne gelirsek, oğullarımızı eğitmek yahut kızlarımızı kapatmak değildir.

nitekim toplumun fertleri iki gruptadır. bunlar kadın ve erkektir. çocuk bu varlıkların münasebetiyle olur ve bu iki taraf ortaklığında yetişir.
yani erkeği eğitmek, ileride maço kadınlar doğurabileceği için ve hatta bunun öncesinde toplumu geri çekeceği için sadece erkekleri eğitmek manasızdır. eğer kadının egemen olduğu, şuanki ataerkil olduğunu iddia ettiğiniz dünyanın tersine döndüğü bir alem istiyorsanız pekal buyrun.

kızlarımızı kapatmak pek tabii anlamsızdır. öncelikle özgürlüğe aykırı, sonrasında engelleyici değildir. çünkü bu ülkede kapalı kadınlarda öldürülüyor, tecavüze uğruyor, onlarda birtakım sıkıntılar çekiyor.
sonuç itibariyle bunun çözümü iki tarafı eğitmektir.

bugünün feministlerinin birçoğu toplumu erkekten arındırarak, kadının farklı bir konum aldığı bir toplum istemektedir.

eğer maksat eşitlikse, buyrun feminik arkadaşlar. kışla orda, madenler orda.
eğer maksat eşitlikse önce ağır işlerde çalışmanızı engelleyen yasayı boykot ediniz.

not:bu yazıda hakkın ve hukukun yılmaz savunucularından ziyade kadıköy solcuları ve tatlı su feminikleri ele alınmıştır.

kadınlar da erkekler de ölmesin diyorum;hayvana, insana, ağaca şiddetin olmadığı bit yurt diliyorum.

şu güne kadar kadınlara edilen onca hakaretten sonra, erkeklere hakaret çoğalınca erkekleri birden dellendiren olay. noldu paşam? artık pohpohlanmıyor musun?

seksist davranışlarda bulunan erkeklere hakaretten bahsediliyorsa bu can yücel tabiriyle bizim köyde göte göt derler durumudur. hakaret değildir. davranıştan yola çıkarak kişinin tanımlanmasıdır.
kimseye saygısızlık etmemiş, çevresindeki herkese cinsiyeti ve cinsel kimliği her ne olursa olsun saygıyla davranmışsa haksızlıktır.