1.
" kimseler yok, yokluk gördüğüm. "
1920/ 1993 yılları arasında yaşayan türk şair, yazar ve senarist sabahattin kudret aksal imzalı 121 sayfalık eser; şiir türünde yer almakta iken 1970 yılında yayınlanmıştır.
sabahattin kudret aksal'ın şiiriyle ciddi anlamda tanışmamı sağlayan kitap oldu, kitabımıza geçelim;
sanki bir eşikten geçmek üzere olan bir insanın sessiz çığlığı niteliğinde şiirlerdi benim için, duygulandırmaktan ziyâde hatırlatmanın ve düşündürmenin amaçlandığı şiirler gibiydi çoğu, pastoral bir tadın da hüküm sürdüğü, betimlemelerin azımsanamayacak ölçüde yer aldığı şiirlerdi sıklıkla.
doğayı, yaşamı, ölümü ve sonsuzluğu, yalnızlığı, yok oluşu, hayatın gizemini yansıtan şiirlerdi biraz da.
sabahattin kudret aksal'ın şiiri bence durgun bir göle, durgun bir suya benziyor, sade bir dil kullanmış olsa da metnin arkasında sanki saklı bir anlam daha var, hemen kendini göstermeyen, ama merak da ettiren.
şairin hayatın durağan anlarını kendine özgü bir şiir formuyla yansıtma biçimi bence iyiydi, arafta kalmış olmayı hissettiren şiirlerdi bazıları, bazı şiirlerin o eşikten geçme duygusunu hissettiren bir yapıda olan şiirler olduğunu söylemem mümkün olacaktır.
seçtiğim bazı dizeleri bırakarak burada bir son veriyorum.

saçlarından süzülür yalnızlığı.
karanfilleri her gün yeniden
gökyüzünde yokluğun var etti
bir kişi gece gündüz yürüyen
aynasında güneşlerin şimdi.
biçimde anlam anlam da parıltı
varla yok torbamda binbir görüntü.
bellek yarına ışıktan anı.
kimseler yok, yokluk gördüğüm.
yedim azıksız bir uzun günü
sırtımda urbalarımın hüznü
yitik baktım hep uçan kuşlara
havalarda bağıra çağıra
sonra gece indi bir tek kurşun
durdum kapısında aldanışın...
dağılır bütünlenirim bir korkuda
birdenbire başka bir şey olur yüzüm savrulan dumanım bomboş aynalarda
bir başka denizde yüzer gemilerim.
serüvenimi yaşarım, büyür yarın
eski göklerin yitik denizlerinde.
yağmur sonrası ağaçlarınca yorgun,
bir kedi ölüyor şimdi uzun uzun.
dururum beklemenin eşiğinde.
en büyük çabası mavinin
daha mavi olmak.
varoluşun senin koku alanın.
kimse bilmiyor öldüğünü, bilmeyecek de..
yansıdığım aynalarda
bir var bir yok aynalarda.
bilirim bunu iyice, beni tek komazsınız.
sizsiniz ölüm korkum,
yaşamaktan bezmişliğim
yanıbaşımda gölgemsiniz,
yokluktan da uzak.
yediğiniz ekmek içtiğiniz sudan gerçek sonsuzluğa açık kapısı yaşamanızın..
1920/ 1993 yılları arasında yaşayan türk şair, yazar ve senarist sabahattin kudret aksal imzalı 121 sayfalık eser; şiir türünde yer almakta iken 1970 yılında yayınlanmıştır.
sabahattin kudret aksal'ın şiiriyle ciddi anlamda tanışmamı sağlayan kitap oldu, kitabımıza geçelim;
sanki bir eşikten geçmek üzere olan bir insanın sessiz çığlığı niteliğinde şiirlerdi benim için, duygulandırmaktan ziyâde hatırlatmanın ve düşündürmenin amaçlandığı şiirler gibiydi çoğu, pastoral bir tadın da hüküm sürdüğü, betimlemelerin azımsanamayacak ölçüde yer aldığı şiirlerdi sıklıkla.
doğayı, yaşamı, ölümü ve sonsuzluğu, yalnızlığı, yok oluşu, hayatın gizemini yansıtan şiirlerdi biraz da.
sabahattin kudret aksal'ın şiiri bence durgun bir göle, durgun bir suya benziyor, sade bir dil kullanmış olsa da metnin arkasında sanki saklı bir anlam daha var, hemen kendini göstermeyen, ama merak da ettiren.
şairin hayatın durağan anlarını kendine özgü bir şiir formuyla yansıtma biçimi bence iyiydi, arafta kalmış olmayı hissettiren şiirlerdi bazıları, bazı şiirlerin o eşikten geçme duygusunu hissettiren bir yapıda olan şiirler olduğunu söylemem mümkün olacaktır.
seçtiğim bazı dizeleri bırakarak burada bir son veriyorum.

saçlarından süzülür yalnızlığı.
karanfilleri her gün yeniden
gökyüzünde yokluğun var etti
bir kişi gece gündüz yürüyen
aynasında güneşlerin şimdi.
biçimde anlam anlam da parıltı
varla yok torbamda binbir görüntü.
bellek yarına ışıktan anı.
kimseler yok, yokluk gördüğüm.
yedim azıksız bir uzun günü
sırtımda urbalarımın hüznü
yitik baktım hep uçan kuşlara
havalarda bağıra çağıra
sonra gece indi bir tek kurşun
durdum kapısında aldanışın...
dağılır bütünlenirim bir korkuda
birdenbire başka bir şey olur yüzüm savrulan dumanım bomboş aynalarda
bir başka denizde yüzer gemilerim.
serüvenimi yaşarım, büyür yarın
eski göklerin yitik denizlerinde.
yağmur sonrası ağaçlarınca yorgun,
bir kedi ölüyor şimdi uzun uzun.
dururum beklemenin eşiğinde.
en büyük çabası mavinin
daha mavi olmak.
varoluşun senin koku alanın.
kimse bilmiyor öldüğünü, bilmeyecek de..
yansıdığım aynalarda
bir var bir yok aynalarda.
bilirim bunu iyice, beni tek komazsınız.
sizsiniz ölüm korkum,
yaşamaktan bezmişliğim
yanıbaşımda gölgemsiniz,
yokluktan da uzak.
yediğiniz ekmek içtiğiniz sudan gerçek sonsuzluğa açık kapısı yaşamanızın..
devamını gör...
2.
bu aralar okuduğum ve aşırı sıkıldığım ırmak zileli romanı.
ödüllü mödüllü bir de bu.
ya ben kötü bir okur muyum? hiç sarmadı. sıfır. elli sayfası falan kaldı ama öleceğim yani.
bu kitabu almak için sahafı ne darlamıştım bir de. imzalamak için kilometrelerce ötedeki memleketime götürmüş, oradaki söyleşisine katılmıştım.
hatta bana kendi kızı ile adaş olduğumu söylemişti.
ama ı ıh.
kitap hiç açmadı. bitse de rafa kaldırsam.
ödüllü mödüllü bir de bu.
ya ben kötü bir okur muyum? hiç sarmadı. sıfır. elli sayfası falan kaldı ama öleceğim yani.
bu kitabu almak için sahafı ne darlamıştım bir de. imzalamak için kilometrelerce ötedeki memleketime götürmüş, oradaki söyleşisine katılmıştım.
hatta bana kendi kızı ile adaş olduğumu söylemişti.
ama ı ıh.
kitap hiç açmadı. bitse de rafa kaldırsam.
devamını gör...