öne çıkanlar | diğer yorumlar

el camino de santiago yolunu yürümek üzere yola çıkan iki arkadaşın ve onlara yolda eklenen güzeller güzeli köpeğin yol bulma (!) hikayesini anlatan nermin yıldırım romanı.

çağdaş edebiyat lisanını fazlaca lakayt bulsam da romanı çok sevdim. okuyucuyu modern zaman dertlerine tanık eden, ona tanıdık yaralar gösteren, kırıldığı yerleri saklamak yerine onları parlatarak sunmanın kutsallığını anlatan ve adından da anlaşılacağı üzere bir ev'e sahip olmanın ya da olamamanın nasıl bir şey olduğunu aktaran akıcı bir hikaye.


beterin beteriyle avunmak için yapmıyorum bunu fakat başkalarının derdine azıcık derman olabildiğimi görmek şahsi karanlığımı da seyreltiyor. çünkü tutmak tutunmaktır da aynı zamanda. demek insan sırf kendi postunu kurtarmaya çalıştığında kurtulmuş sayılmıyor. yangından çıkarken birini daha elinden tutup dışarı çekebiliyorsan küle dönmüyorsun ancak. yoksa yanık et kokusuna bulanmış halde, kılına zarar gelmeden yaşasan ne?


bir de hayat ne ki sonuçta? izimizi bırakmanın derdine düşmektense aldığımız ve alacağımız izleri taşımayı becermenin bizi kutsayacağı bir yol bana kalırsa.
ve yol kesinlikle öğretiyor; kalbi güzel olana binlerce güzelliği öğretiyor hem de, en çok da bencil olmamayı.
devamını gör...
ev diyince aklınıza ne geliyor? evi nasıl tanımlarsınız? benim aklıma beton yığınları geliyor ilk önce ama eminim ki gerçekten evi olmayanlar çok daha farklı tanımlayabilir. evin olması için betona çatıya gerek olmadığını anlatmayacağım sizlere. insan hep, insan daima, insan her yerde yalnız

"ev" öncelikle çok zor bir yolculuğun romanı dostlar. 11 gün süren portekiz ispanya adımları. zor değil asıl olan. ölüme yürümek. şatafatlı bi son ile kapatmak defteri. haliyle sancılı geçiyor. sancı, ayakların çektiği değil. 35 yılın sancısı ait olduğu bir eve sahip olamamanın, annesiyle koyun koyuna yatamamanın, baba korumasından bihaber yol almanın, haneden haneye savrulurken fotoğraf karelerinde yer edinmenin sancısı paradise cehenneminin sancısı. kader i yitirmenin sancısı. dokuz köy yakacak öfkesi varken hayata, yola revan olup sonunu dünyanın sonunda arama sancısı, var oluşuyla sancılanı adım adım anlatmış nermin yıldırım. sonunda ise çocukluğunu kucaklamış. ev bulamamış olmanın çaresini "kendisine ve başkalarına ev olmak ile bulmanın dokunaklı hikayesi ev. çok daha fazlasını yazmayı hak eden bir kitap.


kitaptan alıntılar


hayata tutunmak için inanmaya mecbur kaldığımız bütün yalanlar günü gelince açığa çıkıyor. ve sonra biz ölmüyoruz. daha kötü bir şey oluyor. öğrendiklerimizle yaşamaya devam ediyoruz. "neydi ev sahiden? yeri geldiğinde tren kompartimanlannı, gemi kamaralanını, sokak banklarını, kaplumbağaların kabuklarını, ihtiyarların hatıralarını, çocuklann umutlarını yuva yapan neydi? sığındığımız yer miydi yuva? gittiğimiz mi, terk ettiğimiz mi, döndüğümüz mü yoksa?"


hep kuzeyi gösteren pusula, yorulunca yaslanacağım baston nereye gideceğimi anlamak için açıp bakacağım haritaydı. yolu gösteriyor, aydınlatıyor ve yürürken elimden tutuyordu. dostluk da bu değil miydi zaten ışığı açmak ve elinden tutmak.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"ev (nermin yıldırım)" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim