eve ayakkabı ile girmek

yollar, sokaklar, caddeler temiz olsa aslında bizde de rağbet göreceğinden eminim.

ayak sağlığı önemlidir.
hijyen açısından ayakkabıyı giydiğinizde, aynı ayakkabıyı tekrar giyme süreniz arasında minimum 3 gün olmalıdır.
türkiye'de 3 ayakkabıyla 1 yıl geçiren insanlar var. yazlık, kışlık, sporumsu (spor ayakkabısı bir spor dalı için üretilmiş ayakkabılardır, diğerleri günlük rahat kullanım diye geçer daha bunu ayıramıyoruz)

o ayaklar ne olur biliyor musunuz?
covid bu halkın 2 ay ayakkabıdan çıkmayan ayaklarının önünde diz çöker, ağam affet büyüksün çeker.

ben eve girer girmez tüm işlerimi, borçlarımı, sıkıntılarımı kapıda ayakkabılarımla birlikte çıkarırım. evde rahat olacaksın aga. don atlet olacaksın evde.

ülkemizde genelde avrupa-amerika özentisi kesimin rağbet ettiği garabet. hatta misafir olarak bu arkadaşların evine gittiğinde genelde içine sinmez ve çıkarmak istersin ayakkabıyı. işte o an yüzlerinde küçümser bir ifade belirir ve kendilerinin hep ayakkabıyla girdiğini, senin de rahat olman gerektiğini söylerler. içinden sen bilirsin a.k diyip dalarsın eve, gene de halıya basmamaya, ayağını kenarına denk getirmeye falan çalışırsın.

sevgili kardeşlerim, inanın bunun avrupalı olmakla falan ilgisi yok. zira avrupalıların böyle konularda kafaları basmıyor. ciddiyim. bir arkadaş ingiliz bir abiyle evliydi, konuştuğumuzda oğlan dedi ki: "ben ayakkabıyla yatağa bile yatıyordum eve yorgun geldiğimde, ama bana anlatti neden bu hareketin pis olduğunu ve düşününce mantıklı geldi, aslında dışarıdaki pisliği içeri taşımış oluyorsun, artık ayakkabı ile eve girmiyorum.' anlatabildim mi? adamlar böyle bir kaygıyı öğrenmemiş. öyle bir algı yok. yani bana lütfen "bebeleri yerlerde yuvarlanıyor metro istasyonunda bir şey olmuyor. bizim bebeler gezinse ertesi gün hasta olurlar" demeyin. o hesaptan kağıt toplayan çocuklar da kışın ortasında üstte yok başta yok gezip pisliğin içinde yaşıyorlar ama yaşıyorlar, görüntüde bir şey olmuyor. o zaman bebeleriniz veya siz onları mı örnek alacaksınız? e bir şey olmuyor abi, sizinkiler olsa üşütür, ne bileyim pislikten hasta olur?

yani diyeceğim o ki; avrupalı yapıyor diye her yaptıkları iyi değil. adamlar ırkçı lan en başında, bunun neresi iyi? akıllı olun, temiz olun. gelmem evinize ha!

eve ayakkabı çıkararak ve ayakkabıyla giren ülkeler
yeşil bölge eve girerken ayakkabı çıkarıyor, kırmızı bölge eve girerken ayakkabı çıkarmıyor.

bir süre mümkün ama bir süre sonra ayaklarına yazık olur dediğim hededir. ben size girmeyin demiyorum, hobi olarak yine girin.

temizlik bütün dinlerde olmazsa olmaz bir şarttır.

ama daha çok doğuya has bir kültürdür temizlik . misal kiliseye ayakkabı ile girmek gayet doğaldır ama doğuda hiçbir ibadethaneye uzakdoğu dinlerinin ibadethaneleri de dahil olmak üzere kesinlikle ayakkabı ile girilmez. çok büyük bir saygısızlık kabul edilir. ama yabancı olup da bilmeden girene de asla ses etmezler. uyaracaklarsa da bunu mümkün olan nezaket kurallarının en naziği ile yaparlar hatta kimseyi kırmamak için yanlarındaki rehbere "lütfen bunu siz söyler misiniz " falan derler. doğu tevazusu ve nezaketi gerçekten muhteşem ve bambaşka bir şey.

batı'da evin insanla bir bağlantısı olmadığı için hayvan gibi girerler işte. hayvan gibi ırak'a , suriye'ye , filistine'e giren eve mi ayakkabısız girmeyecek pis herifler? geç.

insanların ruhu pis bir kere. bunun müslümanı, hristiyanı, budisti, doğulusu, batılısı yok.
suriye'de otelde biranın yanına kuru yemiş istedik. adam kuruyemiş kavanozuna elini daldırdı avuçla kuruyemiş koymaya başladı. az önce uyuyordu. muhakkak uyurken taaşşuklarını kaşımıştır. dubai'de garson yemeğin içine girmiş parmağını yalayıp servis yapmaya kalktıydı. bağdat'ta çalışmış bir arkadaş, "herifler o uzun entarinin altına don giymiyor. sıkıştı mı sıyırıp yolun kenarına bırakıyor" diye anlatmıştı. eh antepliyiz, biliriz antep, urfa, adana halkının temizlik ve hijyen düşkünlüğünü(!). youtube'a girip afganistan, pakistan, benhladeş... street food deyin. gözünüz hijyen ve temizlik görsün.
askerlik yapmış gencolar asker arkadaşlarının temizliğini görünce gözleri yaşarmıştır.
batı da benzer durumda. londra'da beş katlı beş yıldızlı bir mağazanın tuvaletinin sidik kokusu koridorlara kadar geliyordu. işemek için içeri girince girmeseydim diyordunuz.
fransız danışmanımız balık yedikten sonra elini peçeteye sildi. tamam. mis gibi oldu.
eve ayakkabıyla girince yolun bütün pisliğini eve taşımış oluyorsunuz. bizdeki gelenek, çok temiz olduğumuzdan değil "evde namaz kılan var, o yüzden dışarının ayakkabısıyla eve girmeyin"den kaynaklanıyor. allah korkusu bir nevi. eh camilerde minberlere kadar çıkan, namaz kılan cemaatin arasında dolaşan sokak itleri yüzünden o gelenek de yıkılıyor allahıma bin şükür(!)

kızların küçük memelere rağmen sütyen kullanması gibi bir şeydir.

anksiyetemi tetikleyen durumlardan biri... çamaşır suyu ve bir kova su kaptım geliyorum :)

polis
itfaiye eri
ambulans doktoru hariç denemek mümkün değildir.