ezeli hikmet

dinlere inanmıyorum ama bir güç var diyenlerin alternatif tanrısı. perennis philosophie. antik çağlarda birçok coğrafyada hemen hemen aynı dönemlerde ortaya çıkan ve halen varlığını sürdüren tüm tek tanrılı dinlerin tek tanrısı. doğmamış ve doğrulmamış olan, sonsuz bilgi sahibi bilge. panteist bakış açısıyla varlığın akıllanma çabasının tesiri.

ezeli hikmet, canlılığın ilk anından beri var olan kutsal bilinçtir. bu bilinç o kadar çok kez var olmuştur ki artık canlılığın ne olduğunu idrak etmiş, varlığa hükmedecek güce erişmiş, dolayısıyla yoktan var edebilecek kudret sahibi olmuştur. onun bu yeteneği ilahi değil, tamamen tecrübeye dayalı bilgeliktir. tanrı, bu bilgeliği tamamen evrimsel süreçlerle kazanmıştır. ilktir, ilk olduğu için tektir çünkü kimse onun kadar bilge olsun istemez ve onun bu sürecine müdahale eder. ezeli hikmet birçok coğrafyada birçok topluluğa kendisini göstermiş fakat farklı farklı sirayet etmiş, ana tema tek tanrı inancı olsa da farklı yorumlara neden olmuştur. genel itibarıyla tanrı vahdeti vücuttur. araplara göre ehad'dir. tüm insanlar onun bir parçası veya parçasının yansımasıdır. rahman ve rahim olan tek bir varlığın, kendisinden malzeme katarak yarattığı insan yine kendisinden yola çıkarak tanrıyı bulabilir hatta ona dokunabilir. bu tezahüre göre ezeli hikmet her yerdedir ve ona dokunabileceğimiz en yakın yer bilincimizdir.

yoktan var eder dedik fakat bu sihri yalnızca ekstrem durumlarda kullanır. asıl numarası ise déterminé etmesidir. yani karar verir. olaylar arasında örüntü kurar. suyun nerden nereye ne kadar zamanda hangi hızda akacağına karar verir. su havzasında canlılığın oluşması ise bunun bir sonucu olmuş olur. ezeli hikmet bunu defalarca kez denemiş, her seferinde daha iyi sonuçlar almış veya almaktadır. evren ise bu döngünün yaşandığı mekandır. tek yönlü zamanda akan, birbiriyle ilintili iki mekan vardır. evren ve anti evren. bkz anti evren kuramı biri büyüdükçe diğeri küçülür. birinde zaman ileri akarken diğerinde geriye akar. ezeli hikmet tıpkı bizim gibi bu sirkülasyonda doğmuş ve sonsuza dek yaşamanın formulünü bulmuş, evren üstü yeteneğe ulaşmış, farklı boyutlara erişmiş, kendi çoklu evrenlerini yaratabilecek kudrettedir. ezeli hikmet onuncu boyuttadır. onuncu boyut diğer dokuz boyutla birarada bulunan, toplu iğne ucu kadar bi alandadır fakat her yerdedir. onuncu boyutta iki yöne doğru akan iki zaman yani 4 timeline akışına sahip, tüm evrenleri, tüm boyutları, başlangıcı ve sonuyla birlikte aynı anda izleyebilir. buna göre ezeli hikmet birinci boyutta doğan eni boyu olmayan fakat canlılık dediğimiz bilince ulaşabilmiş yekpare bir şeydir. mesela şu tel parçası gibi. (bkz: sicim)
farklı frekanslarda titreşen birkaç tel parçasının kaç farklı kombinasyon oluşturacağı bellidir. sayı artmadıkça kombinasyon da artmaz. fakat tel, ne yapması gerektiğini bilirse, o zaman binlerce yeni varyant doğurabilir böylece yeni varyantlar yeni partiküller veya yeni boyutlar oluşturmuş olur. birden ikiye ikiden üçüncü boyuta evrilen ezeli hikmet bu boyutlardan birinde erişilemez bilgeliği ulaşır evrimini tamamlar, boyutlar arası seyahate ulaşır.



insan bu hikayenin neresinde?

insan tanrının veya tanrının çocuklarının veya çocukların çocuklarının deneğidir. ne ilk ne de son kez yaratılmıştır. insan sonsuz kez sonsuz evrenlerde sonsuz defa doğar, büyür, ölür. her seferinde sonunun ne olacağını tanrı ilk günden beri görür, bilir. yine de bu senaryonun oynanmasını ister çünkü sonuçlar, nedenlerden ötürüdür. nedenler ise tanrının bir parçasının da bulunduğu insan bilincinin kararıyla belirir. tanrı, insanın o'na erişmesini veya onun istediği bir gerçekliğe erişmesini bekler. bu yönde insana destek olur çünkü insan bu misyonun farkında değildir. belirli noktalarda insanı yönlendirir. mesela binlerce yıl boyunca avcı toplayıcı olan insanın aslında her gün gezmesi gerekmediğini, bitkiye verdiği meyve çekirdekleri ile öğretir. insanı tarıma yönlendirir. tarım hayatında bol bol vakti bulunan insana, onu bulması için yol gösterir. aynı anda, farklı noktalarda bambaşka hayatlar yaşayan insanların tek formata geçebilmesi için dinleri icat eder. insanın adalet ve hukuk kavramlarını keşfetmesine sebep olur. dinler yardımıyla bu adalet anlayışı evrenselleşir. toplumlar birbiriyle tanışır, bütünleşir, evrimsel süreç hızlanır. tanrı veya şeytan, insanın içinde bulunduğu bu keşif sürecini hızlandırmak adına ara ara müdahelerine devam eder. bu da tanrının, insanı bir şey bulması için yarattığının delaletidir. tanrı bireyi umursamaz. birey ne yaparsa yapsın, insana bakar. insan, bilinci itibarıyla tektir. diğer tüm insanlar o bilincin birer varyantıdır. kim arka bahçesinde ne yaparsa yapsın, kişinin gün sonunda insana yani tabiata yani tanrıya ne kadar katkı sağladığıyla ilgilenir. yani bireyin değil, insanlığın bir misyonu vardır ve insan türü henüz bu misyonun farkında değildir. tür bu misyonu fark ettiğinde yeryüzündeki tüm bireylerle bütünleşecek, o güne değin umursamadığı her insana, her beyine veya her canlıya muhtaç olacaktır.
(bkz: toplumsal bütünleşme)

evrende başka bilinç yok mudur?
insan, tanrının bu misyonu yüklediği tek akıllı canlı değildir. yeryüzündeki tüm canlılara bu misyon yüklenmiş fakat aralarında en hızlısı insan olmuştur. başka insanların olup olmadığını keşfetmeyi yine insana bırakmıştır. evrenin kalanı, bu keşif için vardır. başka galaksilerin bambaşka yer kürelerinde insana benzeyen bilinçler olabilir ve varsa dahi onların da yegane amacı ezeli hikmet'e ulaşmaktır. bu yüzdendir ki uzaya bakıldığında akıllı yaşam izi gözükmez. çünkü diğer bilinçler tanrıyı çoktan bulmuş veya tanrıyı bulması gerektiğini öğrenmiştir. evrenin sessiz olmasının sebebi budur.


şeytan bu hikayenin neresinde?
şeytan, hikmet'in maymunudur. tanrının eğlence aracıdır. kralın soytarısıdır. ibrahimi dinlere göre sureti ve yetkileri diğer tüm meleklerden üstün, dokunulmaz ve misyonerdir. insanın ihanet içinde olacağını bilir ve tanrıyı eğlendirmek için insanları saptırmaya çalışır. fakat soytarı da bilir ki kral istediği zaman istediği yerde oyun biter. soytarı dahil herkes sonsuz bilgenin boyunduruğundadır. şeytanın nihai amacı kendisinden biraz daha bilge olan tanrısını eğlendirmektir. eğer şeytan olmasaydı, insan bilinci tanrıdan farksız olacak, misyonunu çok kısa bi sürede tamamlayacaktı. tanrı, bilgeliği ile bunu önceden tecrübe etmiştir. şeytan olmalıdır çünkü insan özgün olmalıdır. şeytan, tanrının insana verdiği verdiği bilinci tatlandırmakla görevlidir. birçok tek tanrılı inanca göre evet tanrı her şeyden üstündür fakat insanın yaşadığı bu evrenin mimarı şeytandır. evren tamamen şeytanın determinist tasarımıdır. bilim ise şeytanın en iyi tatlandırıcısıdır. insan bu yüzden şeytanı sevmez. zira bilim, insanı insanın gözüyle göreceği aklıyla anlayacağı olgulara yönlendirir. diğer canlılarda, cansızlarda misyonun ipuçlarını gizler. bir tek hücreli mantar veya gelişmiş bir hayvanı inceleyerek insanın bu misyonu fark etmesini bekler.
fakat bilinç bunu kabul etmek istemez. bilince göre tanrı, kişinin sonsuza dek anlamdıramayacağı kadar üstün bir mevkidedir. tanrı gözle görerek bulunmaz, akıl ile anlamdırılamaz. bilim bunun aksini söylediği için insanın kendine düşman edindiği bir realitedir. bir araçtır.
yani şeytan, insanı hem bilime yönlendirir hem de bilimin tanrı düşmanı olduğuna inandırır. tanrı ise insanın bu ikisi arasındaki farkı fark etmesini ve onu bulmasını talep eder. (bkz: farkındalık)
nuh, zhuangzi, ibrahim, şiva, laozi, isa, spinoza, bahaullah, einstein ve niceleri bu anlam karşamasında boğulmuş ve milyonlarca insanın boğulmasına neden olan kendi bilincimizin kopyalarıdır.

.
.
.
.
.

bonus: abraham'ın kölesi abraham twerski'nin konfor anlayışı

bütün dinlerin aynı metafizik ilahi kaynaktan neşet etmesi ve özünde aynı hakikatten bahsetmesidir. alternatif tanrı veya dinlere inanmamak diye bir şey mümkün değil uydurmayın. bütün dinlerin hak ve gerçek olduğunu söyler ki öyledir zaten.