flörtümüz güldükçe esprilere devam etme baskısı

memeye uzanan çakıl taşları ile dolu zorlu yoldaki en sıkıcı engellerden birisi.

bir kadın var diyelim karşımızda. şimdi olmasa bile en yakın adreste. birlikte olma ihtimali yüksek. o yüzden ne söylesek gülüyor. o güldükçe, seks ihtimalini perçinlemek için daha çok anlatıyoruz. anılardan giriyoruz, anılar bitince arkadaşlarımızın anılarına geçiyoruz. o da bitiyor. okuduğumuz yolda gördüğümüz şeylerden yakaladıklarımızı anlatmaya başlıyoruz. hep bi komiklikler, hep şakalar. kızın gözlerinden yaşlar geliyor artık. çenemiz dinlensin diye 30 saniye sussak hemen eski haline dönmeye başlıyor kız.

o yüzden anlatmaya devam etmek zorundayız. bunu bize hissettiriyor. bu baskıyı yapıyor utanmadan. devam ediyoruz. artık tamamen koptuk. başımıza hiç gelmeyen olayları anlatıyoruz. hıncal uluç'un köşesinde okuduğumuz pasajları bile yaşamışcasına kurguluyoruz. "ya o diil de yine geçen yaz bodrumdayım" diyoruz. yorulduk ama dayanmak zorundayız. bu bir savaş. bizi bu kadar yormasının bedelini gece yatakta ödeyecek. o zaman susacağız işte. o zaman biz de dinleneceğiz.

konuşmanın başında "hiçbir şey yapma sadece sarıl bana, seninim" deme olgunluğunu göstermedi çünkü. kuru bacak arasını, orta boy memesi için savaşmamızı istedi. hep güldü adi sıpa. komik olmayan şeylere bile güldü. masadaki erkekler arasından bizi seçmesini ödül gibi gösterdi bize pıçırık . seni seçtim ve anlatmak zorundasın dedi.

toplam 12 fıkra, 8 eski sevgili anısı, 3 yaz tatili macerası ve 6 adet kitaplardan aklımızda kalan komiklikli paragrafla ulaştık memeye.

böyle kıza sabah bakılır mı? b.k bakılır. çünkü yordu bizi. sarılacaktı hafız verecekse. gidelim diyecekti. burada sıkıldım diyecekti kulağımıza. şovunu yapmayı tercih etti. gece harmanlanıp sabaha terkedilmesi tamamen onun suçu.